AKP’nin BDP’nin mecliste başörtüsü yasağını da kaldırma girişimi karşısındaki tutumu, sadece Gayri-Müslimlerin, Kürtlerin ve Alevilerin sorunlarında değil, kendi tabanlarının başörtüsü sorununda da ahlaksız davranabileceğini çok net bir şekilde gösterdi.

BDP’nin önerisine AKP’nin ilk net tepkisini AKP’li Nurettin Canikli’den Ece Üner’in programında dinledim.

BDP’yi samimiyetsiz olmakla itham eden Canikli, böyle bir değişikliğin laik hassasiyetleri de dikkate alarak CHP ile uzlaşmadan gerçekleşmemesi gerektiğini söylüyordu…

3 yıl önce başörtüsü yasağını kaldırmak yönündeki anayasa değişikliği sırasında ise bu yöndeki tepki ve eleştirilere ne cevap verdiklerini biliyoruz AKP’nin. Ki bu cevaplarında haklıydılar…

Neyse ki, Canikli’den hemen sonra aynı programa AKP kurucularından Fatma Baran Ünsal katıldı da, haklı tepkiyi dile getirdi:

“BDP’nin önerisini samimiyetsiz bulmuyorum ve keşke AKP bunu yapsaydı. Temel haklarla ilgili uzlaşma arayışlarını anlamlı bulmuyorum.” 

Aslında program, orta yaş üstü, erk sahibi muhafazakar erkek ile kadının farkının netleşmesi açısından hayırlı oldu…

Ve 15 Ekim günü, kendisini “kimsesizlerin kimsesi” addeden ama aslen erk sahibi orta yaş üstü muhafazakar bir erkek olan Başbakan Erdoğan, partisinin istişare toplantısında kendi açıklamasını yaptı konu hakkında:

“Geçen hafta bir grup çıkıyor bir önerge sunuyor. Böyle bir derdi yok. Madem böyle bir şey yapıyorsun çık yap. Neden başörtülüleri istismar ediyorsun. Senin böyle bir derdin yok ki, dini Zerdüştlük olanın başörtüyle ne işi olabilir ki. Bunları geçin AK Parti'yi köşeye sıkıştıramazsınız. Millet kimin ne olduğunu iyi biliyor...”

Öyle anlaşılıyor ki, Başbakanın isim vermeden “bir grup” diye aşağılamaya çalıştığı BDP, AKP’yi fena halde köşeye sıkıştırmış durumda… Hem de meclis açılır açılmaz…

Bu açıklamayı madde madde değerlendirelim:

1. 3 yıl önceki anayasa değişikliğine BDP (o zamanlar DTP idi) destek verirken, “Siz Zerdüştsünüz sizi ne ilgilendirir” dememiştiniz sayın Başbakan?

2. “Mecliste zaten başörtüsü yasağı yok” diyen sizin partinizin mensupları. O zaman sizin partiden biri başörtüsü takıp girsin de görelim, yasak var mı yok mu?

3. BDP ve çevresi Zerdüşt dinine mensup olduğunu açıklamış değil. Öyle olsa bile, “laik bir ülkenin Başbakanıyım” diyen size ne bundan?

4. Zerdüştlüğü sürekli bir hakaret unsuru olarak kullanma eğilimindesiniz. Yanılıyor ve nefret suçu işliyorsunuz!..

5. Müslümanların mağduriyetleri ile sadece Müslümanlar mı ilgilenmeli? İlgilenmeselerdi, bu sefer de demokratlık ahkamları kesecektiniz. Yoksa siz de Müslüman olmayanların sorunları ile ilgilenirken karşı tarafı köşeye sıkıştırmaya mı çalışıyorsunuz, yoksa gösteriş mi yapıyorsunuz?

6. BDP’yi sadece Kürt sorunu ile ilgilenmekle itham eden siz ve politik çevreniz, BDP’nin sizin bu ithamınızı boşa çıkartan girişimlerini de şüphe ile karşılıyor ve ret ediyorsunuz.

Fakat tüm bu polemik unsurlarından çok daha önemli bir husus var:

Son dönemde Erdoğan’ın popülarite kazandığı Ortadoğu coğrafyasının tarihini iyi incelemesi lazım. Nitekim bu coğrafyada iç savaşlarda çoklukla dini farklılıklar rol oynadı. Son genel seçimden beri Başbakan, BDP karşısında ne zaman sıkışsa, “Zerdüşt bunlar” ve “Bunlar Apo’ya peygamber diyor” iddialarına sarılıyor. Farkında değil belki ama geçtiğimiz yaz döneminde Zeytinburnu’nda yaşanan pogromun örgütlendiği sosyal medyada bu iddialar katalizör görevi gördü.

Bugüne kadar Türk ve Kürt halkları arasında bir boğazlaşma olmadıysa, Kürtlerin çoğunlukla Hanefi mezhebine mensup olması sayesinde oldu bu. Fakat Başbakanın son söylemleri, “Müslüman olan Kürt din kardeşlerimiz” ve “bizden olmayan Kürtler” ayrımı yaratıyor ve iç savaş riskini artırma işlevi görüyor.

Oysaki BDP’nin son önerisi, partiler arası rekabete, kibre kurban edilmeseydi, BDP’ye ve Kürt siyasi hareketine mesafeli yaklaşanların önyargılarını kırmak, böylece barışa katkı sunmak gibi bir etkisi olacaktı.

Hem seçimlerde 4. olan BDP’yi Türkiye partisi olamamakla itham edeceksiniz, hem de BDP’yi Türkiye halkları ile yakınlaştıracak süreçlere ket vuracaksınız… Ancak ortaya şöyle bir tablo çıktı:

AKP’nin Zerdüştlükle kendince ‘itham’ ettiği BDP, AKP’yi dini bir hassasiyeti olan konuda ters tutum almasına sebep oldu ve AKP “dinden çıkmış” bir görüntü verdi…

Özellikle de BDP’nin ve özgürlükçü, demokrat sosyalist ve sol hareketlerin birlikte inşa ettikleri Kongre Hareketi ile eski ve yeni muktedirlerin işi daha zor olacak…

Bugün gerçekleşen Kongre’ye de başarı dilek ve umutlarımı bu vesile ile paylaşıyorum…