23 Nisan Çocuk Bayramı kutlamaları devlet katında çocuklara koltuk devir teslim geleneğiyle sürerken, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) konuyla ilgili bir açıklama yayınladı. DBP’nin açıklamasında çocuk yaşta gözaltına alınan, katledilen, tacize uğrayan çocuklar hatırlatılarak, devletin farklı yöntemlerle her defasında bu olaylara sessiz kaldığı vurgulandı.

Türkiye'de çocuk haklarında bir iyileşmenin olmadığı, haksızlıkların her geçen gün arttığı belirtilen açıklamada, bunun son örneği olarak Pozantı cezaevinde yaşanan tecavüz ve darp olaylarının sorumlularının hala açığa çıkarılmaması gösterildi.

Çocukların en büyük sorunlarından birinin de anadillerinde eğitim alamamak olduğu belirtilen açıklamada, ‘Her gün anadilinde eğitim görmesi engellenerek asimilasyona tabi tutulan çocukların olduğu bir ülkede dünyanın dört bir tarafından çocukların katılımıyla gerçekleşen kutlamalarda kendi ülkesinde yaşayan farklı halklardan hiç bir çocuğun yer almaması manidardır. Soruyoruz ağırlanan yüzlerce çocuk arasında Zazaca, Kürtçe şarkı söyleyen kaç çocuk bulunmaktadır?’ diye soruldu.

Açıklamanın tamamı şöyle:

''Her yıl polis kurşunuyla, gaz bombalarıyla ve darp edilerek öldürülen çocuk sayısı yüzleri bulmaktadır.

İnsan hakları, kadın ve çocuk haklarının çok yoğun tartışma konusu olduğu, hak ihlallerinin yoğun bir biçimde yaşandığı bir ülkede yaşamaktayız. Dünya ülkeleri açısından içerisinde yaşanan yüzyılın insan ve çocuk hakları konusunda geldiği düzeyin çok gerisinde bulunmaktayız.

Her yıl polis kurşunuyla, gaz bombalarıyla, darp edilerek, ekmek almaya giderken ya da yolda, sokakta oynarken öldürülen çocuk sayısı yüzleri bulmaktadır. Şimdiye kadar kolluk kuvvetleri aracılığıyla gerçekleştirilen katliamların hiçbirisinin sorumlusu somut olarak açığa çıkartılmamıştır.Ceylan Önkolların, Uğur Ceylanların, Berkin Elvanların ve diğer çocukların katilleri hala ortaya çıkartılmamıştır. Bu durum küçücük bedenler karşısında devletin bir taraf olarak durmasından kaynaklanmaktadır. Çocuklara dönük gerçekleştirilen katliamlar sadece kolluk güçleri aracılığıyla da gerçekleştirilmemektedir. Her yönüyle devlet farklı yöntemlerle çocuk katliamlarına, taciz ve tecavüzlerine sessiz kalarak taraf olmaktadır. Çocuk yaşta gözaltına alınan tutuklanan çocuklara dönük sürekli taciz, tecavüz ve darp olayları yaşanmaktadır. Bunun en somut örneklerinden bir tanesi de yakın zamanlarda yaşanan Pozantı örneğidir. Sorumluları hala yakalanmamış, tedbirler hala alınmamıştır.

Devlet mekanizmalarında bu tarzda gelişen olayların sorumlularının açığa çıkartılmıyor, yargılanmıyor olması toplumda da karşılığını bulmuştur. Toplumsal alanda yaşanan çocuklara ve kadınlara dönük taciz, tecavüz olayları artmıştır. Sorumluları yakalansa da ''tahrik indirimi'' gibi anlamsız gerekçelerle yeterli düzeyde yaptırıma tabii tutulmamışlardır. Çocuk yaşta kız çocukları kendisinden çok daha büyük erkeklerle evlendirilmiştir. Esasta gerçekleştirilen bu tarzda ''evlilikler'' tecavüzün ta kendisidir. Bu haliyle gerçekleştirilen evliliklere yasal anlamda sağladığı esnekliklerle devlet onay vermektedir. Yeni neslin sağlıksız yetişmesine neden olmaktadır.

Ülkede yaşayan çocukların en büyük sorunu anadilinde eğitim ve sağlık hizmeti alabilmektir. Bu konuda da Türkiye sınıfta kalmıştır. Hala çocukların anadillerinde eğitim görmeleri özel okullarda seçmeli ders olarak görmeleri biçiminde anlamsız bir uygulamaya tabi tutulmaktadır. Dünyanın başka hiç bir yerinde bu tarzda bir uygulama görülmemiştir.

Kimi özel günlerin kutlanması ihtiyaçtan doğmuştur. Çocuk bayramının ortaya çıkışı da böylesi bir durumda açığa çıkmıştır. Çocukların yok sayıldığı, haklarının çiğnendiği, her gün katledildiği, taciz ve tecavüzlere uğradığı bir ülkede çocuk bayramının kutlanmasının ihtiyacı da tam da böyle bir durumdan kaynaklı açığa çıkmıştır.

Her gün anadilinde eğitim görmesi engellenerek asimilasyona tabi tutulan çocukların olduğu bir ülkede dünyanın dört bir tarafından çocukların katılımıyla gerçekleşen kutlamalarda kendi ülkesinde yaşayan farklı halklardan hiç bir çocuğun yer almaması manidardır. Soruyoruz ağırlanan yüzlerce çocuk arasında Zazaca, Kürtçe şarkı söyleyen kaç çocuk bulunmaktadır? Ne yazık ki çocuk çocuk da olsa hangi halktan olduğu kendi dilinde şarkı söyleyip söyleyemeyeceğini belirlemektedir. Bu da aslında ülke olarak çocuk haklarında nerede olduğumuzu göstermektedir.

Çocukları sevmek, haklarını korumak sadece yılda bir gün makam koltuklarına kimi çocukları oturtmakla gerçekleşmiyor ne yazık ki! Çocukları sevmek için katliamlarını, çocuk yaşta evlilikleri, taciz, tecavüzleri engellemek, onlara özgür, onurlu bir yaşam bırakmak gerekiyor.

Bizler de bu temelde çocuklara sadece 23 nisanlarda devredilen koltuklar bırakmak istemiyoruz, özgür bir gelecek bırakmak istiyoruz. Bunun için sözümüz olsun çocuklara, özgür bir gelecek yaratacağız.’’

(Demokrat Haber)