“Agop Ayşe’yi seviyor”, uzun ve gerçek bir öykü. Yıllar önce bu öyküyü Agop’un evinde yazmıştım. Onlar rakı, ben çay içerken.

Bir gün öyküyü Agop’a okuttum. Dedim ki bu öyküyü yayınlayacağım.

Yok, dedi. Neden? Bilmiyorum.

Bir kenara koydum. Yıllar geçti.

Ara Güler öldü.

Sosyal medyada, öldü ölmedi haberleri felan dolandı. Bu bahane ile tüm Ermeni arkadaşlarımı aradım. Özlemektendir muhtemelen…

Ara Güler iyi adamdı. Gerçek adamdı. Erişilebilir adamdı. Bir okyanus kadar hikayesi olan adama öyle kolay erişmek önemli bir şey…

Anladın mı, abiii. Ara Güler’in meşhur vurgusu.

Bu Anadolu insanları iç içe geçmiş kardeş olmuş, birbirine eş olmuş, çoluk çocuk getirmiş dünyaya… Kimdir ev sahibi, kimdir öteki bilinmez…

Uzun ve gerçek bir hikayedir Agop Ayşe’yi seviyor.

Ben şimdi size özet mi özet yazacağım. Agop’un da sözünü yere düşürmeden…

Ara Güler öldü. İçimden Agop’a sarılmak geçti. Uzun yıllar oldu görüşmeyeli. Sarılamıyorum ya hikayesinin özetini anlatıyorum, işte sarılma say Agop.

Vakıflı, Hatay Samandağ’da bulunan çok medyatik bir köy. Çünkü Türkiye’nin tek Ermeni köyü. Bu köy şirin mi şirin. Eğer siz bir turistseniz sadece oradaki muhteşem doğanın resimlerini çeker, kilise bahçesinde dolanır, köy kooperatifinden reçel alır ve kahvede çay içersiniz. Oysa bizim için öyle mi ya? Elbette değil. Biz bu köyün komşusuyuz. Hangi evde, hangi aş pişer biliriz. Komşuyuz be komşu, biz bilmeyeceğiz de kim bilecek?

Bu köyde çok hikaye var. Eskiye dair. Pek ketum yaşlıları konuşturabilirseniz ne ala…

Lakin en güzel hikaye bana göre Agop ile Ayşe’nin hikayesidir. Agop bir eczasıdır, iyi bir adam ve iyi bir muhalif. Hatta o kadar muhalif ki, bazen kendine bile muhalif…

Aydın tavrı işte… Ne İsa’ya, ne Musa’ya hesabı…

Türkiye’deki tüm Ermenilerin yolu bir gün İstanbul’da kesişir. Bu sanki bir zorunlu bir yazgı…

Bizim Agop’un yolu da İstanbul’a düşer ve tanışır Ayşe’yle.

Ayşe ise bir biyolog ve insan hakları aktivisti. İlk görüşte aşk onlarınki. Elbet birçok engel, birçok sorun, birçok acaba ile karşılaşırlar.

Fakat aşk bu işte, kişileri eşitler, örgütler, daha önemlisi özgürleştirir ve sonunda birleştirir.

Aşk ne kudretli bir duygusun sen. Nelere kadirsin sen öyle.

Gel zaman, git zaman Agop ve Ayşe evlenir. Agop eczacı olduğundan bir süre Batman’da yaşar Ayşe ile. Nereye gitse bir azınlığın içinde bir azınlık. Bir azlık…

Şimdi Vakıflı’da bahçelerin içinde, eski bir taş evde yaşıyor, Agop ile Ayşe, bir de kızları var. Luysin tatlımı tatlı esmer mi esmer.

Hepimiz biraz azınlığız işte…

Ermeni Agop, biz Arap Alevilerin içinde bir azınlık, Arap Aleviler Türkler içinde bir azınlık, hepsinden öte Ayşe ise Vakıflı’da Ermeniler içinde bir azınlık.

Anladın mı abiii! Kimdir ev sahibi, kimdir öteki bilinmez.

Ara Güler öldü. Allah rahmet eylesin, okyanus gibi adamdı…