İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, İyi Parti'de yaşanan liste krizine ilişkin açıklamalarda bulundu.

Habertürk yayınlanan Teke Tek programında Fatih Altaylı’nın sorularını yanıtladı.

Fatih Altaylı: İYİ Parti'nin neredeyse olaylı bir günü yok. Son genel kurulunuzda niye olay vardı? Bu acaba CHP'ye yakınlaşmanızdan mı?

Meral Akşener: Ben CHP'li arkadaşlara 'kıratın ya huyundan ya suyundan'. Dolayısıyla sizin huyunuzu aldık diyorum. Demokrasiyi içselleştirmeye çalışıyoruz. Çok otoriter yapılardan geliyoruz. Sizin profesyonel olarak maaş ödediğiniz danışmanlar siyasetçiliği toz zerresi görürdü bir süre sonra.

Altaylı: Milletvekilliği adamdan sayılmıyordu.

Akşener: Evet sayılmıyordu. Televizyona röportaj vermek için izne tabiydiniz. Ben otoriterleşmemeye gayret ediyorum, demokrasiyi içselleştirmeye bir genel başkan olarak kararlıyım. İş geldi kongreye. 38 milletvekilimiz vardı. Şimdi 36'ya düştü. GİK üyeliği, genel başkan yardımcılığı, milletvekilliği hepsinden önemli. Çeşitlendirmeye gayret ediyoruz, orada sorun oluyor.

Orada bazen kırgınlıklar oluyordu. Bunu tamamen değiştirdik. 1,5 yıl evvelki kongremizde tamamen çarşaf liste yaptık, kimseyi önermedim. 3 ayrı anahtar liste çıktı. Genel merkezin yaptığı anahtar listeyi delen arkadaşlar çıktı. Bana göre demokratik bir kongre olmuştu, orada da itirazlar çıktı. Genel başkan yardımcıların tümünü yazdım, kadına önem veriyorum. Sonuç itibarıyla alttan üste, üstten alta çok insan yer değiştirdi. Benim 50 kişilik listemden sanıyorum 30 kişi girdi. İl başkanları kendi aralarında anlaşıp, istedikleri kişileri seçti. Bir liste dolaştı. O listenin içinde bulunmayan iki arkadaşımız o el yazısı listenin içine yazıldı. Orada iki arkadaşımızın ismi var. İkisi de GİK'de olmayacaklarını biliyor. Arkadaşlarımızdan biri benden grup başkanlığı talep etmişti. Ben de ona 'hayır' dememiştim. Sonuç itibariyle o liste büyük olay haline döndü. 100 kişilik listede şunu çiz, yerine şunu yaz olabilir.

Altaylı: 184 kişilik listeden 50'si seçilecekti.

Akşener: Bu liste milletvekili arkadaşlarımızın sinirini bozdu. Hepsiyle görüştüm. Umuyorum bundan sonra basını bundan sonra kongrelerimizdeki meselelerle meşgul etmeyiz.

Altaylı: Halk tarafından bu tür şeyler parti içi zaaf olarak algılanıyor. Peki Ümit Özdağ niye sinirlendi? Niçin birdenbire partiye zarar verecek çıkış yaptı?

Akşener: Bilmiyorum. Bu arkadaşımız benden grup başkanlığı talep etmiştir. Ben de kendisine 'hayır' demedim. Ben GİK listesinin 1. sırasına Orhan Çakırlar'ı koydum, Ümit Özdağ grup başkanı olsun diye. Sonra el yazısı listenin içinde sayın Özdağ'ın isimleri vardı. GİK listesindeki olmadıklarını biliyorlardı. Sayın Özdağ tek tek görüştüğümüz arkadaşlarımızın arasına katıldı. Sonuçta ne olduğunu bilemediğim sistemin içinde bir gün baktım ki televizyon kanalında veryansın ediyor arkadaşımız.

Altaylı: İlk iddiası İstanbul İl Başkanı Buğra Kavuncu ile ilgiliydi. Fethullahçı'dır dedi. Şu anda tutuklu olan Enver Altaylı ile akrabalığını gösterdi. Niye başka biri değil de Buğra Kavuncu'yu hedef aldı.

Akşener: Bu arkadaşımız ben, benden sonra genel başkanlığa hazırlıyorum kanaatine kapıldı. Bir siyasi partide bir genel başkanlık sandalyesi boşaldığı zaman pek çok insan onun için yatırım yapar. Belli insanlarla bu partinin kurucuları, en başı, ortası son dakikada geleni var. Genci var, tecrübelisi var. Bunlar bir araya gelir kurumsal bir sistem oluşturulur. Mesela rahmetli Demirel Cumhurbaşkanlığına gittiğinde Köksal Bey, İsmet Sezgin aday oldular. Sonuç olarak Tansu Çiller seçildi. İttifaklarla seçildi. Dolayısıyla genel başkanların işaret ettiği bir aday seçilmedi.

Altaylı: Bir yere gitmiyorsunuz değil mi?

Akşener: Hayır, hayır! Buğra Bey'le ilgili olarak bana geldi, kongremiz vardı. Buğra'nın FETÖ'cü olduğunu söyledi. Ben de kendisine konuyla ilgili belgi, bilgi getirmesini gereğini yapacağımı söyledim. Bu bilgiler nereden? Belgesi yok. Not aldım, o da devletin bazı kurumlarını söyledi. Jandarma, askeriye ve MİT'ten aldığını söyledi. Ben de ilgili kurumların başındaki kişileri aradım. Okudum, bunlar iddia, iddia sahibi bu kişi. Sizden alındığını söyledi. Bu bilgilerin sizde olup olmadığı doğru mu?

Altaylı: Yani Hakan Fidan ve Hulusi Akar.

Akşener: Evet. Ben eski İçişleri Bakanıyım Fatih Bey. Nasıl soru sorulacağını bilirim.

Altaylı: Peki ne dediler?

Akşener: Gizli değil resmi bir biçimde aradım. Devletin sistematiği şudur. Siz müracaat edersiniz, size gizli bilgiyse, verilemeyecek bilgi ise yüzünüze yazıyla veya şifahi olarak söylerler. Gizli değilse gereğini yaparlar. Çarşamba bir arkadaşımız, Perşembe bir arkadaşımız geri döndüler. Sayın Özdağ'ın oralardan aldığını iddia ettiği kayıtların sisteminde olmadığını söylemiş oldular. Ben o insanlara 'Buğra Bey FETÖ'cü müdür' diye sormadım. Biz siyasi partiyiz, her yerde üye yazarız.

Herhangi bir terör örgütüne üye midir, sempatizan mıdır bilemeyiz. Biz yazarız Yargıtay'a veririz, bakar. Siz eğer bir il başkanına direkt FETÖ'cü diyorsanız. Genel başkanınız da bununla ilgili çalışma yapıp 'hayır' alıyorsa, orada onu kapatırsınız. Ama gene ikna olmuyorsanız, belgesini bilgisini koyamadığınız şeyleri savcıya şikayet edersiniz. Ondan sonra hakkınız olur, dersiniz ki, 'ey ahali bu Meral Akşener, FETÖ'cüyü aldı koydu, ben de şikayet ettim'.

FETÖ bir terör örgütüdür Fatih Bey. DEAŞ gibi, PKK gibi. Terör örgütünün sempatizanı, terörist diye bir kişiyi söylerseniz, bunu ispat etmekle görevlisiniz. Bunu yargıya teslim etmek zorundasınız elinizde karineniz varsa. Sonuç itibarıyle bunu yapmadığımız zaman sadece bir kişinin ardından bu manada konuşursanız, ispat etmek görevi sizindir. O zaman bu iftira olur. Yanlış ve ayıp olan kısmı bu.

Altaylı: Esas amacı ne?

Akşener: Bilmiyorum, bir gazeteci arkadaşımızın sormasını isterdim, nedir amaç?

Altaylı: Ümit Bey aslında sizi değil devleti suçlamış durumda. Çünkü devlet 'hayır' diyor. Genelkurmay'ı, MİT'i de suçluyor aynı zamanda.

Akşener: Bizim vergilerimizle terör örgütlerine mensup insanlar var mıdır, yok muduru takip eden legal yapılardır. İstihbarat örgütlerimizdir.

Altaylı: Grup başkanlığını kendisine tevdi etmiş olsaydınız...

Akşener: Onu bilemem, bunlar kendisine sorulması gereken konular. Benim gördüğüm bağıra çağıra arkadaşımız isnatlarında bulundu. Buğra Bey hem kendi hakkında hem onun hakkında şikayette bulundu. Soruşturma açıldı. Bir karar çıkacak, sonuç itibariyle akla kara belli olacak. Buğra Bey bu isnattan aklanma söz konusu olduğunda o zaman hukuki olarak iftiracı olacak sayın Özdağ.

Altaylı: Ümit Özdağ'ın bu yaptığını parti içi hak arayışı olarak görmüyor musunuz?

Akşener: Hayır, yok! Parti içinde eleştiriler yapıldı ama kimse kimseyi FETÖ'cülükle hainlikle suçlamadı. Ben bir genel başkan olarak buna müsaade edemem. Söyleyen insan belgesini, bilgisini götürecek gereğini yapacak. Bunların her birini sorumluluk meselesidir. Nitekim MİT'ten, Jandarmadan, askeriyeden aldım dediğinizin olmadığı en üst seviyede söylendi.

Altaylı: Sizin hakkınızdaki o soruşturma ne oldu?

Akşener: 4 senedir sürüyor, daha ifadem alınmadı.

Altaylı: İsmail Koncuk niye istifa etti?

Akşener: Bunlar çok üzücü şeyler. Ben ilçe başkanı, belediye başkanı, üst delegeye kadar hangi arkadaşımız partimizden ayrılırsa çok üzülürüm. Çünkü o partileri var eden insanlardır. İstifa eden hiçbir arkadaşımızın hakkında incitici bir şey söylemedim, iradelerine saygı duydum. Ama istifa gerekçelerini olumlu bulduğunu söyleyemem. Onu söylemeyeyim, kalsın.

Altaylı: Özdağ'ın başka iddiası var; sizin milliyetçi öncelikli MHP'den gelen bir parti olarak HDP ile anayasa taslağı için masaya oturmanız iddiası var. İbrahim Kaboğlu'nun önderliğinde,ben kendisini çok severim.

Akşener: Ben kendisini sevdiğimi söyleyemeyeceğim.

Altaylı: Biz kendisiyle İnsan Hakları Komisyonu'nda bulunduk. Çok pozitif çalışmaları vardı. Gerçi kısa zaman sonra ayrıldık. Sizin HDP ile masaya oturmanız iddiası milliyetçi kesimde rahatsızlık yarattı. Ondan önce Selahattin Demirtaş'ın kahvaltıya gelmesi vardı. Size HDP üstünden de geliniyor bir yandan.

Akşener: Çok net söylüyorum. Kesinlikle yalan. TÜSES'i bilirsiniz. Rahmetli Erdal İnönü'nün kurduğu vakıf. Zaman zaman siyasiler toplantıya çağırılıyormuş. Ben davet edilmedim. Partiyi kurarken bir arkadaşımızı davet etmişler. Bunlar üst düzey entelektüel toplantılar. Nuri Bey bana geldi, 'Ben de gidebilirsiniz' dedim. Burada Saadet Partisi, CHP, HDP ve İYİ Parti oturmuş bir anayasa hazırlamış. Süre 1,5 ay. Bu ülkede 1,5 ayda bir anayasa hazırlanabilir mi kardeşim? Hukukçu kimse yok. Saadet Partisi'nden yalanlama geldi. Ben dedim ki, 'kesinlikle böyle bir şey yok'. Daha ilginci HDP yaptı böyle bir şey yapmadık diye. Ama aynı şahıs, AK Parti ile anayasa hazırladığımızı söyledi. Sayın Ömer Çelik'le bizim genel sekreter arkadaşımız bir araya gelmişler hazırlamışlar. Şimdi asıl mesele şu. Ömer Çelik bey bu arkadaş yalancılıktan tutun, ahlaksızlığa kadar her türlü hakareti yapan tweetler zinciri yaptı. Tık yok. Ömer Çelik beyefendinin söylediğine herkes inandı. Ama bu tarafta Saadet Genel Başkanı yalanlamış, İYİ Parti genel başkanı yalanlamış, HDP'nin iki eş genel bakanı yalanlamış, CHP yalanlamış. Ama bu arkadaşımız bu yalanlamalara inanmıyor. 30 sayfalık bir kağıt sallanıyor. Sayın Kaboğlu'nun 2012'de sayın Cemil Çiçek'in yaptığı konuşmasında, sayın Kaboğlu'nun yaptığı çalışmanı üstüne photoshop bir şey eklenmiş.