Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın damadı, eski Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, 2019 yılında patates ve soğan depolarına yapılan baskınların nedenini, “Belirli siyasi eğilime sahip tüccarların stokçuluk yaptığını, WhatsApp grupları ve internet forumları üzerinden gizli mutabakat yapıp rekabete aykırı fahiş fiyat belirlediklerini tespit ettik” diye savundu.
Albayrak, üreticiden doğrudan ürün alarak vatandaşa uygun fiyattan sattıklarını da aktararak, "Çok da hayır duası aldık" iddiasında bulundu.
Berat Albayrak, Hazine ve Maliye Bakanlığı’nı yürütürken 8 Kasım 2020’de sosyal medya hesabında yaptığı paylaşımla sağlık sorunları nedeniyle görevden affını istediğini duyurmuştu.
Berat Albayrak, 10 Kasım 2020’de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın imzasıyla görevden alınmıştı.
“Burası Çok Önemli” isimli kitabında enflasyonu "Türkiye’nin kronik sorunu" başlığıyla kaleme alan Albayrak, 31 Mart 2019 tarihindeki yerel seçimler öncesinde artan gıda enflasyonu nedeniyle patates ve soğan depolarına yapılan baskınları da anlattı.
“Her zaman kilosu 1-2 liraya satılan soğan ve patatesin fiyatı seçimlerden hemen önce birdenbire 20 liraya kadar tırmandı" diyen Albayrak, fiyat artışlarının sebeplerini araştırdıklarını ve bu fiyat artışlarına ilişkin organize bir durum olduğu iddiasını şöyle açıkladı:
“Bu fiyat artışının nedenlerini araştırırken belirli siyasi eğilime sahip tüccarların stokçuluk yaptığını, WhatsApp grupları ve internet forumları üzerinden gizli mutabakat yapıp rekabete aykırı fahiş fiyat belirlediklerini tespit ettik.
'ÇOK HAYIR DUASI ALDIK'
Vatandaşlarımızın temel gıda ürünlerine makul fiyatlarla erişimini temin etmek için hemen devreye girdik. Öncelikle stokçuluk yaptığını tespit ettiğimiz tüccarların depolarını bastık ve yasalara aykırı olan, gıda tedarik zincirini bozan bu girişimler nedeniyle ceza kestik. Stokçuluğa karşı tavizsiz bir duruş sergiledik. Ayrıca az sayıda temel gıda ürününü tarladan, üreticiyi hiçbir şekilde mağdur etmeden, normal tarla satış fiyatı neyse o fiyattan satın aldık ve taşımacılık maliyetlerini kendimiz üstlenerek ürünleri dar gelirli vatandaşlarımıza büyükşehirlerde en uygun fiyattan ulaştırdık. Çok da hayır duası aldık."
ZİNCİR MARKETLERDEN 'BİZ SATALIM' İDDİASI
O dönem, kamuoyunda “üç harfli marketler” olarak adlandırılan zincir marketlerden kendilerine “Müşteri kaybediyoruz, getirdiğiniz ürünleri biz satalım" çağrısı geldiğini öne süren Albayrak, şunları kaydetti:
"Belirlenen satış fiyatının üzerine çıkmama koşuluyla onlara da bu imkanı sağladık. Böylece ne üreticiyi ne nihai satıcıyı ne de tüketiciyi mağdur etmiş olduk. Devleti marketlere rakip yapmadık. Vatandaşı da fırsatçıların eline bırakmadık. Gerekli tüm müdahaleleri anlık olarak devreye aldık. Süreçten yalnızca rekabet kurallarına riayet etmeyen ve fahiş fiyatlamayla vatandaşı mağdur eden aracılar zarar gördü."
'KAMUNUN PİYASA YAPICILIĞI GÖREVİ GÖRMESİ GEREKİR'
Devletin gerektiği yerde piyasaya müdahale etmesi gerektiğini vurgulayan Albayrak, bu konuda görüşlerini kitabında şöyle anlattı:
“Ağustos 2018'deki kur saldırısının ardından birçok işletme, kur artışını gerekçe göstererek ürünlerine zam yaptı. Birkaç ay sonra kurlar ciddi anlamda gerilediğinde bu fiyat artışları geri çekilmedi. 2020'nin ilkbaharında, pandeminin etkisiyle kurlar tekrar Ağustos 2018'deki seviyelere yükselince aynı firmalar yine kur artışını gerekçe göstererek tekrar zam yaptılar. Yani ortada maliyet artışı ile izah edilmesi mümkün olmayan, fırsatçılıktan kaynaklanan bir fiyat baskısı var. Bu fırsatçılığı yapabilmelerinin temel sebebi, birçok sektörde gözlenen oligopol piyasa yapısı ve rekabet eksikliği. Bu nedenle kamunun, fiyat istikrarını sağlayabilmek için rekabeti engelleyici faktörleri ortadan kaldırması gerekir. Ayrıca, özellikle gıda gibi enflasyon sepetinde ağırlığı yüksek ve stratejik ürünlerde, regülasyonun rekabeti tesis etmekte zorlandığı alanlarda, Tarım Kredi Kooperatifleri gibi kamu ortaklığında şirketler aracılığıyla piyasa yapıcılığı görevi görmesi gerekir.”
Kaynak: ANKA