Son dönemde Aleviler konusunda açılan davalarda Türkiye aleyhine verdiği kararlarla dikkat çeken Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin gündeminde bir kez daha cemevleri vardı.

AİHM’nin temyiz organı olarak görev yapan ve 17 yargıçtan oluşan Büyük Daire dün Cem Vakfı Genel Başkanı İzzettin Doğan’ın da aralarında bulunduğu 203 kişi tarafından açılan davada tarafları dinledi.

Hürriyet’teki habere göre, Türk hükümeti duruşmada yaptığı savunmada Aleviliğin ortak bir tanımının bile olmadığını, davacılar tarafından gündeme getirilen kısıtlama iddialarının gerçeği yansıtmadığını savunarak yasal kurallar çerçevesinde cemevlerine resmi ibadethane statüsü verilmesinin mümkün olmadığı tezini işledi.

AYRIMCILIK VAR’

Davacı avukatı Namık Sofuoğlu davanın konusunun teolojik olmadığını ve konunun hukuka uygunluk olduğunu söyleyerek Alevilerin 25-30 milyonluk bir kitle olduğunu belirtip “Ayrımcılık var. Avrupa değerlerine hem de sekülarizme aykırı olan bir uygulama” dedi. Türkiye’de din özgürlüğüne müdahale olmadığını, sıkıntının din hizmetlerini vermek üzere pozitif mükellefiyetleri uygulama taahhüdü altına giren Türkiye’nin bunları sadece camilere ve mescitlere sunarak karşılamasından kaynaklandığını savundu. Diyanet  bütçesinin 5.75 milyar TL olduğunu belirten Sofuoğlu, Alevi inancına devlet tarafından 1 lira harcanmadığını söyledi.

10 YILDIR SÜREN DAVA  

Büyük Daire önüne taşınan 2010 tarihli davanın temelinde Cem Vakfı önderliğinde 2005’te Başbakanlığa gönderilen ve Alevilerin inanç özgürlüğü haklarıyla ilgili olarak Anayasa’nın, kanunların ve uluslararası hukukun ilgili maddelerinin ihlal edildiği tezinin işlendiği dilekçe yatıyor.

Başbakanlık ilgili dilekçeye cemevlerine ibadethane statüsü verilmesinin hukuken mümkün olmadığı ve Alevi vatandaşların inançlarının gereklerini yerine getirebilmeleri için bir ödeneğin genel bütçeden ayrılmasının söz konusu olamayacağı yönünde cevap verince konu yargıya taşındı. Yargı sürecinde din hizmetlerinin Alevi vatandaşlara da kamu hizmeti olarak sunulması, cemevlerine resmi ibadethane statüsü verilmesi, inanç önderlerinin kamu görevlisi olarak istihdamının sağlanması ve bu hizmetlerin sunulabilmesi için genel bütçeden pay ayrılması taleplerinin tamamı reddedilince konu 2010’da AİHM’ye taşındı.

AİHM ise 2014’te aldığı kararla din ve inanç özgürlüğü ihlali ve ayrımcılık teziyle açılan davanın Büyük Daire’de sonuçlandırılmasına karar vermişti. Daire’nin yapacağı değerlendirmenin ardından davaya ilişkin nihai kararı önümüzdeki aylarda açıklanacak.