Ayça SÖYLEMEZ / Bianet

Cumartesi Anneleri/İnsanları bu hafta 21 yıl önce gözaltında kaybedilen Yusuf Erişti için oturdu.

"Seni gözaltına alanlar, sorgulayanlar, kaybetme emrini verenler, hukuku işletmeyenler, kaybedildiğin iklimi yaratanlar, 21 yıldır akıbetini gizli tutanlar, zincirin en alt halkasından devletin en üstündekine dek yargılanmadan, seni bulmadan bu dava bizim için bitmeyecek."

364. kez Galatasaray meydanında toplanan kayıp yakınlarına, Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Eş Genel Başkanı ve Diyarbakır Milletvekili Gültan Kışanak, BDP Iğdır Milletvekili Pervin Buldan, BDP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan, BDP Muş Milletvekili Demir Çelik ile BDP İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel de katıldı.

"EN BÜYÜK ACI BURADA YAŞANIYOR"

Kışanak, Türkiye'nin en büyük acısının burada yaşandığını ve bunu hissetmenin önemli olduğunu belirterek, "Vicdan, adalet duygusu olan herkese bir çağrı yapmak istiyorum. 'İşimiz gücümüz var' demeyin, herkesin, 15 yıldır bu acıyı yüreğinde taşıyan insanlarla 15 dakika, bu acıyı paylaşacak vakti vardır. Yüreklerinin, içlerinin sesini dinlesinler. Bunu yaşarsak, yüreğinizdeki sızıyı paylaşırsak adalet arayışı daha kolaylaşacaktır" dedi.

Kayıpların bir vicdan sorunu olduğuna işaret eden Kışanak şöyle konuştu:

"Bir yıl önceki açılımlardan biri de kayıplar açılımıydı. Başbakan kayıp anneleri ile görüştü ama aradan geçen bir yılda hiçbir şey yapılmadı. Sayın Başbakan insanların acıları üzerinden niye siyaset yapıyorsunuz?"

Hükümete bir çağrıda bulunan ve kayıplar sorununa ilişkin Meclis'te bir komisyon oluşturulmasını ve illerde çalışmalar yapılmasını öneren Kışanak, "Bu çalışmaları yapmak ve sorunu çözmek için her şey var, sadece gerçeği görmek isteyen bir siyasi irade yok" dedi.

"AĞLAMAKLA ÇÖZÜLMEZ, ADALET İSTİYORUZ"

Gözaltında kaybedilen Murat Yıldız'ın annesi Hanife Yıldız, "Bu hafta yoğun bir haftaydı. Sivas davasının zamanaşımına uğraması, asker ve işçi ölümleri yaşandı ve bu arada gazetecilerin serbest bırakılmasının da sevincini yaşadık" dedi.

"Emine (Erdoğan) Hanım, Uludere'ye gitti, orada ağladı. Ağlamak sızlamakla çözülseydi biz 17 senedir burada gözyaşımızı akıtıyoruz, adalet olmayınca çözülmüyor."

21 Mart 1995'te gözaltında kaybedilen Hasan Ocak'ın kardeşi Ali Ocak "Adalet arayışımızın karşısına yıllar boyunca sürekli devletin yaklaşımları çıktı" diye konuştu.

İstanbul Valiliği'nin Kazlıçeşme'de yapılması planlanan Newroz kutlamalarına izin vermemesine değinen Ocak, "Devlet yine adalet arayışının önüne set çekti. Bu mantığın sorgulanması gerektiğini düşünüyoruz" dedi.

Yusuf Erişti'nin kız kardeşi Zehra Eryılmaz da "Annem babam çok hasta, üzüntüleri çok. Buradan Cumhurbaşkanı ve Başbakana sesleniyorum; bu insanların acısını dindirsinler. 21 yıldır ağabeyimin nasıl kaybedildiğini bilmiyoruz" diye konuştu.

İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon Üyesi Başak Can, Erişti'nin nasıl kaybedildiğini şöyle anlattı:

"30 yaşındaki Yusuf, 14 Mart 1991'de, saat 08:20'de Belgradkapı civarında İstanbul Terörle Mücadele polislerince gözaltına alındı. Gayrettepe'de onu sorguda görenler, 'Size hiçbir şey söyleyemeyeceğim' diye bağırdığına tanık oldu."

"Bir görgü tanığı, "Yusuf'a yoğun işkence yapıldı. Onu en son 17 Mart'ta komaya girmiş halde hücresine götürülürken gördüm" dedi. Babası Bekir Erişti, devletin her kademesine 30'a yakın dilekçeyle başvurup oğlunu sordu, Yusuf'un gözaltına alındığı inkar edildi."

"Yusuf'un kaybedilmesinden o dönem Terörle Mücadele Şubesi'nde görev yapan herkesi ve başta İstanbul Emniyet Müdürü Mehmet Ağar'ı sorumlu tutuyoruz. Onu sorgulayan işkence timinde kimlerin olduğunu biliyoruz, Fikret Işınkaralar ve Hacı Baykara bunlardan yalnızca ikisi."

Mehmet Ağar, yargısız infazlar sonrasında 10 gencin neden canlı yakalanmadığını soran gazetecilere "Böyle fırsat bir kez ele geçer" diyen, kayıp başvurularını "gözaltına alınmadılar" diye yanıtlayan Emniyet Müdürüdür, sonrasında Emniyet Genel Müdürü, Adalet Bakanı, İçişleri bakanı olmuştur...

Dönemin İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu, halen Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AKP) Siyasi ve Hukuk İşleri'nden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili.

Adalet Bakanlığı bünyesinde kurulan internet sitesinde bu hafta 1400 Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararı yayınlandığını hatırlatan Can, bu istatistiklerin, "Türkiye'nin insan hakkı ihlallerinde birinci olduğunu bir kez daha ortaya çıkardığını" söyledi.

"Bu durum, yargı sisteminde ciddi sorunlar olduğunun, etkin, güvenilir, hukuka uygun çalışmadığın ifadesi. Yurttaşların adaleti kendi ülkelerinde bulamadıklarının ifadesi..."