"Bu suça ortak olmayacağız" başlıklı bildiriye imza attıkları için haklarında davalar açılan ve çoğu yargılanan barış akademisyenleri ile ilgili İstanbul Başsavcılığı'nın da takipsizlik kararı verdiği ortaya çıktı.

Beraat etmiş veya halen yargılanmakta olan akademisyenler ile haklarında soruşturma yürütüldüğü ilk kez anlaşılan akademisyenlerin de aralarında bulunduğu 472 "barış akademisyeni" ile ilgili sürpriz takipsizlik kararında savcılığın, haklarındaki dava biten akademisyenler için de soruşturma yürüttüğü görüldü.

Diken'den Kemal Göktaş'ın haberine göre, Anayasa Mahkemesi (AYM) kararıyla yüzlerce barış akademisyenine beraat kararları verilirken ortaya çıkan takipsizlik kararıyla, sadece barış bildirisine imza atanlar hakkında değil, destek imzası atan akademisyenler hakkında da soruşturma yürütülmüş.

Adıyaman Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’nün ‘Bu Suça Ortak Olmayacağız’ başlıklı bildiri ile ilgili 20 Ocak 2016’da hazırlanan tutanağa göre toplam 2 bin 250 şüpheli olduğu belirtilen takipsizlik kararında, AYM’nin verdiği ihlal kararına rağmen akademisyenlere çok ağır suçlamalar yöneltildi. Takipsizlik kararında, ‘terör örgütü propagandası’ yapmakla suçlanan ve ‘bölücülük, kaos çıkarma, PKK güdümünde hareket etme’ gibi ağır ithamlar yöneltilen akademisyenlere AYM kararı uyarınca takipsizlik kararı verildiği belirtildi. Savcılık ayrıca, takipsizlik kararının savcılıkta ifadesi alınan akademisyenlere ve diğerlerine tebliğine gerek olmadığına da karar verdi.

TAKİPSİZLİK KARARI

İstanbul Cumhuriyet Savcısı Necip Sarı’nın imzasını taşıyan 7 Kasım 2019 tarihli 40 sayfalık takipsizlik kararında şöyle denildi: “11 Ocak 2016 tarihinre toplam 1128 kişi tarafından imzalanarak ‘Barış İçin Akademisyenler Bildirisi’ adı altında kamuoyuna ilan edilen ve sonrasında bir takım kişilerin de açıkladıkları destek ve attıkları imzalarla, dosyada bulunan Adıyaman İl Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü tutanağına göre 20 Ocak 2016 saat 22.00 itibariyle sonlanan imza kampanyasına destek verdiği tespit olunan (kişi sayısı) 2212’dir. Başsavcılığımızın 2016/5734 sayılı soruşturma dosyası kapsamında bu bildiriye destek açıklamasında bulunan ve imza atan şüphelilerin de listeye eklenmesiyle toplam 2250 şüpheliye ulaşmıştır.”

Bildiri metnine ve sonrasında gelişen olaylara yer verilen takipsizlik kararında ‘çözüm süreci’ne ilişkin değerlendirmeler de yapıldı. Çözüm sürecinde çıkarılan ve sürecin yasal dayanağını oluşturan ‘Terörün Sona Erdirilmesi ve Toplumsal Bütünleşmenin Güçlendirilmesine Dair Kanun’a göre çözüm sürecinin yürütüldüğü savunulan takipsizlik kararında sürecin "Ceylanpınar’da iki polisin PKK tarafından öldürülmesi" ile sona erdiği savunuldu.

Takpsizlik kararında akademisyenlere yönelik  "Bildiriye imza atan akademisyenlerin, PKK/KCK silahlı terör örgütünün sorumlusu ve faili olduğu şiddet olayları karşısında ulusal güvenliğini, toprak bütünlüğünü, kamu güvenliğini ve düzenini korumaya yönelik tedbirler alan Türkiye Cumhuriyeti’ni yaşanan olayların sorumlusu ve faili gibi lanse ederek PKK/KCK silahlı terör örgütünün cebir şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterecek ya da bu yöntemlere başvurmayı teşvik edecek şekilde propagandasını yaptıkları anlaşılmıştır.” suçlaması yöneltildi.

Bu tespitlere rağmen AYM’nin "ihlal kararı" verdiği hatırlatılan kararda, AYM kararı ve bu karardan sonra verilen beraat kararları göz önünde bulundurulduğunda kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği belirtildi.

Takipsizlik kararında ‘kararın bir suretinin ifadesi alınan şüphelilere tebliğine ise yer olmadığına’ karar verildiği belirtildi. 7 Kasım 2019 tarihini taşıyan karar bu yüzden ilgililere tebliğ edilmedi.