<div>Ahmet Altan’ın P24’te yayımlanan yazısında "<strong>Cumhuriyet muhabiri Kemal Göktaş ile Evrensel muhabirleri Cem Gurbetoğlu ve Tamer Arda Erşin mükemmel bir gazetecilik yaparak, patlamayla ilgili gerçekleri ortaya çıkaran müfettiş raporlarını yayımladılar</strong>" dedi.</div> <br /> <div>“Birkaç cesur gazete ve birkaç cesur gazeteci kaldı” diyen Altan, gazeteciliğin önemini vurguladığı “<strong>Patlamalar ve gazetecilik</strong>” başlıklı yazısı şöyle:</div> <br /> <div>IŞİD militanlarının düzenlediği Ankara’daki o korkunç saldırıda bir tuhaflıklar olduğu daha ilk dakikadan itibaren belliydi.</div> <br /> <div>İstihbarat, canlı bombanın saldırıdan önce nerede kahvaltı ettiğini bile biliyordu ama saldırı önlenemiyordu.</div> <br /> <div>Patlamanın olduğu Ankara Garı’nın önünde polis tarafından hiçbir önlem alınmamıştı.</div> <br /> <div>Dahası, böyle büyük bir mitingde meydana gelen patlamada yaralanan bir polis bile olmamıştı.</div> <br /> <div>Çevrede hiç polis yoktu.</div> <br /> <div>Cumhuriyet muhabiri Kemal Göktaş ile Evrensel muhabirleri Cem Gurbetoğlu ve Tamer Arda Erşin mükemmel bir gazetecilik yaparak, patlamayla ilgili gerçekleri ortaya çıkaran müfettiş raporlarını yayımladılar.</div> <br /> <div>Müfettişler, bu patlamayla ilgili istihbaratın polise ulaştığını ama bir “büro amirinin” bu istihbaratı “değişik saiklerle” üstlerine ulaştırmadığını belirtiyorlardı.</div> <br /> <div>Ayrıca Emniyet Müdürü’nün, çeşitli şube müdürlerinin de “ihmallerinin” olduğu raporda açıklanıyordu.</div> <br /> <div>Müfettişler, bu “sorumlularla” ilgili soruşturma izni verilmesini istiyorlardı.</div> <br /> <div>Valilik, bu soruşturma iznini vermedi.</div> <br /> <div>Başsavcılık da bu karara karşı “itiraz hakkını” kullanmadı ve dosyaya ilişkin “işlemden kaldırma kararı” aldı.</div> <br /> <div>Böyle hayati bir konuda “işlemden kaldırma kararı” veren başsavcılık, haberi yayınlayan gazeteciler hakkındaysa soruşturma başlattı.</div> <br /> <div>Ortada bir müfettiş raporu var.</div> <br /> <div>102 insanın öldüğü korkunç katliamın “önlenebilecekken önlenmediğini” ortaya koyuyor.</div> <br /> <div>Bunun sorumluları için soruşturma açılmıyor ama gerçeği ortaya çıkaran gazeteciler için soruşturma açılıyor.</div> <br /> <div>Şimdi bu çarpıcı gerçeği, başbakanın “bu patlamalar oldukça oylarının arttığı” açıklamasıyla birlikte değerlendirin.</div> <br /> <div>Siyasi iktidarın, 7 Haziran’da kaybettiği seçimleri 1 Kasım’da yeniden kazanmak için bel bağladığı “ölümler, katliamlar, patlamalar,” elde kuvvetli bilgi olmasına rağmen önlenmiyor.</div> <br /> <div>İnsanların, canlı bombanın kendilerini beklediği bölgeye, hiçbiri koruma önlemi alınmadan gelmesine izin veriliyor ve katliam gerçekleşiyor.</div> <br /> <div>Gene Cumhuriyet’in haberine göre, vatandaşlarını uyarmayan, gerekli önlemleri almayan polis yetkililer, “polisleri” uyarıyor, “kendilerine dikkat etmeleri” için.</div> <br /> <div>Bu olay, bütünüyle bugünkü siyasi iktidarın neler yapabileceğini gösteriyor.</div> <br /> <div>Şiddeti yükselttikçe yükseltiyorlar, bu şiddetin ülkeyi sarsmasına “Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne” değil de bir siyasi partiye bağlıymış gibi çalışan bürokratların yardımıyla yol açıyorlar.</div> <br /> <div>Ve, “kendilerine bağlı” olduğunu açıkladıkları yargı mensuplarıyla da, gerçekleri ortaya çıkaran gazetecileri susturmak için harekete geçiyorlar.</div> <br /> <div>Gazetecileri susturacaklar ki insanları istedikleri gibi ölüme sürsünler.</div> <br /> <div>Canlı bombaları bildikleri halde önlem almasınlar.</div> <br /> <div>Tam aksine bombaların meydanlara girişlerine izin versinler.</div> <br /> <div>Bu ülkede gazetecilik hep “kahramanlara” ihtiyaç duymuştur.</div> <br /> <div>Ama bugünkü gibi az sayıda “kahraman” ile çok sayıda “pespayenin” bir arada yaşadığı ve böylesine keskin biçimde kutuplaşarak ayrıştığı bir dönemi galiba daha önce hiç yaşamadık.</div> <br /> <div>İktidar, medyanın büyük bir kısmını parayla kendine bağladı, “tarafsız” gibi gözüken medyayı da korkutarak yanına çekti.</div> <br /> <div><strong>Birkaç cesur gazete ve birkaç cesur gazeteci kaldı.</strong></div> <br /> <div>Onları da susturmak için ellerinden geleni yapıyorlar.</div> <br /> <div>Neredeyse bütün devlet aygıtını gazetecileri susturabilmek için kullanıyorlar.</div> <br /> <div>Devleti “partileştiriyorlar” hiç çekinmeden.</div> <br /> <div>Devlet, şiddete ve yolsuzluğa bulaşmış bir partinin “parçası” haline geldiğinde, o partiden olmayan herkese “hasım” gibi davranarak ülkeyi böler, bütün vatandaşların değil sadece bazı vatandaşların devleti haline gelir, güvenilirliğini ve devlet olma vasfını kaybeder.</div> <br /> <div>Bugünkü iktidar, sadece insanları değil, toplumu ve devleti de öldürüyor.</div> <br /> <div>Ardarda cinayetler işleyen bir seri katil gibi ortada ne devlet, ne yargı, ne toplum, ne millet bırakıyor.</div> <br /> <div>Bu gerçeklerin görülmesi ve önlenebilmesi için bu ülke medyadaki “kahramanlara” muhtaç.</div> <br /> <div>O kahramanlar da her zaman çıkıyor bu ülkede.</div> <br /> <div>İktidarı delirten de bu gerçek zaten.</div> <br /> <div>Neden döktükleri onca paraya ve gerçekleştirdikleri bütün baskılara rağmen bütün medyanın “pespayeleşmediğini” bir türlü anlayamıyorlar.</div> <br /> <div>Bunu anlayamadan gidecekler iktidardan.</div> <br /> <div>Gittikleri yerde de, bazı insanların nasıl dürüst kalabildiklerini merak edecekler.</div> <br /> <div>Onlar için “dürüst insanların varlığı” hep çözemedikleri bir bilmece olarak kalacak.</div> <br /> <div>(Kaynak: <a href="http://platform24.org/yazarlar/1452/patlamalar-ve-gazetecilik" target="_blank"><span style="color: rgb(51, 102, 255);"><strong>P24</strong></span></a>)</div> <br />