AKP Grup Başkanvekili Bülent Turan, başörtüsü ile ilgili Anayasa’da değişiklik öngören teklifin bu hafta tamamlanmasını beklediklerini açıkladı.

Turan, “Diğer partilere gittik, kanaatlerini aldık. O kanaatleri bu hafta Cumhurbaşkanımıza sunduk. Bu görüşmelerin sonucunda diğer partilerin yaklaşımıyla beraber o metinler revize olacak. Bu hafta muhtemelen bizim metnimiz son haline gelir. Önümüzdeki haftalarda da Meclis’e sunarız" dedi.

Turan, AK Parti heyetinin HDP Meclis Grubu'nu ziyareti hakkında "HDP'ye baktığımız yer zerre değişmiş değil. HDP'ye toplumun büyük bir demokratik kredi verdiğini ama bunların bu krediyi heba ettiğini, saz çalma görüntüsü verirken tetik çekmeye kadar bir sürecin işlediğini görmüş olduk. HDP'ye aynı yerden bakıyoruz" ifadelerini kullandı.

Bülent Turan, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun yurt dışı temaslarına ilişkin olarak, "Toplum dalga geçiyor, sitem ediyor. Bence Kılıçdaroğlu Erdoğan kazansın diye büyük bir mesai harcıyor. Teşekkür borcumuz var Sayın Kılıçdaroğlu’na. ABD, İngiltere gezisi, başörtüsü çıkışı, uyuşturucu iddiaları. Bunlar Türkiye’nin kabul etmediği gündemler" diye konuştu.

AK Parti Grup Başkanvekili Bülent Turan, parlamento muhabirlerinin sorularını yanıtladı. ANKA'nın aktardığına göre Turan, özetle şunları söyledi:

“CHP’NİN VERMİŞ OLDUĞU TEKLİFİN BÜYÜK YANLIŞLARI VAR”

"(Anayasa değişikliği teklifi ile ilgili soru üzerine) Önümüzde iki yol vardı. Bir tanesi CHP’nin yaptığı gibi alır, basın üzerinden partilere verir. AK Parti’nin kimliği buna uygun değil. Çalışmalarımızda istişare yapmayı kıymetli buluyoruz. CHP’nin vermiş olduğu teklifin teknik olarak büyük yanlışları var. Hatta bilmeden yapılmış olduğunu düşünüyorum. Başörtüsünü yasaklamaya kapı açan tarafları var.

“O METİNLER REVİZE OLACAK”

Diğer partilere gittiğimizde bilerek kanun metni götürmedik. Metnimiz var bizim. Alternatifi var. Çalışıyoruz komisyonlarda. Ama elimizde bir metin var, alın bunlara evet deyin demeyi AK Parti geleneğine yakışmadığı kanaatindeyiz. Diğer partilere gittik, kanaatlerini aldık. O kanaatleri bu hafta Cumhurbaşkanımıza sunduk. Bu görüşmelerin sonucunda diğer partilerin yaklaşımıyla beraber o metinler revize olacak.

Bu hafta muhtemelen bizim metnimiz son haline gelir. Önümüzdeki haftalarda da Meclis’e sunarız.

“BU ÜLKENİN ERKEN SEÇİMLE NE KADAR BEDEL ÖDEDİĞİNİ BİLİYORUZ”

CHP, anayasa değişikliği konusunda önyargılı davrandı. CHP'nin, 'Metni getirin, şu şartlara dikkat edin, bizim de kanaatimiz budur' demesini beklerdik. 'Metni görelim' deyip 'evet' veya 'hayır' deseydi çok daha kıymetli olabilirdi. Metni görmeden 'hayır' demenin bir anlamı yok. Bu ülkenin referandumla, erken seçimle bugüne kadar ne kadar bedel ödediğini biliyoruz. Bu yüzden bu konuların bile referandum konusu olmasını doğru bulmuyoruz ancak çözüm buysa da milletimize gururla götürürüz, referandumu yaparız. CHP başta olmak üzere tüm partilerin bu konuya makul yaklaşarak 'Ne 400'ü 600 oyla Meclis'ten geçirelim. Bu konuyu bir daha açılmamak üzere kapatalım' demesini beklerdik" diye konuştu.

“AİLENİN KİMLERDEN KURULACAĞINI İFADE EDEN BİR DÜZENLEME”

(Başörtüsü ve aile ilgili düzenlemenin neden bir arada geldiği ile ilgili soru üzerine) Burada tartışılacak konu yok ki. Bizim metnimizde tüm partilerle paylaşıp, üç kelimelik ailenin kimlerden kurulacağını ifade eden bir düzenleme. Burada bir siyasi bakış açısı, farklı tartışmanın konusu demiyoruz. Kadın ve erkekten oluşur ailenin birliği diyoruz.

“NE REFERANDUMU KONUŞALIM, NE ÜÇ SANDIK KONUŞALIM”

Çekince olmaması lazım. Millete gitmekten kaçınılmaz. Böyle bir çekincen varsa, hiç zor değil. CHP şaşırtsın, 100 yılda bir doğru iş yapsın. Evet desin metne, ne referandumu konuşalım, ne üç sandık konuşalım. Zaten referandum olursa, usul ekonomisi gereği en makul zaman ne zamansa YSK ile konuşulur.

Gerçekten insan hakkı olan konular referandum konusu olamaz. Nefes alma hakkını, yaşama hakkını referandum konusu yapamayız gibi bir şey bu. Fakat konu bir insan hakkının var olması ya da yok olması konusu değil. Tam eksine biz şunu söylüyoruz. Konu insan hakkın oylaması değil usulü bir işlemin tartışılmasıdır. Hayır çıksa referandumdan, başörtüsü yasak mı olacak? Hayır, biz bir şeyin var olmasını ya da yok olmasını tartışmıyoruz. Onu ‘evet’ veya ‘hayır’a sunmuyoruz. Biz nasıl düzenleme yapılır bunu tartışıyoruz. İran’daki kapatma da yanlış, Türkiye’de laikçi uygulamalar, eski yıllarda, açma da yanlış.

“HDP’YE BAKIŞ AÇIMIZ DEĞİŞMİŞ DEĞİL, AMA HAYATIN DA BİR GERÇEĞİ VAR”

(AKP heyetinin, HDP grubu ile görüşmesine ilişkin soru üzerine) HDP’ye baktığımız yer zerre değişmiş değil. HDP’ye toplumun çok büyük bir kredi verdiğini, ama onların krediyi heba ettiğini, saz çalma görüntüsü verirken, tetik çekmeye kadar gelen bir süreç işlediğini de görmüş olduk. HDP’ye aynı yerden bakıyor, aynı şeyi düşünüyoruz. Biz isterdik ki HDP keşke bu demokratik krediyi kullanabilseydi de silahların susturucusu olmak yerine silahların susturulmasını öngören bir sürecin öncüsü olsaydı. HDP’ye bakış açımız değişmiş değil fakat hayatın da bir gerçeği var. Her salı günü tüm partiler birbiriyle görüşürler Meclis’in gündemini. Biz daha önce de önemli konuları tüm partilerle görüştük. Meclis Başkanvekili HDP’li olunca tüm partilerin mensupları ‘Başkanım bana izin ver’ demiyor mu? Adam oradaysa bu hayatın olağan akışı demektir. Meclis’te görüşmek, Meclis’te olan çalışma takvimini işletmek başka bir şeydir. Siyasi tercih olarak dışarıda toplantı yapmak, görüşmek, geleceği konuşmak, ittifak yapmak başka bir şeydir.

“TÜRKİYE'DE KÜRT SORUNU YOK”

Ayrıca AK Parti tüzel kişiliğini kimlerin temsil ettiğini hepimiz biliyoruz. AK Parti’nin sözcülerinin de kim olduğunu biliyoruz. Tabii ki devasa bir yapı içerisinde farklı fikirlerimiz olur. Buna saygı duyar ve keyif alırız. Türkiye’de artık Kürt sorunu diye bir sorun olmadığını, insanların sosyolojik sorunları varsa, bunların insan hakları bağlamında değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Diyarbakır’ın da sorunu, Çanakkale’nin de sorunu eşittir. Benim de köyümün yolu bazen yok. Diyarbakır’ın da yok. Ama bu Kürt sorunu Türk sorunu değil Türkiye’nin sorunu vardır.

“BİZ ŞAŞIRMADIK, SALI GÜNÜ BUNU BEKLİYORDUK ZATEN”

MHP bizim yol arkadaşımız. Tabii ki temel konuları görüşürken istişare edeceğiz. Tabii ki temel meselelerimizi belirlerken onların kanaatlerini de alacağız. Birisi ortaya bir taş attı. ‘Sayın Bahçeli ne diyecek salı günü’ diye bir yaklaşım ortaya konuldu. Oysa zaten bizim HDP’ye karşı duruşumuz belli. Tüm belli konuları MHP ile değerlendiriyor olmamız herkesin bildiği bir hakikat. Biz şaşırmadık. Salı günü bunu bekliyorduk zaten.

“TEKNİK OLARAK PARLAMENTER SİSTEME DÖNMEK MÜMKÜN DEĞİL”

(Parlamenter sisteme dönüş olup olmayacağına ilişkin soru üzerine) Başkanlık sistemi olmasaydı düne kadar Sivas'ta yaktın dediği Temel Karamollaoğlu ile bir arada olmazdı. Altılı Masa'nın en büyük vaadi parlamenter sisteme dönmek. Teknik olarak parlamenter sisteme dönmek mümkün değil. 400 milletvekilinin oyunu alması gerekir. Ayrıca halka götüreceksiniz. Bir başkan seçelim kendini yok etsin tekrar seçelim diyeceksiniz. Hayatın olağan akışına aykırı.

“HER ADIMINI TARTIŞILAN VE EKSİK OLAN TARAFI OLABİLİR”

(Alevilerle ilgili yasal düzenlemeye ilişkin) Her adımın eksik bulunan noktaları olabilir. Bunu ben çok kıymetli adım olarak değerlendiriyorum. Hiç olmayan bir müesseseydi, şimdi var artık. Bir muhatap var karşımızda. İkincisi, cemevlerinin statüsüne ilişkin elektrik, suyunun ödenmesine ilişkin düzenleme, imar lejantlarında yazan ifade, hepsi bakımından kıymetli kazanımdır. Her adımın tartışılan ve eksik olan tarafı olabilir.

“TEŞEKKÜR BORCUMUZ VAR, KILIÇDAROĞLU’NA”

(CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun yurt dışı temaslarına ilişkin soru üzerine) ABD gezisi tam bir fiyaskodur. İngiltere gezisi bir Amberin Zaman ile görüşmek için, yetmedi Ali Mahir Başarır ile görüşmüş Londra’da. Ali Mahir ile Amberin Zaman ile görüşmek için gidilir mi ya? Toplum dalga geçiyor, sitem ediyor. Bence Kılıçdaroğlu Erdoğan kazansın diye büyük bir mesai harcıyor. Teşekkür borcumuz var Sayın Kılıçdaroğlu’na. ABD, İngiltere gezisi, başörtüsü çıkışı, uyuşturucu iddiaları. Bunlar Türkiye’nin kabul etmediği gündemler.

“İMAMOĞLU'NU YEMEK İSTEYEN TEK KİŞİ VARSA O DA KILIÇDAROĞLU'DUR”

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, "Ekrem İmamoğlu'nu yedirmeyiz" sözünü de değerlendiren Turan, "İmamoğlu'nu kim niye yesin, kendi kendini bitiren bir adam. Kaldı ki İmamoğlu'nu yemek isteyen tek kişi varsa o da Kemal Kılıçdaroğlu'dur" dedi.