Sefa Feza Arslan / Demokrat Haber


Bu yazı bir suç duyurusudur. Tabi ki özel yetkili mahkemelerin savcılarına değil, onların nefret söylemi ile uğraşmayacağını biliyoruz. Bu, toplumun vicdanı olanlarına yönelik bir suç duyurusudur. Varoluşu nefret söylemine dayanan Yeni Akit gazetesi ve yazarı Abdurrahim Karakoç hakkında... Hangi zihniyet, aşağıda alıntılamaya bile utandığımız satırları yazdırabilir, hangi zihniyet böylesine ayrımcı bir söylemi benimsedikten sonra, utanmadan toplum önüne çıkabilir?

 

Sivas davasında vicdanları yaralayan zaman aşımı kararının toplumda yarattığı infialden rahatsız olan Karakoç kalemiyle zehir kusuyor bu ülkenin demokratlarına ve onları şöyle niteliyor:

 

Dört dörtlük Hrant Dink akrabalığı.
Türk ile, Müslüman ile ünsiyeti bulunmayan elit köpekler...
Yarı Mığırdıç, yarı Mişon, yarı Hamparsun, yarı köraynak kuşları...
Kaç kişiyle kaç kişiye karşı cinayet adı "katliam"dır?
1915'lerin isyancı Ermenileri ile, fırsatı ganimet sayan ALEVİ bozguncuları hep beraber düşmanlık bayraklarını açtılar
...”

 

Elbette, bu nitelemenin bir kısmı bizler için onurdur, bizler dört dörtlük Hrant akrabasıyız, 1915'de vatanlarından zorla sürgün edilen, katledilen Ermenileriz... Yavuz zamanından beri katledilen Alevi “bozguncuları”yız... Ama “elit” arıyorsa, bize değil, yandaşı olduğu iktidarın palazlandırdığı bezirganlara baksın... Ya da zamanında bu ülkenin gençlerini işkence tezgahlarından geçiren 12 Eylül darbesini destekleyip, şimdi de Karakoç'un yandaşı olduğu iktidara övgüler düzenlere...

 

Bu Alevifobik zatın, apaçık nefret söylemi bir ilk değil. Zamanında, “Hitler'in basiretine hayran olmamak elde değil.. Hitler, bugünleri görmüş taa o zaman. Dünyanın başına bela kesileceklerini bildiği içindir ki ırkçılığı din gibi algılayan, yeryüzünü kana bulamaktan zevk alan hokkabaz yahudileri temizlemiş. Meğer, Hitler çok uzağı gören bir insanmış” diyecek kadar insanlıktan uzaklaşmış ve Nebil Özgentürk köşesinde bu utanç verici satırları eleştirmiş. ( http://arsiv.sabah.com.tr/2004/08/29/ozgenturk.html)

 

Aynı yazıda, Özgentürk, bir de önemli gerçeğin açığa çıkmasına vesile olmuş. Bu zat, meşhur “Mihriban” türküsünün söz yazarı olarak biliniyor. Ancak, böylesine nefret söylemine sahip olan birinin “Mihriban” türküsündeki dizeleri yazması pek de akla yatkın gelmiyor. Nitekim, Özgentürk, yazısında Arguvanlıların kendisini arayarak, şunları söylediğini belirtiyor: "Nebil kardeş, yazında konu ettiğin kişi, yüz elli yıldır atalarımızın, dedelerimizin, babalarımızın söylediği şiiri, evirmiş çevirmiş, eklemiş, kendi şiiri diye kitabına almış.. Bunu duyuralım istiyoruz. Siyah saçlı Mihriban diye geçer bizde." Türkünün orjinalini, isteyenler, Arguvanlı bir ozan olan Muharrem Temiz'den dinleyebilir:

http://www.youtube.com/watch?v=oIuNrwNQXdc

 

Zaten, Karakoç'un, yazımıza konu olan yazısını bitirdiği dörtlüğü görenler, Mihriban dizelerinin Karakoç tarafından yazılamayacağına ikna olacaktır: “Yıllarca insan diyerek it büyütmüşüz, Cins koyun zannederek piç domuz gütmüşüz, İliğimizzi emenlerin iğfali ile, Değirmende süt-yoğurt-ayran öğütmüşüz.

 

Bu dörtlük düzeyinde yazan biri elbette Mihriban'ın dizelerini yazamaz... Buna intihal diyoruz. Milliyetçi muhafazakarlar bu konuda çok sabıkalı, milliyetçi muhafazakarların intihalle imtihanı bir başka yazının konusu olsun, ama en azından bir nefret söylemcisinin “Mihriban” intihali de herkes tarafından bilinsin...

 

Karakoç gibilere son sözümüz şu: Nefret söylemi yazısının başlığı da utanç verici, homofobik: “Bunlar hangi düğünün köçekleri?” Evet nefret ettiğiniz her şey biziz: Aleviyiz, Ermeniyiz, Kürdüz, komünistiz, Yahudiyiz, ateistiz, eşcinseliz...

 

Not: 21 Mart yaklaşıyor, Newroz'u, Ahmet Kaya'nın sürgündeki o önemli konuşması ile kutlayalım istiyoruz:

 

“Benim Türkiye'de yaşayan 64 milyon insana şerefsiz dediğimi söylediler. Ben, hiçbir halka, halklara asla şerefsiz lafını kullanmadım. Ben sadece Kürt kimliğimden dolayı beni linç etmek isteyen namussuzlara, haysiyetsizlere burada birkez daha şerefsiz diyorum. Ahmet Kaya 64 milyon insana şerefsiz dediği gibi, spekülatif laflarla benim etrafımda toplamaya ve yıllardan beri dostluk ettiğim Türk halkını bana düşman etmeye çalışıyorlar. Türk halkını bana değil, Türk halkını Kürtlere düşman etmeye çalışıyorlar. Ben onların, o medyanın üzerimde oynadıkları oyunun farkındayım. Bunlar soğuk savaş stratejileri. Onların, o kirli savaşını, o stratejilerini ben bozarım, onların oyununu bozarım, daha önce de bozdum, gene bozarım, gene de bozacağım.... Umudum ve isteğim, beklentim Türk ve Kürt halklarının kardeşliğine bir ışık olsun, bir sinyal olsun, bir mesaj olsun, kan ve kin bir kenarda dursun. Barış olsun, dostluk olsun, arkadaşlık olsun, yoldaşlık olsun. İstediğimiz küçücük bir şeydi, deryada bir damlaydı. Ulusal kültürden bahsettik, kültürel kimlikten bahsettik onlar bunu nüfus cüzdanı anladılar. Bu kadar acayip ve tuhaf insanlar işte ne yapayım yani”

 

Newroz Piroz Be!