ABD'de seçimden öne dile getirilen, oyların sayımında pek çok tartışma yaşanabileceği ve iki adayın da kazandığını savunmasına yol açacak bir tablo ortaya çıkabileceğine dair endişeler gerçeğe dönüştü.

Bazı yerlerde oyların sayılması, iptal edilen pusulaların mahkemeye taşınması ve hatta birçok noktada protestoların başlaması da seçim öncesi endişeyle bahsedilen ve bu günlerde gerçekleşmesi daha mümkün gözüken senaryolar.

Yeni başkanın Yüksek Mahkeme tarafından belirlenebileceğini dahi söyleyenler var.

Peki ama tüm bu senaryolar neden konuşuluyor? Bu kargaşanın arkasında neler var?

Bu nedenlerden biri, ABD'deki seçim sistemi. Ülke genelinde en çok oyu alan aday Joe Biden olsa da ABD'nin seçim sistemi en çok oy alan adayın değil, Seçici Kurul'da en çok sandalye kazanan adayın başkan olmasını sağlıyor.

OYLARIN SAYIMI NEDEN UZADI?

Bunun nedeni postayla kullanılan oyların sayısındaki büyük artış.

2016 yılındaki seçimlerde, postayla oy kullananların sayısı 33 milyon olmuştu. Bu yıl, koronavirüs salgını nedeniyle postayla oy pusulası talep eden seçmenlerin sayısı 82 milyona yükseldi.

Bu oyların ne zaman ve nasıl sayılacağına dair her eyaletin kendine ait düzenlemeleri var.

Örneğin, seçim sonucu üzerinde kritik rol oynaması beklenen eyaletlerden Michigan'da 3 milyon kişinin oyunu postayla kullanacağı tahmin ediliyor. Ancak, bu eyalette postayla kullanılan oyların sayımına seçim günü yerel saatle 07.00'ye kadar başlanamayacak. Bu da, oyların yeniden sayımı yönünde bir karar olmasa bile buradan sonuçların gelmesinin günler sürebileceği anlamına geliyor.

Hem koronavirüs salgını hem de seçim nedeniyle posta dağıtımında ciddi birikmeler ve gecikmeler yaşanıyor.

Dahası, postayla oy kullanılmasının kendisinin aleyhine olacağını öne süren Başkan Trump, ABD Posta Hizmeti'ne ayrılan ek mali kaynağı da geçtiğimiz aylarda engellemişti.

Yapılan araştırmalar, postayla oy kullanma eğiliminin Demokrat Parti seçmeninde daha yüksek olduğunu gösteriyor. Cumhuriyetçi Parti seçmeni ise seçim günü sandığa bizzat giderek oy kullanmayı tercih ediyor.

Gecikme yaratabilecek ikinci bir konu da açılması muhtemel davalar.

Birçok kişi, adayların başa baş gittiği yerlerde geçersiz sayılan oylarla ilgili çok sayıda dava açılmasından ve bunun da sayım işlemini iyice uzatmasından endişe duyuyor.

Seçimin ardından Donald Trump'ın ekibi çok sayıda hukuki süreç başlatırken Biden ekibi de bunlara karşı çıkmak için hazırlık yaptı, hukuki giderler için internetten bir bağış kampanyası başlattı.

Oyların geçersiz sayılmasının en büyük nedenlerinden birisi posta teslimatında yaşanan gecikmeler. Birçok eyalet, seçim günü geçtikten sonra ulaşan pusulaları sayıma dahil etmiyor.

Diğer nedenler arasında da seçmenlerin imzalarının okunaklı olmaması ya da postayla oy kullanırken seçmenin kimliğinin gizli kalmasını sağlayan pusulanın "mahremiyet zarflarının" için konmaması yer alıyor.

Bu seçimlerde postayla kullanılan oyların sayısındaki büyük artış göz önüne alındığında, geç kalan ya da geçersiz sayılan pusulaların sayısının da artması bekleniyor.

Michigan örneğine geri dönersek, 2016'da Trump bu eyaleti 11 binden daha az bir oy farkıyla kazanmıştı.

Michigan'da partilerin ön seçim süreci devam ederken Ağustos ayında postayla kullanılan ancak geç ulaştığı için sayıma dahil edilmeyen pusulaların sayısı ise 10 binin biraz üzerindeydi.

Michigan dışında adayların yakın oy aldığı bazı kritik eyaletlerde geçersiz sayılan pusulalar itirazların yoğunlaştığı noktalardan birine dönüşebilir.

Michigan, Pennsylvania ve Wisconsin, postayla kullanılan oyların sayımına ancak seçim günü başlayacak olan kritik eyaletler. Sonuçların çok yakın çıkması halinde buralarda oyların yeniden sayılması ya da açılan davalar süreci daha da uzatabilir.

Öte yandan analistler, Pennsylvania dışındaki eyaletlerde Trump ekibinin yapacağı itirazların önemli bir fark yaratmayacağını düşünüyor.

Her eyaletin seçimde kendine özgü oy kullanma ve sayma kurallarının olması, bütün bu sistemi daha karmaşık hale getiriyor.

ANKETLER NEDEN YANILDI?

2016 seçimlerinde görüldüğü gibi 2020 seçiminde de anketlerde ciddi bir yanılma payı oldu.

Bazı uzmanlar ABD toplumunda hiçbir kuruma güvenmeyen bir kitle olduğunu, bunların anketlere de katılmadığını ve siyasi olarak Trump'a daha yakın olduğunu düşünüyor.

Trump bu sefer daha farklı kesimlerin de oyunu alabilmiş gibi gözüküyor.

ABD'de Latin Amerika kökenli seçmenlerin bir kısmı neden Trump'a kaydı?

KAZANANI YİNE TV KANALLARI MI İLAN EDECEK?

ABD basını, seçim akşamlarında sonucun netleşmesinde çok büyük bir güce sahip.

Geçmiş seçimlerde ülkenin önde gelen televizyon kanalları, oyların henüz bir kısmı sayılmışken kendi tahminlerine göre "kazananı" açıklıyordu.

Kanallar, sandık çıkış anketi yapan şirketlerle birlikte çalışıyor, geliştirdikleri modellemelerle sonucu tahmin ediyor ve kazananı ilk açıklayan basın kuruluşu olmak için birbirleriyle mücadele ediyordu.

Basın organlarının kaybettiğini açıkladığı adayın da "kazananı" arayıp tebrik edip yarıştan çekilmesi bekleniyordu.

Ancak bu seçimde işler farklı ilerliyor. Zira, seçim akşamı tüm bu değerlendirmeler yapılırken postayla kullanılmış milyonlarca oy pusulası sayılmak için sırasını bekliyordu.

Birçok gözlemci, ABD medyasının bu sene çok sabırlı olması ve yapacağı tahminlere de izleyicilerin biraz daha temkinli yaklaşmaları gerektiği uyarısını yapıyor.Ayrıca, 2000 yılında George W. Bush ile Al Gore arasındaki kaotik seçim gecesinin bir benzerinin yaşanmasından da endişe edenler var.

Bundan 20 yıl önce seçim akşamında, birçok sandık çıkış anketi iki adayın birbirine çok yakın gittiğini gösterse de bazı televizyon kanalları kritik Florida eyaletinde Gore'un kazandığını ilan etti.

Ancak daha sonra bu eyalette Bush öne geçti. Bunun üzerine Gore, önce yenilgiyi kabul etti, daha sonra aslındaki aradaki oy farkının sanılandan çok daha az olduğunu görünce yenilgiyi kabul ettiğine dair açıklamasını geri çekti.

Sonuçların netleşmesi 36 gün sürdü ve iş Yüksek Mahkeme'ye kadar gitti. Seçim dönemi, Gore'un ülke genelinde daha fazla oy almasına karşın Florida'yı kaybetmesi ve Bush'un da yeterli delege sayısına ulaşmasıyla sona erdi.

2020 yılında ise karşımızda koronavirüs salgınından ağır hasar almış, ırkçılık karşıtı eylemler nedeniyle iyice kutuplaşmış ve başkanlık seçiminin kazananını öğrenmek için sabretmesi gereken bir Amerika var.

Kaynak: BBC Türkçe