Avrupa Komisyonu’nun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Stefan Füle, ‘Son üç ayda yaşanan gelişmelerin, Türkiye’nin Avrupa değerlerine ve standartlarına olan bağlılığına gölge düşürdüğünü‘ söyledi. Füle, AB-Türkiye Karma Parlamento Komisyonu’nda yaptığı konuşmada, yolsuzluk soruşturmasının ele alınış biçimi ve ifade özgürlüğü konusunda Türkiye’ye ağır eleştiriler getirip, ‘daha yakın işbirliği‘ çağrısı yaptı.

DÖRT ÖVGÜ, SAYISIZ ‘HAYAL KIRIKLIĞI’

Füle’nin konuşmasına, ilişkilerdeki dört gelişmeden övgüyle söz ederek başladı. Avrupa Komisyonu üyesi, Bölgesel Politikalar konusundaki 22′inci müzakere başlığı açılmasını övdü; vize kolaylığı konusunda diyalog başlatıldığını hatırlattı; ticari ilişkilerin ve enerji alanındaki işbirliğinin geliştiğini söyledi.

Ancak Füle bu girişten sonra, Türkiye’yi eleştiri bombardımanına tuttu. ”Aynı zamanda, endişe ve hayal kırıklığı yaratan bazı gelişmelere tanıklık ettik” diyen Füle’nin konuşmasında öne çıkan bölümler şöyleydi:

‘KUVVETLER AYRILIĞI KONUSUNDA ENDİŞELİYİZ’

* Yargı alanında, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’na (HSYK) geniş yetki verilmesi, AB ve Avrupa Konseyi’ne danışılarak yapılmış bir reformu tersine çeviriyor. Bu durum, yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığının yanı sıra Türkiye’de kuvvetler ayrılığı konusunda ciddi endişe yaratıyor.

‘YOLSUZLUK SORUŞTURMASI RİSK ALTINDA

* Bazı yasal düzenlemeler ve çok sayıda polisle savcının görev yerinin değiştirilmesi, yolsuzluk iddialarının olması gerektiği gibi soruşturulması açısından risk yaratıyor. Türkiye, iddiaların şeffaf ve tarafsız biçimde ele alınması için gereken tüm önlemleri almalı.

‘İFADE ÖZGÜRLÜĞÜNDE KISTAS AİHM’

* İfade özgürlüğü alanında, yeni internet yasasının Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’na keyfi yetki verilmesinden üzüntü duyuyorum. Etkilenen tarafların yeterince korunmaması da endişe verici. Sosyal medyaya yakın zamanda getirilen yasak, bu endişelerin haklı olduğunun kanıtı. İfade özgürlüğü, kamu yararına olan bilgi ve fikirlerin, yetkililerin orantısız müdahalesi olmadan alınmasını ve yayılmasını da içerir. Herhangi bir kısıtlamanın, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarıyla uyumlu olması gerekir.

‘DAHA YAKIN İŞBİRLİĞİ YAPALIM’

* Türkiye ve AB’nin, katılım müzakereleri konusundaki işbirliği yöntemini değiştirmesi gerekiyor. Bu, özellikle de hukukun üstünlüğü ve temel haklar konusunda geçerli. Katılım sürecinin merkezinde yer alan bu meselelere ilişkin politika belirlenmesi ve yasa hazırlanması süreçlerinin bütün aşamalarında diyaloğumuzu yoğunlaştırmalıyız. Bu konular kesin öncelik olarak ele alınmalı. Mevcut yasaların değerlendirilmesi konusunda da yakın çalışmalıyız. Katılım sürecini ilerletmek isteyen aday bir ülke olarak, Türkiye AB standartlarının ve uygulamalarının farkında olmalı.

‘YENİ İNTERNET YASASINI ELE ALALIM’

* İşbirliğini güçlendirmek için planlanan ‘hakem değerlendirmeleri‘ni fırsat olarak kullanmalıyız. Türk yetkililerle ifade özgürlüğü konusunda zaten planlanan hakem değerlendirmesinde, yeni internet yasasını derinlemesine ele alabilir. Mevcut durumda, Türk yetkililerin yakın işbirliği büyük önem taşıyor. Aynısı, HSYK ve yargılama sistemi için de geçerli. Bu hakem değerlendirmeleri, AB’nin yargı bağımsızlığı, verimliliği ve tarafsızlığını ele almasına imkân tanıyacaktır.

* Hukukun üstünlüğü ve temel haklar konusunda daha yakın işbirliği, bu stratejik ortaklığa en büyük zararı veren anlaşmazlık ve yanlış anlamaların yaşanmasını engelleyecektir.

‘DÜRÜST OLUN’

* Avrupa Komisyonu, Türkiye’nin AB’ye entegrasyon sürecini her zaman güçlü biçimde destekledi. Gerçek dostlardan beklenen, dürüst olmalarıdır.

‘SON ÜÇ AY GÖLGE DÜŞÜRDÜ’

* Genişlemeden Sorumlu Komisyon Üyesi olarak, son üç ayda yaşanan gelişmelerin Türkiye’nin Avrupa değerlerine ve standartlarına olan bağlılığına gölge düşürdüğünü itiraf etmek zorundayım. Önümüzdeki üç ayın beni haksız çıkarmasını, Türkiye’nin ülkenizi AB’ye yaklaştıracak reformları yeniden almasını samimiyetle umuyorum.