65 yaş üstünde olan insanlar, 30 büyük kent ve Zonguldak illerinde, 21.03.2020 tarihinden buyana, 3 Pazar günü 6 saat yürüme uzaklığında gezme dışında evlerinden dışarı çıkamadılar.

Alışveriş merkezleri açıldı, Şehirlerarası gezi sınırlaması kaldırıldı, lokanta, kafe, pastane, kıraathane, çay bahçeleri, kaplıcalar ve kreşler açıldı. Ancak 21 Mart 2020 tarihinden buyana sokağa çıkma yasağı olan 65 yaş üstü insanlar için uygulanan kısıtlamalar sürüyor.

65 yaş üstü insanlar sanki coronavirüs bulaşışının sorumlusuymuş durumuna düşürüldüler. Bu yaş diliminde insanların sürekliliği olan (kronik) hastalıklarının olduğu bilinmekte. Bu durum düzenli olarak sağlıklarının gözlem altında olmalarını gerektirmekte.

10 çocuk

4 yaşındaki çocuk, çocuk bakım evine gidecek, 65 yaş üstü insanlar evlerinde tutsak olarak tutulacaklar. Bunun bir mantığı yok. Birlikte yaşadıkları insanlar sokaklarda salgına neden olan bulaşıyla burun buruna yaşayınca, 65 yaş üstü insanların evlerinden dışarı çıkamamalarının bir yararı da yok.

Çocuk bakımevlerinde, minicik çocuklar fiziksel uzaklığı nasıl koruya bilirler? Buralara gidecek çocukların sayıları onla sınırlandırıldı. Bir yörede çocuk bakımevine gitmesi gereken 300 çocuk varsa, bu 10 çocuk nasıl seçilecek? Seçilenler, seçilmeyenlerle birlikte oynayıp virüsü birbirlerine bulaştırmadan ne denli uzak kalabilecekler? Korunmak için nasıl davranabilirler? 65 yaş üstü insanlar hiç değilse bunları yapabilirler. Bu durumda 65 yaş üstünün sokağa çıkmasını yasaklamanın virüsle, salgınları önlemekle bir ilişkisinin olmadığı ortaya çıkmakta. Kahvehanelere gelip oturanlar, 65 yaş üstü insanlardan çok daha iyi korunabilecekler mi?

Camilere gidenler

Camilere gidenlerin çoğunluğu 65 yaş üstü insanlar. Camilere doluşan insanların, alınan önlemlerle hastalığa yakalanmamalarının, başkalarına bulaştırmamalarının olanağı yok.

65 yaşını doldurmasına 1 gün kalan bir insan özgürce gezecek, 66 yaşından bir gün alan bir insan sokağa çıkamayacak.

Bu kararların akla uygun olmadığı, bilimsel bir temelinin bulunmadığı açık.

Sağlık hizmetleri yetersiz

Coronavirüs bulaşışı olayı sağlık kurumlarının camilerden, doktorların imamlardan daha önemli olduklarını ortaya koydu.

İstanbul gibi büyük kentlerde sağlığı bozulan, ivedi olarak doktora, hastaneye gitmesi gereken insanların gidecekleri doktor, sağlık kurumu yok. Sağlık hizmetlerini ayağına getirecek parasal güçleri bulunmamakta.

Sağlık kurumlarının yetersizliği bunu olanaksızlaştırdı.

65 yaş üstünde olup yalnız yaşayanların durumları oldukça acıklı. Başkalarının getirip götürdükleriyle beslenmek, geçinmek durumunda olmak, en küçük gereksinimlerinizin bile başkaları tarafından karşılanmak zorunda olunması yaralayıcı.

Genetik uzmanı Doç. Dr. Çağhan Kızıl:

“Eksik açıklandığı uzmanlarca belirtilen vaka sayılarına göre bile devam eden bir salgında bu tarz normalleşmeye gitmek salgını kontrol altına almak gibi bir kaygının olmadığına işaret ediyor. Kontrol salgının gidişatına değil yaşam kayıplarına dair.

Toplumda salgının şiddetine ilişkin ölçüt, günlük vaka sayıları üzerinden kodlanıyor. Halbuki son birkaç günde ortalama test sayısı düşük olduğundan vaka sayıları da buna oranla düşük çıkıyor olabilir.

Sonuç olarak, dillendirilen ancak tartışılabilecek bir başarı öyküsünün ardından hızlandırılmış bir normalleşmeye geçmek için alınan kararların altında bilimsel verilerden çok politik tercihlerin yattığını söylemek yanlış olmaz" diyor.(1)

Devlete gelir getirecek işlerde çalışanlara yeterli düzeyde kısıtlama yapılmadığı ortada. Bu durum salgını önlemekten çok gelir kapılarını açık tutma çabalarının önde olmasının göstergesi.

Her gün Sağlık Bakanının yaptığı açıklamalarla, sürecin çok düzgün, her şeyin açıklık içinde yürütüldüğü izlenimi verilmeye çalışılmasına karşın, gerçekte olanların hiç de net olarak ortaya konulmadığı, sürecin ileri sürüldüğü gibi başarılı yürütülemediği anlaşılmakta.

Coronavirüs bulaşışının önlenmesi için 65 yaş üstü insanların sokağa çıkmalarının önlenmesi çözüm getirmekten uzak bir tutum. Belli bir süre ülke nüfusunun tümüyle alınacak önlemler gerekmekte.

“Türkiye Cumhuriyeti’nde, 28.05.2020 tarihine göre, son 24 saat içinde 1182 kişiye coronavirüs bulaşısı tanısı konmuş, son bir günde, 30 kişi yaşamını yitirmiş bulunmakta.

Sağlık Bakanlığı’nın açıklamasına göre toplam olay sayısı 160 bin 979’a çıktı. Can kaybı 4 bin 461, iyileşen sayısı ise 124 bin 369 oldu”.(2)

36.607 insan henüz iyileşebilmiş değil.

Sokağa çıkmamanın yarattığı ruhsal (psikolojik) ve toplumsal yıkıma giderecek önlemlerin de alınması gerekirdi. Merkezden yönetim, yerel yönetimler bu tür önlemleri alamadılar.

Yalnızca 65 yaş üstü değil tüm insanlar, gerekli önlem alınmadan sokağa çıkamamalı. Salgından korunmak herkesin görevi. Başkalarına zarar vermemek zorunlu bir sorumluluk. Bu işler belli bir yaş diliminin özgürlüğünü kısıtlayarak başarılabilecek işler değil.

65 yaş üstü insanların sokağa çıkmalarını önlemenin yarardan çok zarar vereceği görülecek. Bu insanlar yağmurdan kaçarlarken doluya tutulup yeni sağlık sorunları yaşamaya başlayacaklar.

Dipnotlar:

(1) BirGün Gazetesi, Doç. Dr. Kızıl, yeni kararları yorumladı: Salgını kontrol altına almak gibi bir kaygı yok, 29.05.2020

(2) Diken.com.tr İnternet Gazetesi, 24 saatte 1182 vaka, 30 can kaybı: 1576 kişi iyileşti, 28.05.2020