Jim Morrison, Jannis Joplin, Brian Jones, Kurt Kobain, Jimi Hendrix ve Amy Winehouse; bu adların ortak özelliği 27 yaşında benzer şekilde bizleri yalnız bırakmaları. Ölmeleri sonucunda, asıl bizlerin kaybettiğini  ve kendilerinin daha huzurlu olduklarını söylemek yaşamlarına bakınca yanlış olmayacaktır.

Bu efsaneler genç yaşta kalıcı başarılarıyla birçok kişinin kalbine taht kurmasını sağlamışlardır. Bu kadar ünlü hatta zengin bir hayat içinde olmaları sonrasında mutlu olamadıkları, uyuşturucuya bağımlı olmaları konusuna birçoğumuz belki de anlam verememekteyiz.

Ölümlerin nedenini anlamak için Kurt Kobain'in son intihar mektubundaki sözlerini belki de hepsinin ortak hissi olarak görmek gerekebilir. En önemli vurgusu heyecanını yitirmektir orada. Kurt devam eder, eşinin aldığı İtalyan koltuğunda oturmaktan, onu görmekten rahatsızlığını söylemiştir defalarca. İnsanları sevmesi ve o insanların ihaneti ve kendini kırmasını, intiharına iten en önemli sebeplerden biri olarak görebiliriz. Yeni doğan çocuğuna uyuşturucuya bağımlı görünmeyi kendisine bir zayıflık görür. Konser öncesi Freddie Mercuryi'nin hissettiği heyecanı hissedemediğini bir ihanet olarak algılaması aslında onun yalnızlaştığı ve bulunduğu zirveyi beyninde kabullenemediğinin belirgin göstergesidir.

Jim Morrison'nın ölüm nedeni hakkında kendisinin söylemi ile paralellik kurmak zor olmaz. Şöhretten bıkmak ve en önemlisi, The Doors'un asi çocuğunun yazdığı şarkılardan anlayacağımız gibi hayatı sorgulaması. Dönemin özgürlükçü anlayışına büyük etkisi oluşturur efsane Morrison’un. Ama bunları yaparken yıpranır ve yalnızlaşır...

Brian Jones’un ölümü ise bazı farklılık görünse de, bana göre benzer yanları bulunmakta. Rolling Stones en üretken olduğu dönemde kendisini guruptan ayırır. Hayatının en rahat olduğu düşünülen günlerde yaşamına son verir. Zorluklarla geçen hayatında, üretken yapısı sayesinde ayakta durmuştur. Üretkenliği magazinleşme boyutuna geldiğinde bunu kabullenememek ve yalnızlaşmak ağır sonucu getirir...

Jimi Hendrix yaşamı boyunca hayatı sorgulamıştır. Daha küçük yaşta okuduğu okul ve bağlı olduğu Kilise'nin tutucu yaklaşımına başkaldırısı, her iki yerden uzaklaştırılmasına sebep olmuştur. Onu bağımlı yapan ve hayatın düzenine ayak uyduramamasında en önemli etkenlerden biri düzeni kabullenememedir. Döneminin milyonları peşinden sürükleyen, eşsiz müziğinin yanında, ırkçılık karşıtı olması, barış ve kardeşliği benimseyip benimsetmesi ile de bir evrensellik elçisi olduğunu gösteren bir dehanın hayata yenilmesi, yine benzerdir...

Jannis Joplin’in en önemli duruşu zencilere olan ayrımcılığa verdiği tepki ve ırkçılıkla mücadeleye verdiği destektir. Kısa süreli hayatındaki başarıları ve özgürlükçü duruşu onun unutulmazlar arasında yerini almasına sebep olmuştur. O da hayalleri kalmadığını söylemiştir ölmeden önce. Üretkenliğini yitirmesi ve kullanıldığını hissetmesidir belki de bu yola sürükleyen sebep...

Son olarak Amy belki de mutlu olacağı yere göç etti. Müzik belki de onun için zevk aldığı bir taddı. Meslek olmayacak kadar değerli bir durumdu. Sistem onu yarış atı gibi koşturdu. Daha bir ay evvel Belgrat'taki halini görmek hepimizin içini acıttı. Onu o halde turneye götüren anlayış hiç sorgulanmadı. Amy kalabalığın içinde diğer üstadlar gibi yalnızdı. Sistem dişlisi onu da eziyor ve yalnızlaştırıyordu. Öldüğü anda tek değil etrafında birçok insan vardı. Ama o yine belli ki kalabalığın içinde yalnızdı. Halini fark edip ona yardımcı olacak kimsesinin olmayışı ve medya şaklabanı haline dönüştürmeye çalışılan insan haline getirişi belki de sorgulanması gereken çok büyük konuların başında olmalı. Yaşadığı zayıflığa isyanıydı bağlılığı belki de.

Günümüzde bu sistem ve düzen, ünlü ya da ünsüz birçok kişiyi yok etmeye çanak tutmuyor mu? Televizyonlarda günlük başarılarla bir anda ünlenen ama aslında o yerin çok gerisinde bir alt yapısı olan insanlar medya kuklası yapılmıyor mu? Bu renkli hayatın belki de karanlık halini anlamamıza büyük bir vesile yaşananlar...

Bana göre tehlike çanları birçok kişinin üstünde çalıyor. Yerli ve yabancı ama en bildik isim Britney Spears. Michael Jackson gibi çocuk yaşta ünlü olan bu sanatçının bulunduğu noktayı özümseyemediği ve hayatta ilgili sorunları olduğu o kadar belirgin ki. Phil Collins’in, Michael Jackson hakkında şu sözü aklıma gelir.''O hiç çocuk olmadı''

Britney Spears’ın yaşamını düzenleyecek ne var? Yalnızlığı ve medya maymunluğu ile palazlanan birçok kişi dışında. Yakınında kimse olmadığı çok belirgin. Her gün hakkında olumsuz haberleri duyuyoruz. Ama düzenin dişlisi o kadar hegomanyasına almış ki çözüm üretilemiyor, belki de istenmiyor...

Aşağıda paylaşacağım şarkıyı yalnızlaşmanın klibi olarak görmek belge niteliğinde gibi geliyor bana. Umarım Amy Winehouse ve diğerleri şimdi mutludur. Rab Ruhlarını kalplerini aydınlatsın.

https://www.youtube.com/watch?v=8YzabSdk7ZA&list=PLp13m4d0FFXFeshf-5-R7cZBLF0__-uWS&index=10&t=0s&app=desktop