T24 yazarı Gökçer Tahincioğlu, eski HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş ile eski HDP Milletvekili Sırrı Süreyya Önder’e, terör örgütü propagandası yapmak suçundan verilen hapis cezalarına yapılan itiraz İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi (İstinaf) 3. Ceza Dairesi tarafından reddedilmesine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Tahincioğlu’nun T24’te yazısı şu şekilde:

Kararın tepki çekmesinin nedeni dosyanın esası değildi. Zaten yerel mahkemenin Demirtaş’a 4 yıl 8 ay, Önder’e 3 yıl 6 ay ceza vermesine yönelik tepki daha önce gösterilmişti. Çözüm sürecinin devam ettiği, devlet gözetiminde İmralı ve Kandil’e heyetlerin gittiği, Abdullah Öcalan’ın mesajlarının açıkça meydanlarda okunduğu bir ortamda, İstanbul’da yapılan konuşmalardan dolayı iki siyasetçiye verilen cezanın adaletsiz olduğu, hukukçular tarafından dile getirilmişti.

‘ORTALAMA YARGILAMA SÜRESİ CEZA DAVALARINDA 113 GÜN, ANCAK BU KEZ YÜZDE 50 DAHA HIZLI’

Tepki, mahkemenin zamanlamasına yönelikti. Zira mahkemenin, kısa bir sürede davayı karara bağlayacağı, Ankara’da kulaktan kulağa konuşuluyordu.

Adalet Bakanı Abdülhamit Gül, Plan ve Bütçe Komisyonu’nda bakanlığının çalışmalarını anlatırken, bölge adliye mahkemelerinin iş yoğunluğu konusunda, “Bölge adliye mahkemeleri hukuk ve ceza dairelerine 2016 tarihinden itibaren toplam 1 milyon 364 bin dosya gelmiştir, bunların yaklaşık 925 bini karara bağlanmıştır. Dosyaların karara bağlanma oranı yüzde 67’dir. Yargıtay’da görülecek bir ceza dosyası beş yılda onanıyor, eğer istinaf kapsamında kesinleşiyorsa yaklaşık bir yıl; beşte 1 oranında daha erken kesinleşme imkânı görülmekte. Buna göre, bakıldığında, dosyaların ortalama görülme süresi 2018 yılı itibarıyla ceza dairelerinde yüz on üç gün, hukuk dairelerinde yüz altmış bir gündür” demişti.

İstinaflardan 3-4 haftada karar çıktığı da görülüyor. Genellikle 'basit' denebilecek davalarda erken kararlar verilebiliyor. Bu da istatistikleri aşağıya çekiyor. Gül’ün verdiği bilgiye göre, bu sayede, ortalama yargılama süresi ceza davasında 113 gün.

Demirtaş ile Önder hakkındaki karar yerel mahkemeden 7 Eylül’de çıktı. Bu yüzden istinaf mahkemesinin kararında bu tarih yer alıyor. Ancak mahkemelerin kararlarının temyiz edilmesi ancak gerekçeli kararın açıklanmasından sonra mümkün. Demirtaş ve Önder ile ilgili gerekçeli karar tarihi ise 1 Ekim.

Buna göre, aynı gün itirazlar yapılıp, aynı gün işleme konulduğu varsayılsa bile istinaf mahkemesi, karar tarihi 4 Aralık olan dosyayı, 65 gün gibi bir sürede kesin hükme bağlamış oldu.

‘CEZALAR 5 YILIN ALTINDA GELDİ,YARGITAY YOLU DA KAPATILDI’

Demirtaş’a 4 yıl 8 ay, Önder’e 3 yıl 6 ay ceza verilmesi Yargıtay yolunu da kapatıyor. 5 yılın altındaki cezalar Yargıtay incelemesine açık değil. Yargıtay seçeneği ancak istinaf başsavcılığının itirazı ile mümkün ancak o yolun kullanılmayacağı kesin.

‘KONUŞULANLAR GERÇEK OLDU’

Ankara’da, Meclis kulislerinde ve adliye koridorlarında Demirtaş’ın AİHM kararına rağmen tahliye edilmeyeceği daha AİHM kararının açıklandığı 20 Kasım’da konuşulmaya başlandı.

Seçenekler, İstanbul’da aldığı cezanın istinaf mahkemesinde hemen hükme bağlanması ya da bir başka dosyadan tutuklama kararı verilmesi olarak gözüküyordu.

Aynı dönemde, AİHM kararından kısa bir süre önce istinaf mahkemesinin dosyayı tetkik hakime teslim ettiği, davanın yakında gündeme alınacağı da konuşuluyordu.

20 Kasım’da Türkiye’yi Demirtaş’ın Ankara’da görülen ana dava dosyası nedeniyle Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 5 ve 18. Maddeleri uyarınca mahkum eden AİHM’nin kararının anayasaya göre bağlayıcı olduğundan da kuşku yoktu.

Kulislerde konuşulanlar sırayla gerçekleşti. Önce Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesi, AİHM kararı uyarınca yapılan başvuruyu reddetti. Kararın gerekçesinde 20 Kasım tarihli AİHM kararının nihai karar olup olmadığının Adalet Bakanlığı Bakanlığı’na sorulacağı kaydedildi. AİHM kararlarına itiraz edilse bile bunun tahliyeyi engellemeyeceği genel uygulamasına rağmen, bu gerekçeyle, Demirtaş cezaevinde kaldı.

Avukatları, bir yandan üst mahkemeye itiraz ederken diğer yandan Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. Ancak her ikisinden de henüz ses yok. Muhtemel ki bu aşamadan sonra bakanlıktan yanıt geldiği belirtilerek, bu dosyadan tahliyesine karar verilebilecek. Böylece AİHM kararı yerine gelmiş olacak.

‘ANA DOSYA TAMAMLANIRSA...’

Zira İstanbul’daki dosyadan hükümlü hale gelmesiyle tahliye olsa bile dışarı çıkamayacağı kesinleşti. Yaklaşık 1 yıl 8 ay daha cezaevinde kalması gereken Demirtaş’ın bu süreçte ana dava dosyasının da kesin hükme bağlanması planlanıyor. Demirtaş, bu davadan ağırlaştırılmış müebbet hapis alır ve karar onanırsa, AİHM ya da Anayasa Mahkemesi’nin sıra dışı bir kararı olmadan dışarı çıkması mümkün değil. Bu süreçte Önder de 3 yıl 6 aylık cezası kesinleştiğinden cezaevine girecek. Önder’in de yaklaşık 2,5 yıl cezaevinde kalması söz konusu.

‘18. MADDE FAKTÖRÜ’

Türkiye, bu yolla AİHM’ye, “Kararı uyguladık. Yargı bağımsız. Farklı dosyadan aldığı ceza kesinleşti” diyebilecek. Peki AİHM’nin söz konusu kararında Türkiye’yi ilk kez mahkum ettiği sözleşmenin 18. maddesi ne olacak?

AİHM, bu maddeden mahkumiyete gerekçe olarak Demirtaş ile ilgili yapılan “Bedel ödeyecekler” açıklamaları başta olmak üzere, yargıyı etkileyebilecek birçok faktörü sıraladı. Demirtaş’ın tutukluluğunun hukuki değil siyasi gerekçelere dayandığını karar altına aldı.

Avukatlar da istinaf mahkemesinin kararına karşı 18. madde mahkumiyeti gerekçe gösterilerek yeni bir başvuru yapılıp yapılamayacağını tartışıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “AİHM kararı bizi bağlamaz. Biz karşı hamlemizi yapar, işi bitiririz” açıklamasından sonra yaşanan sürecin mahkemenin tespitlerini doğruladığı, bu nedenle hükümlülük kararına karşı AİHM’nin bir tedbir uygulaması gerektiğini düşünüyor.

Yazının tamamı burada.