Kadına şiddeti önlemek için mecliste kurulan komisyonda konuşan AKP’li İsmet Uçma’nın panik butonuyla ilgili olarak sarf ettiği “Butonları biz örnek aile ve insanlardan oluşturabiliriz. Mahallenin namusu diye bir şey geliştirebiliriz. Birine bir şey yapılıyorsa herkes ona sahip çıkar, yapanı ifna (yok etmek) eder” sözleri tartışma yarattı.

TBMM Kadına Yönelik Şiddetin Sebeplerini Araştırma Komisyonu çeşitli kamu kurumlarını dinlemeye devam ederken üyeler de görüşlerini aktardı. AKP İstanbul Milletvekili İsmet Uçma kadına şiddeti önleme yönünde tartışmalı önerilerde bulundu. Umut Erdem’in Hürriyet’te yer alan haberine göre, Uçma’nın sözleri komisyon tutanaklarına şöyle yansıdı:

‘GÜCÜNÜZ OLSA DÖVERSİNİZ’

“Hep birlikte anılmaya değer bir iş yapalım. Bir rönesans yapalım. Ezber bozalım ve Türkiye modeli dünyaya örnek olsun. Şu kadın-erkek ayrımından kurtulmamız lazım. Fiziki gücünüz yetse siz erkekleri daha çok döversiniz mesela.”

Acil durumda müdahaleyi kolaylaştıran panik butonu yerine “mahalle” modelini öneren Uçma şunları söyledi:

‘MAHALLELİ SUÇLUYU İFNA EDER’

Polis geldiğinde beyefendi geçici hiddete kapılmış olduğunda, hanımefendi de bunu değerlendirdiğinde; örneğin sabah kahvaltısını yaparken ya işte ‘Yüzüme baktın, psikolojimi bozdun’ diye karakolu aradığında 6 ay uzaklaştırma alıyorsa, burada başka bir gerginliğe sebebiyet veriyoruz demektir. Butonları biz örnek aile ve insanlardan oluşturabiliriz. Mahallenin namusu diye bir şey geliştirebiliriz, o mahallede birisine yönelik bir şey yapılıyorsa herkes ona sahip çıkar ve hakikaten de yapanı neredeyse ifna eder.”

İSMET UÇMA’YA TEPKİLER

Komisyon üyeleri, Uçma’nın “Butonları biz örnek aile ve insanlardan oluşturabiliriz, mahallenin namusu diye bir şey geliştirebiliriz” sözlerini şöyle değerlendirdi:

BU DEVLETİN GÖREVİ

Candan Yüceer (CHP Tekirdağ Milletvekili):
“Bizler, namus cinayetleri tahrik indiriminden yararlandırılmasının’ mücadelesini verirken; ‘mahalle namusu’ gibi bir kavramı ortaya atmak bile son derece tehlikeli. Şiddeti önlemek mahallelinin değil, devletin görevi.”

KOMİSYONDA ERKEKLER OLMASIN


Nursel Aydoğan (HDP Diyarbakır Milletvekili): “Mahallenin namusu adı altında pek çok genç kadının katledildiğini biliyoruz. Erkeklerin de bu komisyonda yer almasını doğru bulmuyoruz.”

ÇOK SOYUT BİR KAVRAM

Ruhsar Demirel (MHP Genel Başkan Yardımcısı): “Namus soyut bir kavram ve herkes istediği gibi doldurabiliyor. O zaman ben namusu, kendime göre yorumlayıp istediğimi vurabilirim.”

ŞİDDETTE İNDİRİM KALKSIN

CHP Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka, kadın ve çocuklara karşı işlenen suçlarda tahrik ve iyi hal indirimi uygulanmaması için yasa önerisi hazırladı. Günde ortalama 5 kadının öldürüldüğü bilgisini veren Nazlıaka, Meclis Başkanlığı’na verdiği önerisinin gerekçesinde, kadın ve çocuklara karşı işlenen suçların insanlığa karşı işlenmiş suçlar olduğunu savundu.

TAKIM İYİ HAL MAKYAJ TAHRİK

Nazlıaka kararlardaki çelişkilere dikkat çekerek şunları söyledi: “Sanıkların takım elbise giymeleri, dava esnasında efendi durmaları iyi hal indirimine neden olmaktadır. Öldürülen ya da şiddet uğrayan kadınların ise giydikleri elbiselerin rengi, makyaj yapmaları, evlerine bir saat geç gelmeleri, cep telefonuyla sıkça konuşması gibi nedenler tahrik sayılarak büyük ceza indirimleri uygulanmaktadır.”

ŞİDDETE ÖZEL MAHKEME KURULSUN

Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM) tarafından düzenlenen, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı bürokratları ile çok sayıda sivil toplum kuruluşu ve akademisyenin katıldığı ‘Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesinde İstanbul Sözleşmesi Çalıştayı’nın sonuç raporu hazırlandı. Anadolu Ajansı'nda yer alan habere göre, raporda, kanunda cumhuriyet savcılıklarının talep ve tedbir kararı verecek merciler arasında yer almamasının bir eksiklik olduğu belirtildi. Suç teşkil eden bir fiilde cumhuriyet savcılarının da tedbir kararı verebilmesinin gerekliliğine işaret edildi.

Aile mahkemelerinin iş yükü dikkate alınarak sadece şiddet vakalarını derinlemesine inceleyecek kadına yönelik şiddete ilişkin ‘özel ihtisas mahkemeleri’nin oluşturulması önerildi. ‘Şiddet mahkemeleri’nde hâkim, savcı, psikolog, pedagog gibi uzman kadroların atanması gerektiği ifade edildi.