Mehmet Özdurmaz’ın başkanlığını yaptığı Ehl-i Beyt İnanç Derneği, bir ilke imza atıyor. Özdurmaz, Türkiye’de kurulacak ilk Alevi fakültesinin kurulması için girişimde bulundu. Henüz YÖK onay vermedi. Ancak, AKP’li Tuzla Belediye Başkanı Dr. Şadi Yazıcı’nın da maddi desteğiyle Hz. Ali İlim Merkezi adıyla deneme eğitimleri bu yaz başladı. 

El-Mustafa Üniversitesi’nin sağlayacağı diplomalarla bünyesinde Kuran-ı Kerim’den diksiyona, İngilizce’den mantık derslerine kadar 37 ders okutulacak. 

Mehmet Özdurmaz’a sorduk: 

İmam hatipler gibi "aydın din adamı yetiştirme" iddiaları var mı? Öğrenciler mezun olunca ne yapacak? Alevi dernekler yardım etti mi? Kuran eğitimi nasıl karşılandı? Kimler maddi yardım yaptı? YÖK onay vermezse ne olacak? 

İşte Mehmet Özdurmaz’ın www.t24.com.tr’nin sorularına verdiği cevaplar: 


Hz. Ali İlim Merkezi’ni kurmaya neden ihtiyaç duydunuz? 

Yaklaşık 20 yıldır Alevi kurumlarında görev yapıyorum. Güzeltepe Abdal Musa ve Kartal cem evleri, Karaca Ahmet ve Garip Dede dergâhları, Cem Vakfı gibi kurumlarda Seyyit (dede) olarak görev yaptım. Erzincan, Tunceli, Eskişehir, Afyon, Ankara, Nevşehir, Kütahya, İzmit ve İstanbul’da cem ibadetleri yaptım, paneller düzenledim, sempozyumlara katıldım. Bu süreçte gerek kurum yöneticilerinde gerekse dedelerde çok ciddi bilgi eksikliği gördüm. Bu aksaklığın giderilmesi için kurum yöneticilerine “Ya burada bir kurs yeri açalım ya da yurt dışında eğitim görecek öğrenciler için maddi bir kaynak sağlayalım” diyerek eğitim projesi önerdim. Ancak bu görüşüm kabul edilmedi. Yurtdışından kaynakların aktarılması için uluslararası kütüphane kurma girişiminde de bulundum. Ona da kimse onay vermedi. 



Teoloji bilimi konusunda çocuk denilecek yaşta iki üç aylık eğitmenler yetiştirip inanç kurumlarına atadılar. Bu yüzden her kurumda ayrı bir Alevilik tanımı ortaya çıktı. Bazı yönetici ve sözde dedeler “biz atalarımızın yolundayız” mantığıyla geleneksel fıkıhı topluma empoze edip insanları Kuran ve Ehl-i Beyt yolundan saptırdı. Bilgi kirliliği oluşturan bu sermekeşliğin Aleviliğin geleceğinden ateizmin çıkaracağını düşünüyorum. 

Arapça dil, Kur’an tefsiri, Ehl-i Beyt ahlakını öğrenmek ve oradaki Nusayri Alevilerini tanımak için bir dönem Suriye’ye gittim. Amacım orada 3-4 yıl kalmaktı ama maddi imkânlarımın kısıtlılığı ve oradaki zor şartlar tahammül sınırlarımı zorluyordu. O esnada Suriye’deyken Türkiye’den gelen âlim bir dostum Abdullah Turan hocayla karşılaştım. Bahsini ettiğim konular hakkında kendisine serzenişte bulundum, o da bana “Seyidim Türkiye’ye dön, biz buradaki çalışmaların benzerini Türkiye’de de yapabiliriz” dedi. Ben de Türkiye’ye geri döndüm. 

Kurumların çalışmalarınıza katkı sunmama gerekçesi nelerdi? 

Şu ana kadar hiçbir kurum böyle bir çalışmaya maddi ve manevi herhangi bir katkı sunmadı. Kimisi bize, "Siz yapamazsınız, bu işler zor işlerdir" derken kimisi de “Bu toplumu siz mi düzelteceksiniz, bırakın herkes bildiği gibi yaşasın” dedi. Hatta bazı kurumlar açmış olduğumuz İmam Ali İlim Merkezi’nin eğitim programının afişlerini dağıttığımızda almadı. Alanların bazıları da programı halka bildirmeyip “Neden Kur’an ve Ehl-i Beyt İslam anlayışını empoze ediyorsunuz” diyerek duyuruları asmayı reddetti. 

İnanç kurumlarından umudumuzu kestikten sonra bazı üniversitelerle görüştük ve olumlu gelişmeler neticesinde umutlanarak Tuzla Belediye Başkanı Dr. Şadi Yazıcı’yla görüştük. Sayın Yazıcı, bu projenin Alevi inanç önderleri açısından bir ilk olduğunu söyleyerek “Üzerimize düşen ne varsa yaparız” dedi ve bu girişimi gerçekleştirmemize olanak sağladı. İş adamlarımızın da bu projenin Alevilik için ne kadar önemli olduğunu anladıklarında duyarsız kalacaklarını zannetmiyorum. 

Öğretmen kadrosuyla ilgili El- Mustafa gibi bazı üniversite ve belediyelerle görüşmeler yapıldı. Netice itibariyle Türkçe, Arapça, Farsça, Osmanlıca ve İngilizce olmak üzere 5 farklı dil ve 37 kategori şeklinde Alevi İslam inancı hükümlerini programa koyduk. 

Merkezinizdeki akademisyenler kadrolu ve tam zamanlı mı çalışacak? 

Ders saatlerine göre kadrolu ve tam zamanlı bir şekilde çalışacaklar. Eğitime katılacak hocalarımızın bazıları gönüllü, bazıları da saat ücretiyle görev alacaklar.

Bu kadar kolu olduğu düşünülürse, kurmaya çalıştığınız yapı bir fakültenin ötesinde, bir üniversite mi? 

İmam Ali Eğitim Merkezi Alevi inancı üzerine ilahiyat eğitimi veren bir fakülte olacak. Marmara İlahiyat Fakültesi'yle görüşürken "Sizin bünyenizde böyle bir eğitim merkezi kurmamız mümkün mü?" diye sorduğumuzda, onlar da bize “Bu şimdilik mümkün değil, çünkü biz YÖK’e bağlıyız. Onlar buna müsaade etmez" demişti. Ancak şimdi bazı ilahiyat fakültelerinde Alevilik ve Hacı Bektaş Veli’yle ilgili bölümler açıldı. Marmara İlahiyat Fakültesi de Alevilik adına seçmeli dersler verilmektedir. 

Öğrencileriniz mezun olunca hangi mesleklerde çalışabilecek? 

Öğrencilerimiz başta, İlahiyat fakültelerinde açılabilecek Alevilik bölümünde görev alabilirler. İkinci olarak, okullarda Alevilik seçmeli ders olursa ve Alevilik ile ilgili okullara ders programlar konulursa buralarda eğitim verebilirler. Üçüncüsü, program içerisinde yazarlık eğitimi var. 4 tane yabancı dil işleniyor. Her öğrenci bu dilleri öğrenince çevirmenlik, tercümanlık, araştırmacılık yapabilir, Alevi inanç kurumlarında ve kendi eğitim merkezimizde görev yapabilirler. 

İmam Hatip okullarında "aydın din adamı yetiştirme" iddiası mevcut, siz de benzer bir iddiada bulunuyor musunuz? 

Şu ana kadar hiçbir imam hatip öğrencisinin aydın ve çağdaş düşündüğünü görmedik. İkincisi ise yetiştirilen imam hatip öğrencileri genelde Hanefi mezhebine ait. Bunlar acaba daha
bilinçli taktikler ve metotlar kullanarak daha iyi asimle etmek için mi farklı yetiştiriliyorlar yoksa herkese eşit mesafede olabilecekler mi? Orası henüz karanlık. Ya da bu öğrenciler hangi mezhepten seçilecekler, hangi mezhep âlimleri bu eğitimi verecek ve hangi mezhep görüşüne göre eğitilecekler?  

Şu ana kadar Türkiye’de ilahiyat fakültelerinden ve İmam Hatip Liselerinde mezun olup görev yapan hocaların televizyonlarda ve camilerde dini bayram ve oruçlarda, namaz ve abdestlerde, yani fıkıh, akait ve tefsir vs. konularında Hanefilik mezhebiyle fetva vermişlerdir. Onların dışında diğer mezheplerin bu konuda ki görüşü ve düşünceleri hiç mi ama hiç önemsenmemiş, muhatap alınmamıştır. Diğer mezheplerin bu konuda ne düşündükleri anlatan ve aralarında ne tür farklılıkların olduklarından bahseden bir ilahiyatçı veya imam hatip görevlisi duydunuz mu? Ama her Alevi bu tür okullarda okumasa bile kendi hayat okullarında hep çağdaş ve aydın yetişmişlerdir.

İran temelli ve uluslararası ölçekte eğitim veren El-Mustafa Üniversitesi'yle imzaladığınız protokolün içeriği nedir? 

El Mustafa Üniversitesi’yle birlikte imzalayacağımız protokolde İmam Ali Eğitim Merkezinin Öğretmen kadrosu birlikte belirlenecek, ön lisans, lisans ve yüksek lisans diplomaları kendilerince karşılanacak, gerek üniversite ve gerekse öğretmen kadrosu tarafından hiçbir şekilde Anadolu Aleviliğinin inanç yapısını zedeleyecek her hangi bir davranış ve eylemde bulunulmayacaktır. Bu protokole göre, okul yerinin temini, denetimi, demirbaş eşya ve kırtasiye giderleri, yatılı öğrenciler için barınma ve yemek ihtiyaçları da Tuzla Ehl-i Beyt İnancını Araştırma Yaşatma ve Sosyal Dayanışma Derneği tarafından karşılanacak. El-Mustafa, merkezimizin resmiyet kazanması için YÖK ile görüşmeler yapılıyor. Bu süreçte de 2 aylık bir deneme eğitimi yaptık.   

Bu deneme eğitimine kaç öğrenci katıldı?

35’e yakın isim form doldurdu. 20-25'i derslere katıldı. Eylül itibariyle 4 yıllık eğitime 30 ve üzeri öğrenci kabul edilecek. Umumi eğitimde ise yaş ve başvuru sınırı bulunmamaktadır. Bu eğitime dede ve dede çocukları, talip çocuklarından bayan öğrenciler de katılabilecek. Okulumuzda yatılı kalacak öğrencilerin barınma, yemek ihtiyaçları karşılanacak ve ihtiyaç sahibi öğrencilere de burs yardımı yapılacaktır.

Türkiye’de azınlıklar açısından fakülte, üniversite veya kürsü kurmak her zaman sorunlu bir alan oldu. Derneklerin bünyesinde böyle bir şey yapmak mümkünse, diğer dernekler neden yapmadı?

Yaklaşık 25 milyonun üzerinde bir nüfusa sahip olan Alevilerden azınlık diye bahsetmek doğru değildir. İran’da, Suriye’de, diğer Orta Doğu ülkelerinde ve Avrupa’da azınlıkta olan farklı inanç gruplarının üniversite ve fakülteleri mevcuttur. Bence tüm Alevi kurum ve kuruluşlarının bir araya gelerek anayasal hakları olan eğitim haklarını talep etmeleri gerekir. Biz şimdilik İmam Ali Eğitim Merkezi adıyla derneğimiz bünyesinde ciddi ve kapsamlı bir Alevi inanç eğitimi kursu veriyoruz. Verilecek olan bu eğitim sonunda mezun olan öğrencilerimizin aldığı diplomaların yurt dışında denkliği vardır.

KONDA, 2007'de yaptığı ‘’Biz Kimiz’’ araştırmasında sapma payı vererek Alevilerin nüfusunu yaklaşık 5 milyon olarak açıklamıştı. Nerdeyse 20 milyonluk bir sapma mümkün mü? 

Anketlerden sağlıklı bir şey çıkacağını sanmıyorum çünkü bir sürü insan kendini saklıyor, saklamak zorunda kalıyor. Kamu kurulunda veya Sünni bir sahibin olduğu özel kuruluşta çalışıyorsa söyleyemiyorlar. Asimile olmuş Alevi köyleri de var. Mesela, Kütahya'daki Dedeler Köyü’nde Hacı Bektaşi'nin müritlerinden Sarı İsmail'in de türbesi var. Bizzat kendim gittim. Köy Alevi ama cami kurulmuş ve köylüler 5 vakit namazlarını kılıyorlar. 70-80 yaşındaki bir bayan "Ne yapalım, bizi Sünnileştirdiler" diyor. Aslında bakarsan Anadolu'nun yüzde 90'ı Alevi'dir. Bu rakam yüzde 20'lere düştü.

Merkezinize geri dönersek, YÖK’ün onay vermemesi halinde ne yapmayı planlıyorsunuz? 

Dernek tüzüğümüzde Alevi inanç eğitimi konusunda eğitim vereceğimiz kurs merkezleri açma yetkimiz bulunmaktadır. Bir toplum için inanç değerlerini yaşama noktasında bazen diplomanın önemi yoktur, burada toplum için önemli olan kendi inanç değerlerini bilmesi ve yaşamasıdır. 

El-Mustafa bir vakıf üniversitesi ve yasalara göre "Özel ve vakıf üniversiteleri altında ilahiyat fakülteleri açılamaz."

El-Mustafa kendi ülkesinde, Orta Doğu’da ve bazı Avrupa ülkelerinde eğitim veren bir üniversitedir. Bizim için sadece öğretmen kadrosunu sağlayacak ve diploma konusunda yardımda bulunacak bir eğitim kurumudur. Türkiye Cumhuriyeti yasaları buna müsaade etmese bile biz kendi inanç değerlerimizi yaşatma konusunda kararlılığımızı sürdürmeye devam edeceğiz. Şu an kendimize direk olarak Alevi İlahiyat Fakültesi diyemiyoruz ama Alevi inancı üzerine ilahiyat fakülteleri düzeyinde bir eğitim vereceğimize inanıyoruz.

Kaç sene içerisinde resmi bir fakülte olarak faaliyete geçmeyi düşüyorsunuz? 

Türkiye’de demokratikleşme ne kadar çabuk olursa, temel hak ve özgürlüklere ne zaman saygı duyulursa ve herkes eşit vatandaşlık haklarına kavuşursa o süre içerisinde bizler de kendi inanç fakültelerimizi kuracağız.

Almanya'da yayımlanan Alevilerin Sesi dergisi yazarı Hüseyin Demirtaş, bir yazısında "Aleviler elini çabuk tutmazsa, artık çok geç olacak ve Sünni ihtiyaçların ana çizgisini belirlediği, bir iki de göstermelik Alevi akademisyeni istihdam edip nur topu gibi 'devletlû' bir Alevi İlahiyat Fakültesi olacak" yazdı. Bu eğitim merkezini kurarken sizin "devletten önce biz açalım" gibi bir isteğiniz oldu mu? 

Biz ne hükümet tarafından kurulmuş bir kurumuz, ne de Sünni devlet otoritesinin Alevilik adına kendi kadrosuyla böyle bir kurumlaşmaya gitmesine sıcak bakmayız ve müsaade etmeyiz. Sünni anlayış üzerine yapılanmış kurumların sağlıklı bir Alevilik eğitimi vereceğine de inanmıyoruz. Şu an Alevilikle ilgili din dersi kitaplarına konulan bilgiler doyurucu ve açıklayıcı tarzda değildir.

Biz Anadolu Aleviliğini Hacı Bektaşi Veli Yunus Emre, Mevlana, Ahi Evran, şeyh Edibali ve Taptuk Emre gibi erlerin ve de Pirlerin duygu, düşünce, hoşgörü, İnanç ve ibadetinde samimi, taklidi değil tahkiki, Muhabbet, aşk ve şevk sahibi insanlar duygusuyla yaşamak istiyoruz. Kur’anı inkâr eden, kendini İslam dışı gören geleneksel fıkıha dayalı siyasal ve ideolojik bir Alevilikle işimiz yoktur. 

Bizler ser çeşmenin başını tanırsak, onun ve ona bağlı olanların kaynaklarını incelersek ancak o zaman doğru bir istikamete yönelebiliriz. Hatta Sünni kardeşlerimizi de Anadolu’ya ışık saçmış ve hayat getirmiş bu değerleri tanımaya ve incelemeye davet ediyorum. Gerçek İslam’ı bu zatların ve ulu ozanların her sözünde ve eylemlerinde bulabilecekler. Bu anlayışımızdan rahatsızlık duyup senaryo üretenlerin Aleviliğinden şüphe ediyorum. 

Merkezinizi kurduktan sonra Alevi basından destek aldınız mı? 

Biz Barış TV, Cem TV, Yol TV, Ekin TV ve Barış TV'yle de görüştük. Ama ne yazık ki bazı kanallar işi oyalama taktiğiyle geçiştirdiler. Bazıları, özellikle de Yol TV istedikleri ücreti vermemize rağmen bize “Siz dini kurumsunuz, biz dini kurumların programını yayınlamıyoruz” diyerek Alevi toplumunun inanç değerlerine saygı göstermediler. Ancak seçimlerde Alevilik adına bangır bangır siyaset yaparak, adeta ağızlarında sakız gibi çiğneyerek meydanlarda siyaset yaptılar.  Zannedersem biz Kur’an ve Ehl-i Beyt’i ölçü aldığımız için bizim bu çalışmamızı duyurmak istemediler. En son Zehra TV bu çağrımıza kulak verdi. 

Televizyon kanallarının bu tavırlarının arkasında Aleviliği İslam içinde gören ve görmeyenler ayrımı mı yatıyor? 

Kesinlikle öyle düşünüyorum. Birileri bizim bu doğru ve haklı çalışmamızın insanlarımıza ulaşmaması için adeta bize sırt çevirmekteler. Ama şunu bilsinler ki bizler hiçbir zaman yüce Allah’tan umudumuzu kesmedik ve kesmeyeceğiz. Alevilik inancında iki referans kaynak vardır.  Bunlar Kuran ve Ehlibeyttir. Aleviliğin tasavvufu da Kuran'dan çıkar, şeriat de, marifet de. Biz çok iyi biliyoruz ki Alevi kurumlarını yönetenler arasında Kur’an ve Ehl-i Beyt’e inanmayan ateistler var. Ateist olanlara sözüm yoktur ama hem ateist olup hem inanç kurumlarını yönetmeleri Alevilik hakkında nasıl art niyetli bir düşünce taşıdıkları gerçeğini ortaya koymaktadır. “Alevilik Kuran dışıdır ve Müslümanlıkla işi yoktur” gaflarıyla yeni bir Alevilik yarattılar.

“Hem ateistler hem de Alevi kurumlarını yönetiyorlar” iddiasında bulunurken kimlerden ve hangi kurumlardan bahsediyorsunuz?

İsimlendirmek istemiyorum ama bu kurumların çoğu “Bizim Aleviliğimizin Kuran ve İslam’la işi yoktur” diyen insanlar tarafından temsil ediliyor.

İmam Ali İlim Merkezi'nde farklı Aleviliklere yer verecek misiniz? 

Biz her ne kadar Alevilik eğitimi diyorsak da Kur’an ve Ehl-i Beyt kaynaklı Allah Resulünün, İmam Ali, on iki İmam ve onların izinden yürümüş Hacı Bektaşi Veli’nin Yunus’un, Şeyh Edibali’nin, Ahi Evran-ı Veli’nin, Mevlana’nın, Taptuk Emre’nin ve bütün Hakk âşıklarının ve ışıklarının ışığında tüm insanlığı aydınlanmaya, sevgi ve muhabbet bahçesinde buluşturmaya, ne olursan ol gel, hak olan kapıya ki kendini bilesin ve hak’kı bulasın diyen kapıya ve itlerine bile haram yedirtmeyen Pir Sultan’ın, irfaniyetine davet ediyoruz. 

Facebook sayfanızda eğitim boyunca öğrencilere aylık 200 TL ve yemek, barınma imkânları sağlayacağınız yazıyor. Bütçeniz ne kadar? 

Bu 200 TL imkânı olmayan öğrencilere verilecek. Zaten eğitim ücretsiz verilmektedir. Öğrenci herhangi bir kayıt parası ve kitap parası vermeyecektir. Devlet bütçesiyle birlikte iş adamlarıyla da görüşüyoruz. 

Görüştükleriniz Alevi iş adamları mı? 

Evet, genel de Alevi işadamlarıyla görüştük. Sünni iş adamı kardeşlerimizin bize yardım edeceklerini zannetmiyorum. Sözde aydın ve çağdaş görünümlü bir kaç tanesine başvuruda bulunduk ama bir sandalye bile alamadık. 

Yardımcı olan iş adamları arasında Kürt Alevileri de var mı? 

Şu ana kadar böyle bir ayrım yapmadık ama bir çoğuna ulaşamadık. Bir şey başlatmadan kapsamlı bir yardım talebinde bulunmak istemedik. Bir cem evi yeri alırken de insanlar önce arsası alınmış ve temeli atılmış görmek ister. Biz de Eylül itibarıyla bir eğitime başlayalım ve insanlar bu eğitim merkezinin verimliliğini görürlerse sorumluluğunu yerine getirecekler diye ümit ediyorum. 

Şimdiye kadar Orta Doğu’dan görüştüğünüz kurumlar oldu mu? 

Suriye'den, Irak'tan bazı Alevilerle görüştük. Oralarda gerek kamu kurumları ve gerekse iş adamları, esnaf ve geliri iyi olanlar humus denilen kazancının beşte birini eğitim kurumlarına bağışlıyorlar. 

Bir röportajınızda Alevi olduğunuz için fabrikadan atıldığınızı söylemiştiniz. Bu merkez sayesinde Alevilik toplumda daha kabul gören bir inanç olabilecek mi? 

Kesinlikle. İmam Ali, "İnsanı cesaretli kılan ilimdir" demiştir. İnsanlar bilgi sahibi olduğu zaman, kendilerini daha iyi ifade etme cesaretine sahip olurlar. İnanıyorum ki bu okula gelen öğrenciler ve dedelerimiz, sosyoloji, psikoloji, mantık, felsefe, Kur’an, tefsir, akait, tasavvuf, yabancı dil ve diksiyon gibi konuları okuyarak inançlarını daha bilimsel, akademik ve kaynaklı ifade edecek cesaretini kendilerinde bulacaklardır.  

Ben Alevi olduğum için sosyal haklarım verilmeden patronum tarafından işten çıkarıldım. Ekonomik olarak çok sıkıntılar çektim ama inancımın benim için ne kadar önemli olduğunun bilinci beni cesur ve güçlü kılıyordu. “Değerlerimden asla ödün vermedim ve vermeyeceğim” dedim. Bir gün Kadıköy’den vapurla Eminönü’ne giderken Marmara İlahiyat Fakültesi'nden emekli olmuş bir bey elimde “Bilmiyorsanız zikrin ehline sorun” kitabını görünce ilgi ve alaka göstererek kitabın içeriğini sordu, ben elimdeki kitabın Ehl-i Beyt’ten bahsettiğini söyleyince, kendisinin Marmara İlahiyat Fakültesinden emekli olduğunu söyledi. Ben dedim ki Hz. Rasulullah (s.a.a)’nın iki emaneti hakkında ne düşünüyorsunuz?  Şu an adını hatırlayamadığım bu beyefendinin cevabı şu oldu: “Eskiden Kuran ve sünnet diyorduk, ama artık Kuran ve ehlibeyt diyorum ve bunu kitabımda da yazdım” dedi. Neden daha önce öğle düşünmediğini sorunca "Ben o zaman devlet memuruydum ve bazı şeyleri söyleyemiyordum. Ama şimdi o korkularım bitti” dedi.