Bölge illerinden 14 barodan gözaltında intihar ettiği iddia edilen Murat Araç’ın ölümüne ilişkin yazılı açıklama yapıldı.

Açıklamada olayın basına “gözaltında şüpheli ölüm”  olarak yansıdığı belirtilerek,  emniyetin gözaltında olan Araç’ı soran ağabeyi ve avukatına çelişkili bilgiler verdiği belirtildi

Bölge illerinde bulunan 14 baro, gözaltında olduğu Antalya Gazipaşa İlçe Emniyet Müdürlüğü binasının 3’ncü katından atlayarak intihar ettiği iddia edilen Murat Araç’ın ölümüne ilişkin yazılı açıklama yaptı. Olayın basına “gözaltında şüpheli ölüm” olarak yansıdığı belirtilen açıklamada,   emniyetin gözaltında olan Araç’ı soran ağabeyi ve avukatına çelişkili ve farklı bilgiler verdiği belirtildi.  Açıklamada, Araç’ın ağabeyinin kardeşinin intihar ihtimalinin bulunmadığı ve kardeşinin başına ne geldiyse gözaltında tutulduğu emniyet binasında geldiğine dair konuşmalarına yer verildi. 

‘DEVLET KORUMAKLA YÜKÜMLÜDÜR’

Gözaltına alınan bir kişinin kemerinden ayakkabı bağcığına kadar tüm eşyalarından arındırılarak kelepçelendiği, bütün görüşmelerin kayıt altına alındığı bir yerde yaşanan bu ölümün, “Hak savunucuları olan biz hukuk camiasında ortada ağır bir insan hakkı ihlali olduğu yönünde ciddi şüphe oluşmuştur.

Bu nedenle ‘intihar iddiasına’ konu olayın nasıl gerçekleştiği hakkında görevli ve yetkili kamu makamlarının toplumu aydınlatan ve tatmin edici bilgileri paylaşmak zorunluluğu bulunmaktadır. Vaka olarak aydınlatılmayı bekleyen bu olay karşısında olayın hangi saikle meydana gelmiş olabileceği ile ilgili değerlendirmeler kabul edilemez.

Olayın ciddiyeti ve vahameti de bunu gerektirmektedir. Devlet, kontrolü altındaki, hukuken kendisine emanet edilen şüpheliyi, işlediği suç ne olursa olsun OHAL koşullarında bile olsa onun yaşamını ve vücut bütünlüğünü korumakla yükümlüdür. Devletin bu hakkı korumada pozitif ve negatif sorumlulukları vardır. Bu temel hak OHAL koşullarında bile askıya alınamayacak mutlak bir korumaya sahiptir” denildi.

‘ŞÜPHELİ ÖLÜM’

Açıklamanın devamında devletin koruması altında bir gözaltı yeri olan emniyet binada meydana gelen şüpheli ölümün etkin soruşturulmaması,  yetkili makamların başvuran kişinin fiziksel zarar görmemesi için gerekli tedbirleri aldığını yeterince ispatlamaması durumuna yaşam hakkının korunması için yüklendiği negatif ve pozitif yükümlülüğü kesin olarak ihlal etmiş olacağına işaret edildi. 

Açıklamanın sonundu şu 4 talepte bulunuldu:

“1- Devletin en güvenli yeri olması gereken emniyet binasında gözaltındaki bir gencin ölümüyle ilgili ailesi tarafından dile getirilen vahim iddiaların etkin bir soruşturmayla aydınlatılması ve olayda sorumluluğu bulunanların tespitiyle cezalandırılması,

2 - 1990’lı yıllarda kaldığını düşündüğümüz gözaltı birimlerinde şüpheli ölümlere dönüş kapısını aralayacak uygulamaların önüne geçilmesi için yapılacak soruşturmanın cezasızlık politikasına yol açmamasını, en üst düzeyde bir hassasiyetle yürütülüp sonuçlandırılmasının önemini hatırlatmak istiyoruz.

3 - Konu ile ilgili olarak TBMM İnsan Hakları Komisyonu Ve TİHEK’i Acilen göreve davet ediyoruz.

4  - Son olarak cenazenin Antalya’dan Şanlıurfa’nın Ceylanpınar İlçesine getirilmesi ve defni için cenaze nakil aracının dahi verilmemiş olmasını da gayri insani, toplumumuzun gelenek ve görenekleri ile örtüşmeyen son derece kutuplaştırıcı, ayrıştırıcı ve tehlikeli bulduğumuzu herkesten ama istisnasız herkesten bu tür yaklaşımlardan ve söylemlerden uzak, toplumun tüm kesimlerini yapıcı, onarıcı ve birleştirici bir tasarrufa ve dile davet ettiğimizi kamuoyu ile paylaşırız.

Diyarbakır Barosu, Ağrı Barosu, Adıyaman Barosu,  Batman Barosu, Bingöl Barosu, Dersim Barosu, Hakkari Barosu, Kars-Ardahan Barosu, Mardin Barosu, Muş Barosu, Siirt Barosu, Urfa Barosu, Şırnak Barosu ve Van Barosu

Kaynak: Mezopotamya Ajansı