1994'te kaçırılarak öldürülen Ankara Altındağ İlçesi Nüfus Müdürü Mecit Baskın'ın oğlu Eren Baskın, Cumartesi Anneleri'nin 700. hafta eylemine müdahale edilmesini "Bu istismar ve kandırmacının son bulmasını istedik" sözleriyle savunan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'ya tepki gösterdi.

Twitter hesabı üzerinden bir mesaj paylaşan Eren Baskın "Soylu; Babam Ankara Altındağ Nüfus Müdürü'yken, müdürlüğün kapısında sivil polislerce gözaltına alındı Cesedi 2 gün sonra işkence edilmiş halde bulundu. Özel Harekat polisi Ayhan Çarkın 2011 yılında 'Biz öldürdük' diyerek teslim oldu. Ağa baban olan Mehmet Ağar'dan talimat aldık' dedi." ifadelerini kullandı. 

MACİT BASKIN'IN ÖLDÜRÜLMESİ

2011 yılında itirafçı 1990'lı yıllarda işlenen faili meçhul cinayetler ile ilgili itirafçı olan Ayhan Çarkın, Mecit Bakın'ın öldürülmesine ilişkin ifadesinde şunları söylemişti:

Çarkın, bu cinayete ilişkin ifade ve anlatımlarında şunları söyledi:

“Bana ve diğer arkadaşlarıma söylenen ‘gidin Altındağ Nüfus Müdürü Mecit Baskın isimli şahısla temas kurun, (Özel Harekât) daire başkanlığına getirin’ diye. Bir soruşturmayla alakalıymış sözde. İki sefer gittik bulamadık, yoktu. Ancak kimlik gösterdik, not yazdım. Hatta orada bir görevli vardı, adımı dahi yazdım. Birçok şahıs şahittir. Tabii şimdi aradan yıllar geçti, ama hatırlayan vardır. Üçüncü gidişimizde kendisi karşıladı bizi. Beyefendi bir adamdı. Kendisine olayı anlattık. Aynen şöyle hitap etti: ‘Hay hay ne demek. Tabii ki’ diyerek, bizim daire başkanlığına ait diğer bir arabayla ekip tarafından alındı. Biz de Keçiören tarafından Ulus istikametinden hatta gezerek daire başkanlığına gittik. Baktığımızda ne diğer ekip vardı ne şahıs. Daire Başkanı ile karşılaştık, bilgi verdik. ‘Tamam, ne işiniz var burada gidin onlarla buluşun’ diye azarladı… Neyse bize diğerleri ile Gölbaşı’nda buluşmamız söylendi. Gölbaşı’nın kenarından bir lokantadan sağa döndük. Bir müddet gittik ve buluştuğumuzda bir baktık ki adamcağızı metruk bir binada infaz etmişlerdi. Neyse biz bağrıştık, karşı çıktık bu ne biçim iş diye. Neyse sen karışma dediler. Başkanın bilgisi var. Küçük kulübe gibi bir yerde infaz etmişlerdi… O sinirle daire başkanlığına gittik. Bunun ne anlama geldiğini sorunca (İbrahim Şahin) makamından fırladı. Ağzı köpürürcesine üzerimize gelince Oğuz (Yorulmaz) elini beline attı. Küfür etti ben araya girdim. Bu insana çok üzülmüştük. Çok kibar beyefendi bir adamdı… Tabii daha sonra bu tür işlerin Milli Güvenlik Kurulu (MGK) kararı olduğu teröre destek verenlerin bir şekilde bertaraf edilmesi gerektiği için görev verildiğini söyleyince Oğuz, Ercan (Ersoy) ben artık her olana asi bir tavır içerisinde olmaya başladık.”

İfade üzerine cinayet zamanaşımına uğramak üzereyken 27 Aralık 2013'te Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde açıldı. Dönemin Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar, dönemin Emniyet Genel Müdürlüğü Danışmanı emekli Yarbay Korkut Eken ve dönemin Özel Harekat Dairesi Başkanvekili İbrahim Şahin ve  Özel Harekât'çı polisler Ercan Ersoy, Ayhan Çarkın, Ziya Bandırmalıoğlu, Ayhan Akça, Seyfettin Lap, Alper Tekdemir, Uğur Şahin, Ayhan Özkan ve Ahmet Demirel olmak üzere toplam 12 sanık hakkında dava açıldı. Davada, "taammüden insan öldürmek ve suç işlemek için teşekkül kurmak" suçlamasıyla sanıklar hakkında  ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep edildi.  Bu dava, daha sonra ana faili meçhul davasıyla birleştirildi.