Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk,  Türkiye’nin içinde bulunduğu durumu değerlendirdi. “Güvenlikçi ve şiddet eksenli politikaların dünyada hiçbir zaman sonuç almadığını” belirterek tüm olumsuzluklara rağmen diyaloğun ve barışın esas alınması gerektiğini vurgulayan Türk, Afrin’e yönelik operasyona ilişkin de “İktidar dünyanın neresinde bir Kürt varsa onu sindirmeye susturmaya yönelik bir siyaset izliyor. İşte Afrin’e saldırı. Bu Kürtlerle ilgili yürütülen politikayı açıkça gösteriyor” ifadesini kullandı. 

Mardin Büyükşehir Belediyesi’nin görevden alınan eş başkanı Kürt siyasetçi Ahmet Türk, Asrın Hukuk Bürosu tarafından İstanbul’da düzenlenen “Kürt Sorunu ve Tecridin Hukuk Politiği” isimli sempozyumun açılış konuştu. 

Mezopotamya Ajansı'nda yer alan haber şöyle: 

‘TOPLUMUN YARISI TECRİT ALTINDA’

Bugün tartışılacak konunun Türkiye’nin geleceği açısından önemli bir konu olduğunu vurgulayan Türk, “Bildiğini gibi OHAL ve çıkarılan KHK’ler ile toplumu travmaya götüren bir durum yaşıyoruz. 12 Eylül’de Diyarbakır Cezaevi’nde kaldım. O günü ile bu günü karşılaştırmak gerek. O dönemki işkencenin boyutunu anlatmak mümkün değil. Ama bugün tamamen bütün kurumları tekleştiren bir anlayışla karşı karşıyayız.

Bu anlayış sadece Sayın Öcalan ve cezaevindekileri değil, toplumun yarsını tecrit etmektedir. Darbelerde başta Kürtler hedef gösterilir. Cumhuriyet’in kurulmasından bu yana bunu yaşıyoruz. Şimdide aynı durum ortadadır. 12 Eylül’de Kürtler hedef gösterildi. Bu dönemde Kürtler hedef gösteriliyor. Tabii ki toplumun diğer kesimleri de hedef alınıyor ama temel politika Kürtler üzerinden iktidar politikalarını yürütmek. Kürtler hak sahibi olmak istediğinde Kürtleri terbiye etmektir” dedi. 

Dünyanın neresinde bir Kürt varsa onu sindirmeye yönelik bir saldırı politikasının izlendiğini savunan Türk, sözlerini şöyle sürdürdü: “Efrin ve Minbiç saldırıları Kürtlerle ilgili bu politikayı gözler önüne seriyor. Hak ve özgürlük talepleri yükseldikçe Kürtleri terbiye etme politikaları uygulanıyor. Ama Kürtlere dönük bu şiddet politikalarının kimseye faydası yok.

Şiddet politikasını uygulayan Saddam Hüseyin ve Hitler’in durumu ortadadır. Güvenlikçi ve sindirmeye yönelik politikalar hiçbir halkın yararına değildir. Bu politikalar hiçbir sorunu çözmeyecektir. Bizim çabalarımız yeniden demokratik bir sürecin başlamasını göstermektir. Barış Süreciyle ilgili ilk Sayın Öcalan, ‘Artık siyaset ile bu sorunu çözmemiz gerekir’ demiştir. Halklar arasında çatışma olmaması için büyük bir çaba göstermiştir. Buna şahit olduk. Sayın Öcalan üzerinde bir tecrit olduğunu görüyoruz. Geçmişte söylenen bazı şeyler var. Beşir Atalay ‘Öcalan ille projelerimiz yakındır’ demişti. Bülent Arınç, ‘önemli bir siyasetçi’ dediği biliniyor. Bütün bunları söyleyen devlet neden tecridi ağırlaştırıyor.”