11.  Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Türkiye ekonomisinde son iki yılda su yüzüne çıkan ekonomik kriz ve koronavirüs salgınına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Abdullah Gül, ekonomik göstergelerin geriye gidişi gösterdiğini belirterek, “Türkiye’nin ayakta durabilmesinin ardında ilk beş yılda hayata geçirilen yapısal reformların bulunduğu”nu söyledi.

“2002’de siyasetin gösterdiği irade ileriki yıllarda bozulmaya başladı. Vizyon zamanla gitti. Bugün kamu harcamaları şeffaf değil. Bu durum Türkiye’yi öngörülemez ülke haline getiriyor” diyen Gül, daha çok şeffaflık ve liyakat vurgusu yaparak, “Kuvvetler ayrılığına dayalı, güçlü parlamenter sistem olmalı. Çünkü Türkiye’de ideal demokratik hukuk devleti böyle gerçekleşir. Bu da sürdürülebilir ekonomik kalkınmanın temeli” dedi.

Karar Gazetesi’nden Taha Akyol’a konuşan Gül’ün açıklamaları özetle şöyle:

-Türkiye uzun vadeli, analize ve uzmanlığa dayalı bir strateji noksanlığını hissediyor. Ekonomik göstergelerdeki ciddi bozulmalar geriye gidişe işaret ediyor. Bu durum kaygı verici.

-İlk AK Parti hükümetlerini kurduğumuzda hazırlıklıydık. Yapısal dönüşümle yatırımcılar için öngörülebilirlik ve şeffaflık oluştu. Yıllık 30 milyar dolardan fazla doğrudan yatırım geldi.

-Son beş yılda yaşananlara rağmen bugün hâlâ ayakta durabiliyorsak bu ilk beş yılda ekonomideki yapısal dönüşüm sayesinde. O reformlar sayesinde dayanıklı bir ekonomi oluştu.

-Bugün gelinen noktada finansal ve ekonomik göstergelerdeki ciddi bozulmalar bir geriye gidişe işaret etmektedir. Yılların tasarrufu ile biriktirilen varlıklar ciddi miktarda değer kaybetmektedir. Bu durum kaygı vericidir.

GÖRDÜĞÜM EN BÜYÜK TEHLİKE BORÇLANMA

-40 senelik enflasyon belasını sona erdirdikten sonra tekrar çift rakamlı enflasyon oranlarına geri dönüşümüz refahın topluma yayılmasını önleyen, tehlikeli bir gelişme.

-Gördüğüm en büyük tehlike ise borçlanma. AK Parti hükümetlerinin daha önce Türkiye’yi kurtardığı dövizle iç borçlanmanın tekrar kaynak ihtiyacı için bir yol olması ileride büyük sorun olur.

-Ülkenin bugünkü borçlanması yüksek maliyetlerle gerçekleşiyor. Bu da bahsettiğim bozulmalar nedeniyle Türkiye’nin risk priminin yüksek olmasından kaynaklanıyor.

VİZYON GİTTİ

-2002’de siyasetin gösterdiği irade ileriki yıllarda bozulmaya başladı. Vizyon zamanla gitti. Bugün kamu harcamaları şeffaf değil. Bu durum Türkiye’yi öngörülemez ülke haline getiriyor.

-Kuvvetler ayrılığına dayalı, güçlü parlamenter sistem olmalı. Çünkü Türkiye’de ideal demokratik hukuk devleti böyle gerçekleşir. Bu da sürdürülebilir ekonomik kalkınmanın temeli.

YAPILMASI GEREKENLER

-Kısa vadede yapılması gereken öncelikle siyasi zihniyet olarak özgürlükçü bir yola girerek, yatırım ortamını iyileştirip güven verecek politikaları kararlı bir şekilde uygulamaya koymaktır.

-Uzun vadede ise Anayasa’dan başlayarak yüksek standartlı demokratik hukuk devletini inşa edip, kurallar çerçevesinde işleyen serbest piyasa ekonomisini gerçekleştirmek gerekir.

-Bugünden yarına yapılabilecek en kolay iş üstün nitelikli insan kaynağını ve kurumsal yapıyı tekrar etkin hale getirmek, özellikle orta ve üst kademe bürokraside ehliyeti ve liyakati önde tutarak bürokratların devlet terbiyesi ile tarafsız ve çok çalışmalarını temin etmektir.