Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi eski Başkanı Osman Baydemir hakkında, 2006 yılında 14 PKK'linin kimyasal silahla öldürüldüğü iddiası sonrası başlayan ve 5'i çocuk 10 kişinin yaşamını yitirdiği olaylar sırasında yaptığı konuşma gerekçe gösterilerek dava açıldı.

Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, olaylar sırasında Mehmed Akbulut (18) ve Halil Söğüt'ün (78) öldürülmesi sonrası açıklama yapan Baydemir hakkında, "Acımıza sahip çıktınız. Acımız 14'tü, 16 oldu. Cesaretiniz için teşekkür ederim. Biz de sizinleyiz. Polisler karakollarına çekilmeli, gençler de evlerine" sözleri nedeniyle "örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek”ten soruşturma başlattı. Soruşturma, Diyarbakır 6’ncı Ağır Ceza Mahkemesinin iddianameyi kabul etmesiyle davaya dönüştü. Yargılama sırasında suç mahiyeti değiştirilerek Baydemir’in yargılanmasına “suç ve suçluyu övme” suçlamasıyla devam edildi. Diyarbakır 6’ncı Ağır Ceza Mahkemesi, 11 celse yaptığı yargılama sonucu 2008'de davayı karara bağlayarak Baydemir'e "suç ve suçluyu övmekten" 2 ay hapis cezası verdi. Mahkeme, hapis cezasını para cezasına çevirdi.

Baydemir'in avukatları Yargıtay’a itirazda bulundu, ancak Yargıtay itirazı reddederek yerel mahkemenin kararını, 25 Şubat 2010'da onadı.

DAVA AİHM’E TAŞINDI

Yargıtay'ın kararı onamasının ardından Baydemir'in avukatı Reyhan Yalçındağ, davayı AİHM'e taşıdı. Yalçındağ, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) düşünce ve ifade özgürlüğünü düzenleyen 10'uncu maddesi, adil yargılama hakkını düzenleyen 6'ncı maddesi, hakları kötüye kullanma yasağını düzenleyen 17'nci maddesinin ihlali konusunda AİHM'e başvuru yaptı.

TÜRKİYE TAZMİNAT ÖDEYECEK

Mezopotamya Ajansı’nın haberine göre ifade ve düşünce özgürlüğünün ihlali konusunda başvurucuları haklı bulan AİHM, Türkiye’yi tazminata mahkûm etti. Mahkeme, Türkiye’nin Baydemir'e 2 bin 975 Euro tazminat, bin Euro ise mahkeme giderlerini ödemesine karar verdi.

‘İHLALLERDE BİR ARTIŞ VAR’

Kararı değerlendiren Baydemir’in avukatı Reyhan Yalçındağ, son yıllarda ifade, toplanma ve örgütlenme özgürlüğüne yönelik ihlallerde bir artış olduğunu belirterek, Türkiye’de ifade ve toplanma özgürlüğüne dair ihlal davalarında hala AİHM’nin karar vermesiyle ihlallerin hukuk dışılığının ortaya çıktığını söyledi. Yalçındağ, “Bu ülkede sadece ifade özgürlüğüne dair konuşsak bile korkunç bir tablo ile karşı karşıyayız. Cumhurbaşkanlığına hakaret, devletin bütün organlarını aşağılama, hükümet temsilcilerine dönük hakaret bu dosyalardan binlerce dava var” dedi.

‘BENZER KARARLAR VERİLECEK’

Hak ve özgürlüklere karşı daima devletçi bir perspektif ve güvenlikçi bir bakış açısıyla hareket edildiğine işaret eden Yalçındağ, eleştirilen şey bir devlet veya kolluk pratiği olması durumunda, oradan bir propaganda, bir hakaret, bir aşağılama suçlaması çıkartmaya çalışmanın hiç kimseye bir faydası olmadığını söyledi. Yalçındağ, 2019 senesi de böyle giderse AİHM’nin hak ihlaline yönelik benzer kararlar vermeye devam edeceğini kaydetti.