Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan haller üzerinden meydan okudu: “Baktılar kur, faiz, algıyla olmuyor. Ülkemizi soğan, patlıcan, domates, biber üzerinden ters köşe yapmaya çalıştılar”. Ve devam etti; “Bugüne kadar hiçbir meselede Türkiye’yi istedikleri gibi eğip bükemediler. Şimdi artık çadırlar kuruldu. Gıdada terör estirenlere gereken dersi verdik, veriyoruz. Ne yaparlarsa yapsınlar, biz bu yoldan dönmeyeceğiz…”

Şimdi bize biraz espri biraz da ironik görünen bu tür konuşmalar ne yazık ki Türk seçmeni üzerinde bal gibi de işe yarıyor. Bedava kek-çay dağıtılacağı söylenen (ama hiç uygulamaya geçmeyen) ve bildiğiniz parklardan bir farkı olmayan millet bahçeleri vaadinin Ak Partiye ciddi bir oy kazandırdığı görüldü. İran’dan soğan ve Suriye’den patates ithal etmek nasıl bir başarı gösterisidir? Fakat hiç kuşku yok ki gariban vatandaşın saatlerce üç kuruş indirimli meyve ve sebze alabilmek adına kuyruklarda süründürüldüğü tanzim satış çadırları da işe yarayacak, Ak Parti yerel seçimlerde buralardan ciddi bir oy devşirecektir. Kuyruklarda yapılan tüm röportajlar ve yorumlar bize bunu açık ve net bir şekilde gösteriyor.

Zaten bu kısırdöngü akıl almaz ve kırılamaz bir sağlamlığa ulaştı. Ak Parti tümüyle kendi beceriksizliği ve öngörüsüzlüğünden ekonomik kriz çıkarıyor, oyu artıyor. Ak Parti kendi çıkardığı ekonomik krize karşı ilkel tedbirlere başvuruyor, yine oyu artıyor. Ak Parti terörün dirilmesine zemin hazırlıyor, iç ve dış düşmanlarını çoğaltıyor ve seçmen sayısı artıyor. Ak Parti barış süreçleri başlatıyor ve zaman zaman barış güvercinleri uçuruyor, seçmen sayış yine artıyor. Örnekleri çoğaltmak elbette mümkün. Geri kalanını hafızanıza ve fantezilerinize bırakıyorum.

Bugün yarın beklenen İstanbul-Marmara depremi gerçekleşse, on binlerce insan can ve mal derdindeyken Sayın Erdoğan çıkar ve aşağı yukarı (%90-95 oranında bir tutarlılık garanti ediyorum) şu cümleleri edecektir; “Artık yeter, kaçak yapılaşma ile, evet, adeta bir savaş başlatacağız. Vatandaşlarımızın imarı, iskânı alınmamış bu kaçak binalarda oturmalarına müsaade etmeyeceğiz. Büyük Türkiye’nin 2023 hedeflerine ulaşmasını istemeyenlerin kirli emellerini boşa çıkaracağız. Para hırsı ile dikey yapılaşma yapanlar, kalitesiz yapılar yapıp satanlar bizim bu kararlılığımızı görecektir. Bugün bu depremde hayatını kaybeden şehitlerimize Allah’tan mağfiret diliyorum, yakınları üzülmesinler, onlar artık bizim inşaat şehitlerimizdir. Şehitlerimizin ailelerine, Ak Parti olarak, evet, her türlü kolaylığı sağlayacağız. Ve depremi fırsata çevirmeye çalışan Cehape zihniyeti ve teröristlerin uzantısı HDP’ye, itiraz ve protestolarla milletimizi yıpratmaya çalışanlara gereken dersi verdik, vereceğiz...”

Nitekim Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan, Kartal’da durup dururken çöken binada ölenleri “şehit” ilan etti ve yine çok net konuştu: “Kartal’da maalesef bina çöktü. Bu bina ruhsatsız, iskânı yok. Artık sabrımız kalmadı...”

Mete Gündoğan’a göre, Türkiye IMF’den “110-125 milyar dolarlık bir paketin peşinde, bunu IMF’den sağlayabilir ama IMF’den kurtuluşumuz 80 yılı alır”. Morgan Stanley Türkiye’nin yüksek düzeydeki özel sektör borçluluğu sebebiyle ekonomik toparlanmasını uzun süreye yayılacağını ve V tipi yerine L ya da U tipi olacağını öngörüyor. Yani Morgan Stanley bile bir yerde ve bir aşamaya kadar Türkiye’nin krizden çıkacağına güvenirken, bunun biraz zaman alacağını belirtiyor.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Avukat Gülizar Biçer Karaca’nın açıkladığı araştırma sonuçlarına göre, Ak Parti iktidarları döneminde Türkiye çapında tam 2 milyar 350 milyon metrekare beton alan yaratılmış. İstanbul’daki 493 deprem toplanma alanının 416 tanesinde şu an alışveriş merkezleri, dev rezidanslar ve benzin istasyonları bulunuyor. Bizi bekleyen büyük depreme daha fazla hazırlıklı olamazdık...

Avrupa Konseyi raporuna göre, üye ülkelerde toplamda 130 gazeteci cezaevinde ve bunların 110’u Türkiye’de. Dünya gazetesinin haberine göre ise, milli uçak ve yerli elektrikli otomobil yapmayı beklerken, sonunda tamamen yerli bir ‘termos’ üretebildik. Bir yerden başlamışız en azından. Vergilus der ki; “zafer ancak inananlarındır”...