Bir kuzgunun kanat kemiğine, düzenli aralıklarla kazınmış yedi çizik, Neandertallerin estetik anlayışları olduğuna dair en güçlü kanıtlardan biri olarak görülüyor.

Neandertallerin pigment kullanması, ölülerin yanında objeler gömmeleri ve kuş tüyleri ve pençeleri toplamaları gibi davranışlar, bir zamanlar sadece kendi türümüz Homo sapiense özgü olarak kabul ediliyordu. Fakat çok eskiden yaşamış insanları sadece günümüze kadar kalan eşyalarıyla değerlendirmek oldukça zor bir iş.

Kemik veya taşlardaki izler, sanatsal gravürlerden ziyade kesim işleri veya diğer pratik etkinliklerin bir sonucu olabilir.

Bordeaux Üniversitesi’nden Francesco d’Errico, “Bugüne kadar Neandertallerin yaşam alanlarında bulunan kuş pençeleri ve büyük tüyleri, onların süs eşyası olarak kullanıldığının düşünülmesine neden oldu. Fakat aslında bunların bu şekilde kullanıldığına dair doğrudan bir kanıt yok.” diyor.

D’Errico ve meslektaşları, Kırım’da bir Neandertal bölgesinde bulunan 43.000 ila 38.000 yaşındaki bir kuzgun kemiğini yorumlamak için yeni bir yaklaşım arıyorlardı.

Bir kuzgunun kanat kemiğine oyulmuş yedi çentikten beşi paraleldi ve benzer bir derin ve şekle sahipti. Dolayısıyla bu çentiklerin biçimleri, aynı aletle yapıldığına işaret ediyor. Fakat 2 ve 6 nolu çentikler, diğerlerine göre daha farklı görünüyorlar: hafifçe eğik ve daha sığ.

D’Errico, bu iki çentiğin daha sonra orijinal dizilimdeki boşlukları doldurması ve daha düzenli bir desen yaratması için eklendiğini düşünüyor. “Bu iki farklı çentik, bunların kasaplık işlemleri sırasında oluşmadığını gösteriyor. İleri – geri bir hareket sonucu oluşmuşlar. Bir kesim işinde oluşmuş olmak için çok düzenli ve çok derinler.” diyor.

Bir diğer olasılık ise, çentiklerin nesnenin elle kavranmasını kolaylaştırmak için oyulmuş olması; zira bazı kemik aletler bu amaç için değiştirilmiş gibi görünmekte. Ancak bunların eşit aralıklar yapılmış olması da estetik bir kaygının ürünü.

D’Errico, “Bu çentiklerin ne kadar düzenli olduklarını ve bir Neandertalin onlara düzenli bir model olarak bakıp bakamayacaklarını araştırmanın bir yolunu bulmaya çalıştık.” diyor.

İlk olarak, ekip evrimsel psikoloji kavramını, Weber kesimini değerlendirdi. Çalışmalar, çizgiler arasındaki boşluklar gibi küçük farklılıkları algılama kabiliyetimizin bir sınırı olduğunu göstermekte. Varyasyonlar  %3’ün altında ise, çizgilerin eşit mesafelerde olduğunu düşünüyoruz. Bu prensibi kullanan d’Errico, bu çentik dizilimlerinin eşit aralıklarla algılanabilmesi için, daha sonradan eklenen 2 ve 6 nolu çentiklerin gerekli olduğunu iddia ediyor.

Daha fazla kanıt elde etmek isteyen araştırmacılar, gönüllülerden oluşan bir gruba, Neandertaller gibi taş aletler kullanarak bir hindinin kemiğinde eşit aralıklarla çentikler açmalarını istedi. Gönüllülerin oluşturduğu çentik dizileri, arasındaki boşluklar da dahil olmak üzere Neandertallerin yaptığı diziye oldukça benzer çıktı.

D’Errico, bu çentiklerin sembolik bir anlam taşıdığını, hatta belki de bir mülkiyet belirttiğini düşünüyor fakat bu yorumlar tartışmaya açık.

“Bu kemiğe çeşitli anlamlar yüklenebilir fakat bunun sembolik olup olmadığını bilmiyoruz. Fakat en azından estetik olduğunu biliyoruz. Aksi halde çentikleri bu kadar düzenli aralıklarla yerleştirmek için böyle bir özen göstermezlerdi.”

KAYNAK: arkeofili