AGİT (Avrupa Güvenliği ve İşbirliği Teşkilatı) gözlemcileri referandumla ilgili açıklama yaptı.

 "AGİT taahhütleri ve AB standartlarına aykırı bir durum ortaya çıkmıştır" tespitine yer verilen açıklamada, YSK'nin mühürsüz oyların da geçerli olacağına dair aldığı son dakika kararı  "kanuna aykırı" şeklinde değerlendirildi.

Öte yandan, AGİT gözlemcileri düzenledikleri basın toplantısında "Türkiye referandumu, eşit olmayan şartlar altında yürütüldü" denildi.

17 Mart'tan bu yana Türkiye'de bulunan gözlemcilerin açıklamaları şöyle:

AGİT temsilcileri 17 Mart'tan bu yana Türkiye'de bulunuyor. Bu süreçte referandumun yasal çerçevesine, ülkedeki siyasi ve medya ortamına, kampanyaların nasıl yürütüldüğüne ve medyada ne kadar yer bulduğuna baktık.

Medya ile ilgili gözlemlerimizi raporlarmak, sorumluluğumuzun önemli bir parçası. Basında ifade özgürlüğünün kısıtlanmasını gördük ve bunlara itiraz etmek mümkün değil. Önerilen 18 değişiklik anayasanın 72 maddesini değiştirmeyi amaçlıyor ve bunlar paket olarak oylandı. Bu da uluslararası standartlara pek uygun değil. Seçmenlere her bir değişiklik için tercih yapma şansı tanınmadı. Aynı zamanda devlet seçmenlere tarafsız bilgi sağlama konusunda herhangi bir adım atmadı.

Seçim kurullarının uygulamaları çok şeffaf değildi. Halka kapalı uygulamaları vardı. Sınırlı gözlemci vardı. YSK'nın çok az sayıda genelgesi bu anlamda yayımlandı. 3 YSK değişikliği yapılmıştı daha öncesinde. Seçim kurullarında siyasi partilerin temsili yeterli değildi. YSK kararlarına yargı yolu kapalı. Her ne kadar itirazlar yapılsa da oturumlar kapalı olacak, sonuçlar yayımlanmayacak. Dolayısıyla hakim ve savcıların referandum sürecinde baskılanmasının yargı bağımsızlığı üzerinde etkii olduğu görülüyor.

58 milyon seçmen kaydı vardı. 2,9 seçmen yurt dışındaydı ve seçmen listelerine yazıldılar. Ancak özellikle güvenlik sebebiyle ikamet ettikleri yerlerden kaçmak zorunda kalanlar kayıt konusunda zorluklar yaşadılar.

Kampanya söylemleri, bazı hayır destekçilerinin terörist olduğunun söylenmesiyle kirletilmiştir. AGİT taahhütleri ve AB standartlarına aykırı bir durum ortaya çıkmıştır.

İktidar partisinin basında çok daha fazla yer aldığını gördük. Aynı zamanda YSK'nın taraflı yayını engelleme şansı da ortadan kaldırıldı.

Burada çok sayıda gazetecinin tutuklanmış olması, medya organlarının kapatılmış olması, Türkiye'de sansürün de ortaya çıkmasına neden olmuştur.

Her ne kadar yetkililerle çok iyi iş birliği yapmış olsak da, kanun uluslararası gözlemcilerin ve vatandaşların gözlemci olma imkanını engellemiyor. Bu zaten AGİT'e üye olan Türkiye'nin taahhütlerinden bir tanesi. Uluslararası gözlemciler sınırlı sayıda oy ve sandık ziyaret edebildiler.

AGİT heyeti olarak nihai raporumuzu 8 hafta içerisinde bitirmiş ve yayımlamış olacağız. Bu raporun içerisinde referandum sürecinde geleceğe yönelik iyileştirme amaçlı tavsiyelerimiz olacak. En son itirazlar da sonuçlandıktan sonra bu raporu hazırlayacağız.

Bir gazetecinin oy sonucunu etkileyecek bir iptalin söz konusu olup olmadığı yönündeki sorusuna da muhalefetin konuyla ilgili itirazda bulunduğunu belirten AGİT yetkilileri, "Bizim şu anda bu konuda yeterli bilgimiz yok. Her aşamada bir derecede burada bir sıkıntı var ya da yok, bunu biz değerlendirme ve yargılama hakkına sahip değiliz. Biz neler oldu onu gözlemlemeye geldik. Referandumda genel büyük bir sıkıntı yaşanmadığını söyledim. Ama bazı bölgelerde sorunlar oldu ve sivil toplum gözlemcilerinin orada olmadığını söyledim. Buradaki yasal çerçevenin gerçek anlamda demokratik standartlara uymadığını söyledim. Ama şunu vurguladım: OHAL. OHAL hiçbir zaman hukuk devletini gölgede bırakmamalıdır. Bu 3 önemli nokta bizim neden burada olduğumuzun da göstergesi. Ben burada herhangi bir taraftan olan ithamlara cevap vermek için bulunmuyorum" ifadelerini kullandı.