Yürürken, yürürken karşı kıyıya...

Durma, düşünme...

Gönül bazen kaçak dövüşür. Gizler muhteviyatını. Kalbin bir ülke gibi ikiye ayrılmış ve her iki yanında sonsuz ve ıssız sıradağlar uzanıyorsa, niye bekleyesin, neyi izleyesin.

Hayat beklemez ki, boşluklar dolar. Fırsatlar kaçar, riskler artar ve su hep akar durur. Her zaman yenilenen bir sudur, bu ırmak, başı mıdır seni çeken, yoksa sonu mu, bilinmez...

Suya bakarken doğduğu ve aktığı yeri düşünmezsin. Sudan geçerken paçanı ıslatan, yine aynı sudur, yine o nehir. İçini parçalayıp atan, o gür çağıltıdır. Ruhumuzun musikisi.



Bir patikadan bir patikaya atarken bedenini, ana yolu özlemezsin. Suya girip çıkman yazgındır, bundan kaçamazsın. Dağ taş aşılır, sudan kurtulamazsın. Şeklini veremezsin, olsa olsa şekline girersin. Boğamazsın, belki boğulursun içinde. Bazen içinde süzülmeyi seçersin, bazen de ürküp ıslanmamayı.

Oysa, koşarken karşı kıyıya, bak işte yine sırılsıklamsın...