ABD’nin Wisconsin eyaletinde on binlerce işçi sendikal hakların gasp edilmesine ve kamu hizmetlerinin özelleştirilmesine karşı sokaklarda…

Wisconsin’in Cumhuriyetçi Valisi Scott Walker, eyaletin 137 milyon dolarlık bütçe açığını kapatabilmek için bir dizi önlem alınması gerektiğini ilan etti. Demokratik kanalları kullanmadan, yangından mal kaçırır gibi “Acil Bütçe Onarım Yasası”nı gündeme getirdi. Yasada; “kamu çalışanı sendikalarının toplu sözleşme hakkının iptal edilmesi”, “elektrik santrallerinin ve toplu taşımacılığın özelleştirilmesi”, “sağlık ve sosyal güvenlik harcamalarının daraltılması”, “kamu çalışanlarının ve emeklilerin maaşlarını düşürülmesi” gibi maddeler bulunuyor.

'SONUN MÜBAREK OLSUN!'

Wisconsin’de kamu çalışanları, yasadan doğrudan etkilenmeyen işçi sendikaları, sendikasız işçiler ve öğrenciler sokağa döküldü. Eyaletin Vietnam Savaşı protestolarından bu yana gördüğü en büyük gösteriler düzenlendi.

Eylemler tıpkı Kuzey Afrika’dakiler gibi kesintisiz. Meclis binası işgal edildi. Gündüzleri sokaklarda yürüyüş yapanlar geceyi mecliste geçiriyor. İnternet üzerinden işgalcilere, dünyanın dört bir yanından, pizza gönderiliyor. Pizza gönderilen ülkeler arasında Mısır da var. Mısırlı sendika lideri Kemal Abbas yaptığı konuşmalarda Wisconsin’li eğitim emekçilerine selam gönderiyor. Eylemlerde Arapça pankartlar taşınıyor, “Walker Sonun Mübarek Olsun” minvalinde sloganlar atılıyor. Noam Chomsky’ye göre “Wisconsin'deki kamu çalışanları, demokrasinin saldırı altındaki unsurlarını korumak için sokaktalar. Mısır'da ise halk bu tür bir demokrasi kendilerine sunulmadığı için ayaklandı.”

Kuzey Afrika ve Orta Doğu ülkelerinde birbiri ardına halk ayaklanmaları, bitmek bilmeyen genel grevler patlak verdiğinde “domino etkisi” kavramı ortaya atıldı. Birbiriyle uluslararası düzeyde örgütsel bağlantıları bulunmayan, düşük hızla bağlandıkları internet siteleri dışında iletişim kanalları olmayan eylemciler dünya tarihinde yer alacak bir dönemi başlattılar.

Wisconsin Kuzey Amerika’da değil Orta Doğu’da olsaydı, oryantalist batı medyası çoktan “devrim” manşetleri atmıştı. Yaşananlar domino korkusunun her an her yerde karşımıza çıkabileceğini gösteriyor. Tıpkı Yunanistan, Portekiz, İzlanda ve İrlanda’da olduğu gibi ABD’de de krizin yarattığı ekonomik sonuçlar işçilere ödetilmek isteniyor. Bu saldırı Yunanistan’da 1 yılda 13 genel grevle cevaplandı. Sıra Kuzey Amerika’ya geldi.

ABD’nin dört bir yanından destek vermek için Wisconsin’e gelenler oldu. Yakın eyaletlerde büyük gösteriler yapılıyor. Wisconsin’in yanı sıra Ohio, Indiana, New Jersey ve Michigan gibi sanayi yoğun eyaletlerde de son seçimleri Cumhuriyetçiler kazandı. Vali Walker yalnız değil. Benzer yasalar oralarda da hazırlanıyor. Wisconsin eylemleri diğer eyaletleri de etkileyecek. İşçi düşmanı ve özelleştirmeci yasa Wisconsin’de durdurulursa komşular rahat nefes alacak. Wisconsin kaybederse domino onların üzerine yıkılacak.

Bazı Demokrat senatörler toplantıları boykot etse de merkezi düzeyde Demokrat Parti’den yasaya karşı ses çıkmıyor. Demokrat Partili sendika yöneticileri "toplu sözleşme hakkını korumak için ücretlerin düşürülmesini” kabul edebileceklerini duyurdular. Ancak gerek tabanın baskısı gerekse işçi sendikalarının etkisiyle eylemler devam ediyor. İşçiler sadece ücret için değil Cumhuriyetçiler’in ve Demokratlar’ın ortak bir ilkesine karşı mücadele ediyor.

BİR İHTİMAL DAHA VAR...

Bütçe açığının kapatılması için önerilen bütün önlemler çalışan kesimlerle ilgili olumsuz düzenlemeler veya kamu hizmetlerinin özelleştirilmesi yönünde. 150 yıllık sendikal hakların tırpanlanması işçilerin hedef tahtasına konduğunun açık bir göstergesi. Elektrik santrallerini seçim kampanyasına destek veren şirketlere satmaya hazırlanan Vali Walker bütçe açığını kapatmak için işçiler savaş açmış durumda.

Wisconsin’in bütçe açığı 3.6 milyar dolar, ABD’nin toplam bütçe açığı ise 130 milyar dolar. ABD’de kriz sonrasında gelir dağılımındaki dengesizlik arttı. Gelirin eşitlikçi paylaşımı sorunları çözebilir. Bush’un başlatıp Obama’nın devam ettirdiği ve zenginlerin faydalandığı “vergi indirimi yasası” bir süreliğine askıya alınsa ABD’nin bütçe açığı kapanıyor. Farklı alternatifler de yaratılabilir. Örneğin, Wall Street’deki yöneticiler maaşlarını bağışlasalar veya ABD’nin en zengin 400 kişisinin toplam 1,37 trilyon doları bulan servetine %10’luk bir vergi uygulansa; holdinglerin 1.66 trilyon doları bulan yıllık karına veya 2 trilyonluk nakit birikimlerine vergi uygulansa ABD’nin bütçe açığı kapanıyor.

Son filmine “Kapitalizm: Bir Aşk Hikâyesi” ismini veren Michael Moore “Yasayı Geri Çek” (Kill the Bill) sloganları eşliğinde yaptığı destek konuşmasında “Amerika züğürt değil, yalnızca kimden vergi alacağını bilmiyor” dedi.

Kapitalizm: cellâdımıza âşık olma hikâyesi… Ayrılık sahnesi Hollywood setinde değil Wisconsin sokaklarında çekiliyor.