Bir vakitler yemek kitabı yapmıştım. Şef, Eyüp Kemal Sevinç ile ‘Sonsuz Mönü’ isimli bir kitap yapmıştık. 900 yemek yapılmıştı ve aylarca çalışmıştık. Barcelona’da da tasarım dünya birincisi olmuştuk, kitabımızla. Yemekte olduğu kadar içkide de, işin lezzeti yiyebileceğinizden daha azıyla tatmin olmaktadır.

Gene bir vakitler, bir dostumu beklerken İTÜ Maçka Tesisleri’nin salonlarında, arkadaşım gecikti. Cep telefonunun olmadığı günler. Ben yemeğime başladım; arkadaşım gelir devam ederiz, dedim. Odur budur derken, sıra tatlıya bile geldi ve arkadaşım beni unuttu, muhtemelen. Şekerpare istedim, iki parmak bir şey, kocaman tabağın ortasında yatıyor; çevresinde de şerbet damlaları ve kavrulmuş fıstık… Garsona, ‘Yahu kuş mu besliyorsunuz burada?” deyip, güya çıkıştım. Aldı tabağı mutfağa götürdü. Kapı ardına kadar pat diye açıldı. Kocaman bir şef, kafasında külâhıyla bana doğru geliyor: “Siz miydiniz şekerpare porsiyonunu az bulan?” dedi. Kem küm derken, “Hele şekerpare, karın doyurmalık değildir, tadımlıktır. Fazlasını yersen, ilk iki lokmanın da tadı kaçar” dedi ve parmak kadar iki lokmayı önüme bıraktı.

İçki işi de tastamam böyledir. Rahmetli Aydın Boysan ağabeyimiz içki meselesinin her yanına el atmıştır. Bakın bu konuna neler yazılmış:

Makul ölçüde içilen insanı sarhoş etmez, tatlı bir keyif verir.

Birinci kadeh vücuda yarar,

İkinci kadeh makul karar,

Üçüncüsü kafayı yorar,

Dördüncü ise dimağı yorar,

Beşinci kadeh keseye zarar,

Altıncı kadeh hatır kırar,

Yedinci kadeh bela arar,

Sekizinci kadeh vurur, kırar,

Dokuzuncuda hâkim hesap sorar.

TARİHTEN NOTLAR

Eski meyhanelerde yiyecek ve içecek sunmada kural yoktu ama ahenk vardı. Meyhanedeki hizmetlarlar ile müdavim müşteriler arasında sanki gizli bir dostluk, samimiyet, ve sıcaklık vardı. Rakı kadehlere konur ama, kadehle değil kadehten yudum yudum haz alınarak içilirdi. Eskiler rakıya başlama ve son verme zamanını da şöyle tarif etmişlerdi: Akşam ezan okunduğunda kadehler kalkmalı, yatsı ezanı okunduğunda evden içeri girilmelidir. Aksi halde hanımlar beylerini pencere kenarında beklerken "meyhaneler kapandı sarhoşum nerede kaldı !" şarkısını mırıldanırdı. Rakı tiryakileri, kerahat vaktinde içenler ve içme dozunda kalanlara denirdi. Kararında kalanlar, temiz içkici sıfatını alırdı. Bu karar ise 16-20 cl. idi.