...
Kapitalizm (yahut büyük sermaye) büyük krizler yaşadığında kapitalizmin kritik güzergahlarında yerli yersiz diktatörler baş gösterir!
(Ki bunlar zaten önceden bir kısım görevlere getirilmişlerdir, sırtları sıvanmış, kuyrukları yeterince dikleştirilmiştir onların, sonra onlar bir biçimde serbest bırakılır)
...
Bu diktatörlerin bu kritik dönemlerde icra ettiği her politika kapitalizme nefes aldırır, makro düzeyde sistemin kendi açıklarını kapatmasına yol açar!
Böyle dönemlerde mikro düzeyde o yerli yersiz diktatörlerin yönettiği ülkelerdeki kitleler saflaştırılır, çelikleştirilir; o kitleler akıl, mantık ve çağ ile açıklanmayacak büyük yıkımlara büyük bir coşku içinde yol açarlar!
...
Kan, şiddet, zulüm ve akılsızlık arttıkça açlıklarını unuturlar, kursaklarındaki boşluğu şişirilmiş ilkel yanları olan milli ve dini zırvalar ile doyururlar, kaos ilerledikçe kendilerini güden liderlerin etrafında sıkılaşmaya başlarlar!
Güç gittikçe topaklaşır, birikir, sertleşir, yaşamın olağan seyrini bile aşar!
...
Diktatör dün tükürdüğünü bugün yalar ama kitleler asla göremezler olanı biteni; artık o yığınlar için tek gerçek diktatörlerinin her gün uydurduğu yeni yeni yalanlardan ibaret olacaktır!
(Mesela, varsayalım, örnek olarak, bir tornistan ülkesinde; bugün coca colayı marketten satın alıp öfke ve kin ile sokağa döken insanların - ki bu protestomsu davranışları doğrudan mutlak olan iktidarın yönlendirmesi ile ilgilidir- başka bir gün coca cola fabrikası açılışı yapan liderlerini alkışa boğmaları... )
...
Bu tip diktatörlerin (mesela saddam, esad, kaddafi gibi) ve onları kullanan sistemin kritik güzergahlarda insan ve doğa üzerinde yarattığı tahrip çok korkunçtur, sistemin açığını kapatmak için girişilen her yeni yöntem bir öncekinden çok daha tahripkardır!
Sıradan farklılıklar üzerinde ciddi fay hatları yaratılır, stres dağıtılmaya başlanır, yüz binlerce insan ölür, öldürülür, sağ kalanların önemli bir kısmı göçe zorlanır(Allah vergisi bir ucuz işgücü) ; savaş sanayinin doğa üzerinde yaratmış olduğu tahribatın çetelesini tutan da olmaz!
...
Toz bulutları dağıldığında kimi devletler yıkılmış, kimi devletler kurulmuş ve geriye telafi edilmesi gereken, yeniden inşa edilmesi gereken büyük enkazlar var edilmiştir...
Büyük şirketlere çok daha büyük fırsatlar yaratılmıştır...
Ve kapitalizm bir soluk daha almıştır, kendisini güncellemiştir bu tür yöntemlerin sonucunda...
...
...
Bu arada yirmi yıla yakındır televizyon seyretmiyorum, haber sitelerinde sıkça denk geldi, bu gün merak ettim, biraz araştırdım netten.
Kapitalizm fena sevmiş ve sevdirmiş onu.
Aleyna Tilki, on altı yaşında fena meşhur bir çocukmuş, ne deyim, bahtı daha da açılacak olsun...
Keşke yerli yersiz diktatörlerin (mesela Esad yahut Saddam) yerinde o olsaydı, muhtemelen kapitalizmin kendini güncellemesini daha az kayıpla atlatacaktık....