ALİ BARIŞ KURT - ANF

Hükümete 'adım at' çağrısı yapan akademisyenlerden Yrd. Doç. Dr. Yörük, hükümetin yaklaşımının sürecin kilitlendiğini düşündürttüğünü belirtti. Yörük, "AKP kendisine açılan krediyi iyi değerlendirmeli" diyerek, hükümetin şimdiye kadar olumsuz bir sınav verdiğini kaydetti. Yörük, "çözüm sürecinin gidişatı açısından uluslararası alandan bir hakem belirlensin" önerisinde bulundu.

Çözüm sürecinin gidişatından endişe duyan çevreler hükümete baskı yapmaya devam ediyor. Aydınlar, siyasi partiler, insan hakları kuruluşları ve Akil İnsanlar Komisyonu'ndaki bazı isimlerden sonra akademisyenler de geçtiğimiz günlerde konuyla ilgili bir imza kampanyası başlatarak AKP hükümetine adım atması için talepte bulundular.

İmzacılar arasında yer alan, Yrd. Doç. Dr. Zafer Fehmi Yörük ANF'ye değerlendirmede bulundu...

Yörük, AKP hükümetinin 'yol haritası'nı kamuoyuna duyurmadığına dikkat çekerek, bunun, sürecin kilitlendiği izlenimi yarattığını belirtti. Yörük, "Sürecin şeffaf olmaması ve hükümetin yol haritasını, aşamaları paylaşmaması sürecin kilitlendiğini düşündüren kaygı verici gelişmeler" dedi.

"Otuz senelik çatışmalı ortamdan bahsediyoruz. Bunun tekrar etmesi riskini kimse kaldıramaz" diyen Yörük, şöyle devam etti: "Ayrıca, Ortadoğu kaynıyor. Özellikle Suriye kaynıyor. Böyle bir atmosferde Türkiye'nin de, çıkarları açısından iç barışını sağlamış bir ülke olarak, salim kafayla tavır belirtmesi çok daha iyi olurdu ancak şimdiki görünen tablo kaygılandırıyor. İstikrarsızlaşma hakim. Türkiye de Ortadoğu'daki gelişmelere belirsiz bir şekilde dahil olursa daha kaygılı bir zamana gireriz."

'AKP ESKİ DEVLET GELENEĞİNDEN KURTULAMIYOR'

AKP hükümetine, 'eski devlet geleneğinden kurtulamadığı' yönünde eleştiri yapan Yörük, ekledi: "En korkutucu olanı da, bu. AKP'nin kendisini karşısında konumlandırdığı cumhuriyet devleti geleneğine rehin düşmesi en kötü ihtimal. Eğer yenileştirici, özellikle Kürt meselesinde çözüm sağlayıcı yöntemle devam etmez de eski devlet reflekslerine teslim olursa, en büyük kayıp olur. AKP'de de bunla ilgili bölünmüşlük var gibi."

Hükümetin seçmen kitlesini gözettiğini ancak yine kendi seçmenine Kürt sorununu çözmenin gerekliliğini anlatamamış olduğunu kaydeden Yörük, "Bu, devlet geleneğiyle ve ona rehin düşme durumuyla ilgili. Pratik devlet politikalarına; dört tarafı düşmanla çevrili gibi politikalara sıklıkla başvurmasıyla ilgili. Aynı zamanda milliyetçi tabanı için popülist söylemlere girişmesi de bizlere güvensizlik veriyor. Bunları tehlikeli buluyoruz. Kürtler de haliyle güvensizlik hissedebilir. Kürt tarafı ve demokratik çevreler hükümetin bu tavrına ne kadar kredi açabilir ve anlayışla karşılar, bilemiyorum" ifadelerini kullandı.

'HAKEM BELİRLENSİN'

"AKP'nin yaklaşımlarıyla çözüm yerine tehlikeyi görüyoruz" vurgusunda bulunan Yrd. Doç. Dr. Yörük, sürecin 'hakem'e ihtiyacı olduğu fikrinde: "Yetki ve çeşitli sorumluluklarla donatılmış bağımsız sivil kurumların oluşması ve barış sürecinin çeşitli yönlerinin gözlemlenmesi önem taşıyor. Dışarıdan hakemlik yapacak kuruluşların olması gerekiyor. İrlanda'da da süreç uluslararası komisyon tarafından izlenmişti. İngiltere'nin ve Kuzey İrlanda'nın temsilcilerinin içinde olmadığı; Avrupalı, ABD'li kişilerce, BM gibi uluslararası kurumların gözlemiyle gerçekleşmişti. Türkiye anladığım kadarıyla kategorik olarak uluslararası takibi reddetti. Oysa hayırlısı bu olacaktı. Ama yine de bütün bu meselelere taraf olmayan sivil kurumların oluşması, bağımsız kurumların gözlemci statüsüyle yetkili olması ve sürecin aşamaları üzerinden raporlar hazırlaması çok önemli. Bunun yanında tabii ki Hakikatleri Araştırma Komisyonu ve yine bunun gibi komisyonlar kurularak çözümün gerçek bir çözüm haline getirilmesi lazım."

Yörük, 'acil adımlar' için ise seçim barajının düşürülmesi yada kaldırılmasını, ana dilde eğitimin yasalaşmasını ve 'KCK' gibi siyasi yargılamaların sonlandırılmasını işaret etti; bunların sürecin önünü açacağını hatırlattı.

'AKP DEMOKRATLARA NE YANIT VERECEĞİNİ DÜŞÜNSÜN'

Abdullah Öcalan'ın İmralı'daki koşullarına da değinen Yörük, "İmralı'da başından beri özel kanunlarla düzenlenen bir durum var. Bir insanın bir adada bu kadar uzun süre tutulması, zaten Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin yasalarına bile uygun değil. Öcalan üzerinden, kişiye özel çıkarılmış yasalar söz konusu. Bunun normale döndürülmesi ve iyileştirmelerin yapılması gerekiyor. Hükümet bunu da 'tabanıma nasıl anlatacağım' diye düşünmekten vazgeçmeli. Birileri de çıkıp 'bu kadar mazeretle bize bir şey anlatamazsın' diye karşılık verir. Milliyetçi tabanı gözettiği kadar Türkiye'deki demokrat kesimleri ve Kürtleri de gözetmeli" yorumunda bulundu.

AKP'nin oy kayıplarını göze alması gerektiğini ifade eden Yörük, 'cesur adımların meyvelerini kısa vadede olmasa da, mutlaka vereceğini' belirtti.

'KEMALİST MİLLİYETÇİLİKLE HESAPLAŞILMADI'

Yörük, şu değerlendirmeyi yaptı: "AKP'nin sürekli olarak oy kaygısını düşündüğünü de sanmıyorum; samimiyetsiz olabilir. Aslında istediği böyle bir şey olabilir. Bunun ideolojik arka planı da var. Türkiye'de halen kemalist milliyetçilikle hükümet düzeyinde hesaplaşılmadı. Demokrat Parti bile Atatürk'ü Koruma Kanunu çıkarmıştı. Kürt kimliğinin inkarı konusunda kapsamlı bir eleştiri, yasal bir söylem oluşmadı. Tarih kitapları ne yazıyor? İlkokulda çocuklara ne okutuluyor? Bu konularda ciddi değişimler olmadı. Sorun ideolojik. Kemalist milliyetçiliğin temelinde de Türk İslam sentezi mevcuttur. Böyle bir ideolojik perspektifle yaklaşıldıkça bu aksamalar kaçınılmaz oluyor. Şu an süreci Türk İslamcıların yönettiğini; bunlarla barış sürecinin imkansız olduğunu söylemiyorum. Ama bunlarda değişimler gözlenmesi gerekiyor. Sürekli en başa dönüp Türk milliyetçiliğine sarılmak gibi, 'ana dil yasak' gibi popülist yaklaşımlar yapısında, ideolojik hamurunda var. Bunlardan sıyrılmaları mümkün olmazsa sorunlar da kalıcılığını korur. Bu anlamda Türkiye'yi yönetecek siyasilerin ideolojik olarak gözden geçirilmeleri gerekiyor. Bunun için de eğitim alanı başta olmak üzere; kitleyle iletişim ve medya tedbirleri alınmalı. Türkiye toplumu açısından otuz yıllık bir beyin yıkama durumu söz konusu."

Toplumda kısa vadeli beklentiler yaratmanın da risk teşkil ettiğini düşünen Yörük, hemen silahların bırakılacağı yada zafer havası gibi durumların sürece zarar vereceğini belirtti: "Kısa vadeli beklentiler yaratılması, gerçekleşmediğinde daha büyük çatışmalara, sorunlara sürükler."

Yrd. Doç. Dr. Zafer Fehmi Yörük, gerillanın süreci istediği an bitirme gücünde olduğuna vurgu yaparak, "Bu açıdan top gerillada gibi. Gerillanın bu topu kullanmaması gerektiğini düşünüyorum. Ama adım atması gereken de, hükümet" ifadelerini kullandı. (anf.bz)