'Toplum ve Kuram' dergisinin düzenlediği "Açlık Grevinden Önce, Açlık Grevinden Sonra: Nazan Üstündağ ile Kürt Meselesi Üzerine" adlı söyleşi İsmail Beşikçi Vakfı'nda yapıldı.

Yapılan toplantıda, açlık grevi eylemlerinin mevcut süreci nasıl etkilediği, eylemin bitiş şeklinin siyasi olarak nasıl yorumlanması gerektiği, açlık grevleri devam ederken eyleme verilen desteğin nasıl bir süreklilik kazanabileceği konuları üzerinde duruldu.

Söyleşide Toplum ve Kuram dergisi ekibinden Harun Ercan'ın yaptığı açılış konuşmasının ardından konuşan Boğaziçi Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Nazan Üstündağ, AKP hükümetinin Kemalizm'e karşı savaş verirken, bir taraftan da yeni bir faşist rejim inşa ettiğini belirtti. AKP'nin "ırkçılığı kurumsallaştıran bir yapı" olduğunu söyleyen Üstündağ, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın "kadın da olsa, çocuk da olsa gereğini yapın" sözünü hatırlatarak, 2006 yılında Diyarbakır'da yaşananların ardından yeni bir rejimin ortaya çıkmaya, görünür olmaya başladığını, sonrasındaki süreçte ise bir 'felaketler zincirinin' yaşanmaya başlandığına dikkati çekti.

"AKP, YATIRIM YAPTIĞIMIZ DİLİ GASP ETTİ, YAĞMALADI"

AKP hükümetinin ise tüm bu felaketler zincirinin görünmesini engelleyen bir dil kurduğunu söyleyen Üstündağ, "Biz bu dile yatırım yaptık, AKP ise 2000'lerin ortalarından sonra bunu gasp etti, yağmaladı," dedi.

Üstündağ AKP'nin demokratik çevrelerin çabası ve mücadelesiyle kazanılan bu dili gasp edişine ise, örnek olarak, "Kürtlerin dil taleplerinin karşısına TRT 6 argümanının, gene 'geçmişle yüzleşme' taleplerinin karşısına 'Dersim'le yüzleşme'nin konulmasını" verdi.

"AÇLIK GREVLERİ 'YENİDEN MÜCADELE HAREKETİ'NE AYRI BİR GÜÇ KATTI"

Ancak, Üstündağ, açlık grevi eylemlerinin AKP'nin bu gaspçı ve yağmacı dilini ortadan kaldırdığını ve birçok şeyi başardığını belirterek şunları söyledi:

"Kürt tutukluların başlattığı açlık grevleri 'yeniden mücadele hareketine' ayrı bir hareket kattı. AKP'nin neoliberal etiği karşısında durdu ve onun karşısına kendi açlık grevi etiğini çıkardı; yani kapitalizmin mantığına aykırı bir etiği mobilize etti. Gene AKP'ye kendi sonluluğunu gösterdi; AKP'nin 'sözde ilerlemeci dilinin' karşısına ise başka bir dili koydu. Kürtlerin dili kadar önderlerinden de vazgeçmeyeceğini gösterdi; Öcalan'ı yeniden dahil etmeyi başardı. Grevler, Kürtlere sadece 'kültürel bir kimlik' denilemeyeceğini de gösterdi."

"AÇLIK GREVLERİ HAKİKATİ ORTAYA ÇIKARDI, O HAKİKATİN DİLİYLE KONUŞMAK ÖNEMLİ"

Açlık grevleri sırasında ciddi bir 'hakikat'in ortaya çıktığını belirten Üstündağ, "O hakikatin diliyle konuşmak önemli," diye belirtti.

"KEMALİZM'DEN SONRA KOLONYALİZMLE YÖNETİLİYORUZ"

Üstündağ, "eskiden ordu ve derin devlet vardı; şimdi ise AKP, hukuku devreye soktu," diyerek şu açıklamada bulundu:

"Derin devlet bitti, ordu gitti, geriye saf bir emperyalizm-kolonyalizm kaldı. Gördük ki, sorun sadece Kemalizm değil, devletin yapısı. Bugüne kadar, sanki Kemalizm bittiğinde sorun çözülecekmiş gibi davrandık. Kemalizmden sonra kolonyalizmle yönetiliyoruz. Devlete inanmayı aşmak gerek. Tek suçlu Kemalizm değil. Türkiye devletinin temel yapısı ciddi bir kolonyalizmden oluşuyor." (Demokrat Haber/BA)(Fotoğraf/CM)