İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Organize suç örgütü lideri Sedat Peker'in videolarıla ilgili Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a seslendi. Akşener, "Sayın Erdoğan, bu kepazeliğe daha ne kadar sessiz kalacaksın? Alengirli abuk sabuk işlerinizle devletimizi daha fazla yaralamayın. Makamlarınızın sorumluluğuyla gerekeni yapan, memleketimizi küçük düşürmeyin" dedi.  

Akşener'in konuşmasından satır başları şöyle: 

Geçtiğimiz hafta Rize'nin ilçelerini ziyaret ettim. Önce İkizdereli vatandaşlarımızın doymak bilmez müteahhitlere karşı duruşuna şahit oldum. Sonra İkizdere ve Çayeli esnafının dertlerini dinledim. Milletimizin en önemli hasretlerinden olan ev sahipliğini yerine getirdiler. Allah onlardan razı olsun. Biz ziyaretlerimizi yaparken, İkizdere ve Çayeli'nde AK Parti teşkilatlarının sağdan soldan topladıkları küçük gruplar üzerinden bazı provokasyon girişimler oldu. 

Ben Sayın Erdoğan ve arkadaşlarını anlayabiliyorum, son dönemde çok zor günler geçiriyorlar. Kaçmak zorunda oldukları birçok soru, sektirmek zorunda oldukları bir dolu iddia var. Bu yüzden de benim sözlerimi çarpıtıp buradan yol olur mu diyorlar. Varsın desinler, bazen bu tür siyasi 'işler' olur. Bunu yaparken Rizeli kardeşlerimi zan altında bırakmaya cüret etmelerini kabul etmem. Bana Türkiye'nin hiçbir yerinde zarar gelmez, ben Rize'nin geliniyim. Bana oradan hiç zarar gelmez. 

(Bahçeli'ye) Ben gezmezsem kim gezecek esnafı muhterem? Büyük ortağın saraydan çıkmıyor, sen de ortada yoksun. Milletimizin derdini kim dinleyecek? En son ne zaman esnaf ziyareti yaptın? En son ne zaman çiftçinin elini sıktın, işsize iş buldun, milletin derdini merak ettin? Biz bu yolculuğa çıkarken milletimize söz verdik, koltuk değil ayakkabı eskiteceğiz dedim. Sen iktidarın küçük ortağısın, madem esnafa gitmemizden rahatsızsın o zaman çok değerli koltuğundan kalkıp milletimin ayağına gideceksiz, Rızalı esnafın, Ispartalı çiftçinin halini hatırını soracaksın. Kürsüden öfke tiradları atmayı bırakıp işini yapacaksın. Nefret siyasetiyle değil hizmet siyasetiyle rekabet edeceksin. Bunları yapamayacaksan da bize gölge etmeyeceksin. 

-Vatandaş hayatta kalma mücadelesi verirken iktidar ülke kaynaklarını eşe dosta aktarıyorsa, iktidar ömrünü tamamlamış demektir. İktidardakiler yetkinin ve kararın millete ait olduğu gerçeğini hesaba katmayıp günlerini gün etseler de, bu gerçek hep böyle olmuştur. 

Sayın Erdoğan iktidarda gelirken vaatlerde bulundu, milletimiz de ona güvendi. Ancak 19 yılın sonunda sayın Erdoğan ve bol maaşlı danışmanları milletimizi fakirlikle, işsizlikle baş başa bıraktı. Sayın Erdoğan bozulan ekonomi ve pandemi karşısında bunalan milletimize el uzatmadı. Buna rağmen geçen hafta kendisi zor durumdaki esnafımıza sözümona müjdeler verdi. 1,4 milyon esnafımıza da 4 milyar 622 milyon lira hibe verileceğini açıkladı. Olmadığında bir lira bile kıymetlidir ama o 4 milyarı öyle bir anlattı ki... 4 milyar demedi mesela, 4 milyaaaaaar dedi. 4 milyar demek gözünde küçük göründü, milyaaaar deyince büyüdü. 

Aylardır kapalı esnafımız, tedarikçiler ve aileleriyle birlikte 20 milyon insanımız demek. Borçla harçla kira ödüyorlar. 

Sayın Erdoğan, sen a'yı uzattıkça sıfırlar da o kadar uzamıyor, vatandaşın derdine derman olunmuyor. Pandemide esnafımızı yalnız bıraktığın gerçeği değişmiyor. O 5 müteahhitten birinin 9,4 milyar lira vergi borcunu sildin. Ekonominin bel kemiği olan esnafa 4 milyar 622 milyon lira. Böyle vicdansızlık olur mu! 

Milletin cebinden ertesi günü bir yılda 26 milyar fazla almanın tezgahını kurdular. Akaryakıttaki ÖTV'yi görülmemiş şekilde artırdılar. Esnafımıza verilecek 4,5 milyar liralık destek, bu akaryakıt zammı ile geri alınacak. IBAN yollamayı bıraktılar direkt vergi olarak kesiyorlar. Hem vatandaşımızın cebinden daha fazla vergi çıkacak hem de hayat daha pahalı olacak. İşte size AK Parti zihniyeti... Yazıklar olsun. 

Öyle zamanlardayız ki devleti idare edenlerin hangi işine baksak elimizde kalıyor. Bir video fırtınası aldı başını gidiyor. Normalde bizim siyaset anlayışımıza göre parti içi meselelere karışmak olmaz, ama bu iş aile içi meseleler haline gelmiş, hele hiç karışmayız. Ama AK Parti içindeki skandallarla milletin gerçek gündeminin gölgelenmesini istemeyiz. Bu kepazeliği Türkiye değil, dünya takip ediyor. Beyler, Türkiye Cumhuriyeti'nin itibarı söz konusu, cümle aleme rezil ettiniz. Bu işler karşılıklı videolar yayınlamakla, gizemli hikayeler bulandırıp, çarptırmakla olmaz. Ekranlara çıkıp saçmalamakla hiç olmaz. Konuyu yaymakla hiç olmaz. Böyle devlet yönetilmez. Bu iş bütün iddiaları araştıracak şeffaf bir yargı süreciyle olur. Devlet itibarının kişiler üzerinden daha fazla ayaklar altına alınmasına izin verilemez. Yapılacaklar basit, İçişleri Bakanı ve suçlamalara maruz kalanlar kenara çekilir, Cumhuriyet'in savcı ve hâkimleri devreye girer... Adalet bunu gerektirir. -

Sayın Erdoğan, bu kepazeliğe daha ne kadar sessiz kalacaksın? Alengirli abuk sabuk işlerinizle devletimizi daha fazla yaralamayın. Makamlarınızın sorumluluğuyla gerekeni yapan, memleketimizi küçük düşürmeyin.

Bu zihniyetin artık milletimize verecek hiçbir şeyi kalmamıştır. Bu ucube sistemde milletimizin çilesi dağ olmuş... Ekonomi yoğun bakımda, adalet ağır yaralı, demokrasi sizlere ömür ama ağalara göre işler tıkırında. Milletimiz bu zor zamanlar ne yiyor umurlarında bile değil. 

4 ayda 434 vatandaş intihar etmiş. Her gün bir cinnet çığlığı yükseliyor. Umurlarında bile değil.-

İyileştirilmiş ve güçlendirilmiş parlamenter sistem önerimiz milletimize hayırlı olsun. Büyük Türk milleti, iyi ve cesur evlatların bugün burada. Yolsuzluğun, yoksulluğun, yasakların sebebi olan bu ucube sisteme son verecekler burada. Hukuksuzluğa, keyfiliğe dur deyip, milletimizin huzur ve refahı için iyileştirilmiş ve güçlendirilmiş parlamenter sistemi milletimizle inşa edeceğiz. 

Peki, iyileştirilmiş ve güçlendirilmiş parlamenter sistem nedir? Sosyal hayattan ekonomiye, adaletten diplomasiye her alanda ülkemizin karşılaştığı sorunların anahtarıdır. Partili Cumhurbaşkanlığı sistemiyle içine düşürüldüğü sıkıntılardan çıkış yoludur. Adaleti, liyakati, ortak aklı, devletle milletle yeniden buluşturan bir ilkesel çerçevedir. 12 Eylül darbesi ve devamındaki süreç, yüksek seçim barajı ve seçim kanunundaki çarpıklıklar, dolayısıyla iktidar partilerine aldıkları oy oranından daha büyük bir güçle ülke yönetme imkanı vardı. Yönetimi ortak akıldan uzaklaştırdı. FETÖ'nün 15 Temmuz'da hain darbe girişimi ve devamındaki OHAL döneminde, partili CB sistemine geçildi. Yüzde 50 artı 1i sağlamak için her şeyin mübah görüldüğü bu sistem milletimizi kutuplaştırdı. 

-Bu sistemle yoksulluk, yasaklar, yolsuzluk arasına mahkum edilmiş durumdayız. İçinde bulunduğumuz durum, anayasal demokrasi yoksunluğu olarak tanımlanıyor. 

-İyileştirilmiş ve güçlendirilmiş parlamenter sistem ilkeleri olarak belirlediğimiz ilkeler, demokratik hukuk devleti idealimizin özünü oluşturan, özgür birey, güçlü STK'la, güçlü devlet ve güçlü milli ekonomimizin inşasını sağlayacak temel yapı taşlarıdır. 

O ilkelerimiz şunlardır: 

Tarafsız Cumhurbaşkanı. İyileştirilmiş ve güçlendirilmiş parlamenter sistemde, TC, Başbakan ve Bakanlar Kurulu tarafından yönetilecek. CB'nin hiçbir parti ile bağlantısı olmayacak. Devletin ve milletin birliğini temsil edecek. İyileştirilmiş ve güçlendirilmiş parlamenter sistemde CB'nin görev ve yetki alanı, demokrasinin tıkandığı anlarda kurumlar arasından hakemlik vazifesini ifa eden devletin en üst organı şeklinde düzenlecek. Böylece partili CB'nin Meclis'imizi etkisiz hale getiren karar ve uygulamaların önüne geçilecek. Yasama gücü yeniden TBMM'ye devredilecek. İyileştirilmiş ve güçlendirilmiş parlamenter sistemde CB, yalnızca bir dönem görev yapabilecek, görev süresi 6 yıl olacak, aktif siyasete dönemeyecek. 
Çoğulcu demokrasi, katılımcı yönetim, güçlü meclis... Partili CB sistemine geçildikten sonra anayasa ve anayasal kurumlar etkisiz hale geldi. TBMM'nin etkinliği azaldı. Karar süreci bir kişiye teslim edildi. Ortaya sorunlu bir demokrasi çıktı. Sorunlu bir yargı, sorunlu ekonomi demektir. İyileştirilmiş ve güçlendirilmiş parlamenter sistem, çoğulculuğa dayanacak. Uzlaşmacı ve kapsayıcı siyasetin yapılmasını sağlayarak demokrasimizi güçlendirecek. Koalisyon hükümetleri bugüne kadar, Erdoğan tarafından ülkenin kalkınmasının, ekonomik refahın önünde büyük engel gibi gösterildi. -