Dün TBMM'de yemin töreni vardı...

Yemin edenlerin içinde oruç tutanlar çoğunluktaydı her halde, yani öyle tahmin ediyorum...

Bir vakitler Anayasa'yı tanımadığını söyleyenlerin anayasaya sadakatten ayrılmayacaklarını iki kere yemin ederek tekrarlaması günün mana ve önemini hatırlatıyordu...

Yalan oruç bozar mı?

Bilmiyorum, ama galiba bozmuyor...

Çünkü bu konuda bir fetva yok Diyanet'ten..

Olsaydı muhakkak hatırlatırlardı...

Sorulsaydı söylerlerdi...

Ramazan ayı, oruç ve bazı milletvekillerinin (şükür ki hepsi değil) ettiği yeminlerin aynı zamana denk gelişi ironik bir tesadüf mü?

"Burası Türkiye...", deyip gülüp geçmeyin lütfen...

Hepimiz aynı gemide değil miyiz?

Bazılarımız lüks kamaralarda seyahat etsek de...

İnternetten indirdim...

Yemin metnini yeniden, yeniden okudum...

İçim karardı...

Milletin egemenliğinin nasıl korunacağı sorusu beynimde fırıldak gibi döndü, durdu...

Hukukun üstünlüğüne bağlı kalmak için kaç tane daha savcının tutuklanacağını hesaplayamadım...

Yargıçların tutuklandığı bir ülkede yaşadığımızı bir an unuttum yemin metninin ruhuna kapılarak...

Hele şu "Demokratik ve Laik Cumhuriyet" ilkesi yok mu?

Gurur duyuyorum, bu ilkenin yemin metinlerinde de olsa hala akıllara gelmesinden, mecliste daha ilk günden dillerden düşmemesinden...

Toplumun huzur ve refahı için yapılanları hatırladıkça "yalan"nın TDK sözlüğünde anlamının yeniden yazılması gereği bir kere daha ortaya çıkıyor. Derhal bir önerge verilsin bence...

Milli dayanışma ve adalet anlayışına gösterilen hassasiyet ise üniversitelerin siyasi tarih kürsülerinde tez konusu olacak kadar zengin örneklerle dolu bir konu...

Bunları gelecek kuşaklara aktaracak belgeseller derhal çekilmeli ve arşivlenmeli. Meclisteki partiler yasama faaliyeti başlar başlamaz bu konuda derhal komisyon hazırlıklarına geçmeli...

Yalanları Yalanlama Komisyonu olmalı adı...

Hakikatleri Araştırma Komisyonu fikri vardı zaten. Bundan ala hakikat mi olur? Kurulacak iki komisyon birleştirilmeli...

Geçelim...

Asıl önemlisi, herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerden faydalanması ilkesi...

İşin şahikaya çıktığı nokta burası...

Allahım gözlerim yanıyor, pardon yaşarıyor böylesine inançlı, ilkeli, tutarlı üyeleri olan bir meclise sahip olduğumuz için...

Örneklerini sıralasam, hatırlayıp bana hak vereceksiniz...

Vaktinizi almayayım.

Geçelim...

Bütün bu yeminleri "Anayasal Sadakat" altında toplamak ise ne kadar anlamlı...

Düşünün, birileri hala Anayasa'ya sadakati konusunda ders vermekle meşgul.

Artık herkes anlamalı, inanmalı, Anayasa’ya sadakatsizlik büyük suçtur...

Yemin ettik bir kere...