CHP’li Nazlıaka, “AKP’nin söylem ve eylem birlikteliğinin gerçekleştiği alanlardan biri olan beden politikaları, gündem değiştirmenin aracı değildir; siyasal İslam’ın bizzat en önemli gündem maddelerinden biridir” dedi.
Çocuk gelinler, çocuk anneler, çocuk istismarı, pedofili ve ensestin Türkiye’nin kanayan yarası oluduğuna dikkat çeken Nazlıaka, son 4 yıl içinde resmi kayıtlara geçen çocuk gelin sayısının 181.000 olduğunu ifade etti.
Nazılaka’nın suç duyurusunun ardından yaptığı açıklama şöyle:
“Bir suç duyurusu gününde daha birlikteyiz. Karanlık zihniyetin temsilcileri, AKP hükümetlerinin beden politikaları üzerinden yürüttüğü eylem ve söylemlerinden aldıkları güçle her geçen gün pervasızca açıklamalar yapmaktadırlar.
Kadını eve kapatan, sadece annelik üzerinden tanımlayan, çocuk gelinlere ilişkin aileleri masum bulan mevcut hükümet, 6 yaşındaki çocukla evlenilebileceğini söyleyenlere cesaret vermektedir.
Çocuk gelinler, dolayısıyla çocuk anneler, çocuk istismarı, pedofili ve ensest Türkiye’nin kanayan yaralarındandır. Son 4 yıl içinde resmi kayıtlara geçen çocuk gelin sayısı 181.000’dir. Bu sayının sadece resmi kayıtlara geçen çocuk gelinler olduğunun da altını çizmek isterim.
Türkiye İstatistik Kurumu’nun 2013 yılına ilişkin çocuk istatistik raporuna göre 2009 yılında 10.631 çocuk gelin varken, bu rakam 2010 yılında 10.874’e, 2011’de 12.057’ye, 2012 yılında ise 12.130’a yükselmiştir. Yine TÜİK’in verilerine göre, Türkiye’de 2013 yılında 1.283.062 bebek doğdu. Bebeklerin 326’sını 14 ila 15 yaşlarındaki kız çocukları dünyaya getirirken, 15 ile 17 yaşları arasındaki kız çocukları 20.374 doğum gerçekleştirdi.
Türkiye’de insan hakları ihlalinden en çok etkilenen gruplar kadınlar ve çocuklardır. Kadınlar ve çocuklar hak mücadelesinin yanı sıra hayatta kalma mücadelesi de vermektedir. Muhafazakar otoriter rejimlerin ‘Hamile kadınlar sokağa çıkmasın, kadınlar çalışmasın’ diyen İmançerlere, ‘Kadın spiker ekranda olmasın, 6 yaşındaki çocukla evlenilebilinir’ diyen Nurettin Yıldızlara ihtiyacı vardır. Bu kişiler dini kullanarak sapkın görüşlerini meşrulaştırmaya çalışmaktadırlar. Bu yolla toplumsal baskının ve şiddetin kadınlar ve çocuklar üzerinde artmasına da neden olmaktadırlar.
Türkiye’de maalesef bir de bu tür tartışmalara karşı geliştirilen bir ‘gündem değiştirme’ refleksi mevcuttur. Kadınları ve çocukları hedef alan açıklamalar yapan bu karanlık zihniyetler üzerine konuşmamak, tartışmamak, bu kişilerle mücadele etmemek söz konusu olamaz. Bu ifadeleri ‘gündem değiştirme’ olarak değerlendirenlere buradan seslenmek isterim. Belki sizler, bu açıklamaların etkilerini birebir gündelik hayatınızda şimdilik yaşamıyorsunuz. Ama bu ülkede binlerce kadın ve çocuk yaratılan baskının bedelini kendi canları ve bedenleriyle ödemek zorunda kalıyorlar.” (ZETE)
