Türkiye İşçi Partisi İstanbul Milletvekili Ahmet Şık, TBMM Genel Kurulu'nda Maraş merkezli depremlere ilişkin yaptığı konuşmada iktidarı eleştirdi.

Şık konuşmasında "Beceriksizliğin üzerini örtmek için “Devlet her yerde” yalanına sığınanlarla değil “Devlet nerede?” diyenlerle, sorumluluğu üzerinden atmak için “Hükümetimiz güçlüdür” diyenlerle değil “Hükümet istifa” diyenlerle birlikte sizi ait olduğunuz yere siyasetin çöplüğüne göndereceğiz" diye konuştu.

Ahmet Şık, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın helalleşme çağrısı için ise "Yok öyle yağma. Hesap vereceksiniz. Helalleşmeyecek, hesaplaşacağız" ifadelerini kullandı

TİP Milletvekili Ahmet Şık konuşmasında şunları söyledi:

"Çok ağır bir deprem yaşadık. Yaşıyoruz.

Öyle ağır bir travma yarattı ki iyileşmemiz çok zaman alacak.

Çok öfkeliyiz.

Hem depremin yıkımını hem de iktidarınızın enkazını yakından görmüş bir yurttaş olarak söylüyorum.

Bir parti organına çevirdiğiniz devletin/iktidarınızın yurttaşı enkazın altında ölüme, kalanları da çaresizliğe terk ettiğini görmüş biri olarak söylüyorum.

'SARAY REJİMİNİN ACİZLİĞİNE TANIK OLDUK'

Herkese caka satan, ihtişam ve itibar masalları anlatan, dünyaya kafa tutuyormuş illüzyonu yaratan saray rejiminin kendi yurttaşının canını, malını korumaktan ve kurtarmaktan aciz olduğuna tanık olduğum için söylüyorum.

Saray rejiminin içini boşalttığı bütün kurumlar, hiçbir işten anlamaz parazitleri, akrabalarını doldurdukları bürokrasi tek bir kişinin ağzının içine bakakaldı. Bir virüs gibi bulaştınız devlete. Günün sonunda, devlet namına sadece şatafatlı çirkin bir dekor kaldı ortada. Saraydan çıkacak bir cümle olmadan hayat dahi kurtaramayan bürokrat yığınları, ATM memurları kaldı geriye.

Eşiniz dostunuz ceplerini doldursun, akrabalarınız işe girsin diye bir depremle ülke yerle yeksan oldu. Yetersizliğinizden, beceriksizliğinizden on binlerce insan öldü.

'ON BİNLERCE CANI BİR PARÇA TAHTAYA YAZILI NUMARALARA ÇEVİRDİNİZ'

Altında kaldığı enkazın içinde bebeğini doğurup kurtulmayı umarak beklerken öldü insanlar. Sağ kalanı bulmak için beklerken donarak öldüler. On binlerce canı, hayali toprağın üstünde kırık bir parça tahtaya yazılı numaralara çevirdiniz.

Umursamazlığınızdan, hayatta kalan ama kayıplarının yasını bile tutamayan on binlerce insana sahip çıkılmadı.

Kefenle gömülebilmenin, soğuktan korunabilmenin, bir yudum su içebilmenin lükse dönüştürüldüğü bir kıyamet yaşattınız, yaşatıyorsunuz bu halka.

Soruyorum size ne işe yararsınız

'UTANMAZLIĞIN, AHLAKİ ÇÖKÜNTÜNÜN EN KORKUNCU'

Kimileri çıplak elleriyle insanları kurtarırken, sizin yüzünüzden devlete ve kurumlarına güvenmeyen halkın dişinden tırnağından arttırarak gönderdikleri yardım kolilerine parti amblemi yapıştırdınız.

İşini yapmaktan aciz AFAD gönderilen yardım tırlarına el koydu. Yurttaş dayanışmasıyla kurulan yardım merkezlerine dahi kayyım atandı.

İnsanlar hayat kurtarma ve hayatta kalma derdindeyken Kızılay, utanmazlığın, ahlaki çöküntünün en korkuncunu gösterdi. Soğuktan titreyen insanlara çadır sattı.

Yıllardır bir soygun düzeniyle vergi adıyla haraç kestiğiniz hayat kurtaracak iletişim sistemleri çökmüşken, yerli/milli Goebbels’inizin başında olduğu İletişim Başkanlığı “Asrın Felaketi” diye slogan bulma peşindeydi.

Yurdun her bir köşesinden koşup gelenler bir can daha soğuğa, enkaza, açlığa kaybedilmesin diye ter dökerken saray rejimi kendi enkazını gizleyip reklamını yapma derdindeydi.

Dahası bunca beceriksizliğinizi dile getirene de küfür ve hakaretler eşliğinde parmak sallıyordunuz.

'ÇÜRÜMÜŞ BİR LEŞTEN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİLSİNİZ'

Herhangi bir ahlaki/etik normla bağınız olmadığı için enkazının önünde/mezarların başında yakaranların, sosyal medyada sesini duyurmaya çalışanların, sokaklarda/statlarda beceriksiz olduğunuz için istifa etmenizi söyleyenlerin karşısına da polisi dikiyorsunuz.

Kaba kuvvetle, yargı sopasıyla hakikatin üzerini örtmeye çalışıyorsunuz. Bu kaba kuvvet gösteriniz, bu zalimliğiniz daha acizce. Ve her biri içinde kıvrandığınız korkaklığınızı gizlemek için yapılan bir hoyratlıktan ibaret.

Çürümüş bir leşten başka bir şey değilsiniz.

Şimdi de yitirilenlerin canı, yoksulun/çaresizin kanı üzerinden helallik istiyorsunuz.

Ne haysiyetiniz ne utanmanız var.

'HELALLEŞMEYECEK, HESAPLAŞACAĞIZ'

Çıkardığınız imar afları, kentsel dönüşüm altında oluşturduğunuz rant tezgahıyla bu yıkımın siyasi, hukuki ve ahlaki sorumlususunuz.

Ama kalkmış helalleşelim diyorsunuz.

İnsanlar günlerce enkaz altında çığlık atarak, yardım dilenerek öldüler.

Yok öyle yağma.

Hesap vereceksiniz.

Helalleşmeyecek, hesaplaşacağız.

Okulları, Meclis’i, televizyonları sosyal medyayı, statları hatta isterseniz sokakları kapatın. Ne yaparsanız nafile. Dinmeyecek içinizdeki korku.

'BİZE CEHENNEM YAŞATTINIZ'

Beceriksizliğin üzerini örtmek için “Devlet her yerde” yalanına sığınanlarla değil “Devlet nerede?” diyenlerle, sorumluluğu üzerinden atmak için “Hükümetimiz güçlüdür” diyenlerle değil “Hükümet istifa” diyenlerle birlikte sizi ait olduğunuz yere siyasetin çöplüğüne göndereceğiz.

20 yıllık hukuksuzluk rejiminiz, yolsuzluklarınız/hırsızlıklarınız, sebep olduğunuz katliamlar, yağma/talanınız şöyle dursun sadece depremden sonraki 48 saatte yapılabilecekken yapmadıklarınız için hesap vereceksiniz.

Bu dünyada bize yirmi yıllık bir cehennem yaşattınız.

Size bunun hesabını soracağız.

Hem kaybettiklerimiz hem de bu ülkede size rağmen hayatta kalmayı dayanışarak, el ele vererek başarabilmişler için bu hesabı soracağız.

Hepinizle hesaplaşacağız."

Ahmet Şık, konuşmasının bitiminde kendisine laf atan AK Parti Milletvekili İbrahim Aydemir ile tartıştı. Bunun üzerine Meclis oturumuna ara verildi.