13 Ocak 2013 tarihinde, Çanakkale Sağlık Çalışanları ve Emeklileri Derneği Lokalinde bir araya gelen Pomaklar, Pomak Hora Derneği’nin kuruluşunu gerçekleştirdi…

Pomak News Agency muhabirleri D. Doğan ve Barış Dirik dernekleşme faaliyetlerinin hikayesini yazdı:

HOŞ GELDİN POMAK HORA DERNEĞİ!

Dilimiz, kimliğimiz dedik, ananelerimiz kültürümüz dedik, toprağımız hayatımız dedik çıktık yola… Ne güzel oldu aynı dertleri dillendiren dostlarla bir araya gelebilmek, ne güzel geldi dostların arasında olmak! Yurtiçinde ve yurtdışında bu an’ı bekleyen dostlarımızın heyecanına; babaannelerimize, dedelerimize olan vefa borcumuzu da kattık çıktık yola… Uzun bir yürüyüştü elbet Pomak Halkı için bu yol; umudumuz bu yolda artarak, üreterek devam edebilmek…

Dostlarımızın da katılımıyla ilk toplantımızı 9 Aralık 2012 tarihinde İstanbul’ da yaptık. Dertlerimizi dillendirdik, Rodoplara selam ettik, dernek kuruluşu için tüm heyecanımızı topladık, biriktirdik ve katmerlendirdik. Pomak olan ve olmayan dostlarımızın da desteğiyle uzun yürüyüşümüze ilk adımlarımızı atmış olduk. Öyle bir yürüyüş ki bu, Rodoplardan başlayacak, tüm sıcaklığıyla Pomakları ve insanlığı kucaklayacak dedik, öyle bir yürüyüş ki kendimizi bulana dek durmayacak; sürekli değişecek, gelişecek bir heyecanla her adımı ilk adım heyecanıyla atarken, önceki adımların tecrübesini de hayatlarımıza katarak yürümeye durmadan devam edebilmek için her an kendini yenileyecek!

Ve yolumuz Rodoplardan taşıp fışkırdığını, o diyarlardan geldiğini, farklı ülkelere yayıldığını iliklerine dek hisseden, diliyle, kültürüyle, ananeleriyle var olmaya devam eden Çanakkale’ deki Pomaklara düştü. Boğazdan geçerken bilinmezliğe doğru yol alan babaannelerimizin tohumlarıydık; bu topraklara savrulmuştuk; var olma mücadelesi verdik yüzyıllarca, kah sustuk kah ağladık kah güldük, şimdi aynı amaç için kök vermeye başladık; geleneğimize sahip çıkmaya ve köklerimize olan vefa borcumuzu ödemeye hazırız.

Çanakkale’de toplandık; tüm coşkumuzu da yanımıza kattık; yol arkadaşlarımızı, Pomak ve Pomak dostlarımızı aynı çatı altında dertleşmeye davet ettik. 13 Ocak 2013 tarihinde, Çanakkale Sağlık Çalışanları ve Emeklileri Derneği Lokalinde bir araya geldik. Aramızda çok uzaklardan gelenler de vardı; hemen yanı başımızda sanki asırlardır bizim kıpırdanışımızı bekleyenler de…

“ANNU ISKRA ZAPALİ DASA FULNE RODOPİ (BİR KIVILCIM YAK RODOPLAR IŞILDASIN)”

Açılışı Pomakça “dobre dodeli/doşli (hoş geldiniz)”, “yassam Pomak (ben Pomakım)”, “mlogu selam u Rodopi (Rodoplara bin selam)”, “annu ıskra zapali dasa fulne Rodopi (bir kıvılcım yak Rodoplar ışıldasın)” sözleri ile hep bir ağızdan yaptık. Anadilimiz Pomakçadır ve biz hala konuşabiliyoruz onu mesajıydı bu. Biraz pratik yapalım hatırlayacağız, daha çok var olacağız ve sürecek bu serüven ilelebet mesajıydı… Kim hangi hissiyatla davetimize iştirak etti ise onu dillendirsin istedik, kimiz? Nereden geldik? Aynı mıyız farklı mı? Nasıl biliyoruz biz bizi? Eskilerden neler vardı? Neleri yitirdik, neleri yaşatıyoruz? sorularına cevaplar aradık. Serbest kürsü halinde dileyen anılarını anlattı, dileyen uzun uzadıya dinledi, dileyen sordu, merak etti. Kısaca ‘biz’ i bulma ve belki de yeniden keşfetme mesaisi harcadık. Eski köy adetlerimizden, çocuk oyunlarımızdan, manilerimizden, masallarımızdan, tekerlemelerimizden, pesnalarımızdan, Pomak akıtmasından, kaçamaktan, pütürkadan, kaşeden, geleneksel tarım yöntemlerimizden, büyüklerimizin ve yaşlılarımızın tarihsel bilgeliğinden, köklerimizi bugünlere nasıl taşıyabildiğimizden bahsettik. Öyle ki, bugüne dek belki de pek sormamış, sorgulamamıştık, neden değerli tüm bunlar ve neden unutulmamalı, gelecek kuşaklara aktarılmalı diye… Üzerimizdeki ölü toprağını bir kez daha atıp bilinç tazeledik. Pomaklık adına bundan sonra neler yapabileceğimiz üzerine kafa yorduk.

Standımız da vardı, geleneksel el işi ürünlerimizi ve Pomak oyunlarını sergilediğimiz. İkramı da unutmadık; belki kış şartlarından kaynaklı “odun ateşi ve tikla (toprak saç)” ikilisinin eksikliği nedeniyle yapamadığımız akıtmamız eksikti, ama gödeklerimiz ve böreklerimiz hazırdı, afiyetle yedik… Biraz da böyle bir kültür işte, hamur işine düşkün Pomaklara mutlaka ufak bi ziyafet… Yurtdışından Pomak dostlarımız ve kurumlarımız da tüm varlıklarıyla, maneviyatlarıyla aramızdaydı; Pomak News Agency ve Pomak Enstitüsü tebrik ve başarılarını ilettiler. Biga Pomak Kültürünü Tanıtma ve Yaşatma Derneği’nden ve Gelibolu’daki Pomak köylerinden dostlarımız, yol arkadaşlarımız da bizlerleydi. Pomak dilini ve kültürünü yaşatma ve ortak çalışma kültürünü geliştirme konusunda, dayanışma ve yardımlaşma içerisinde hareket edeceğimizi vurguladık.

Özetle böyle idi Pomak Hora Derneği’nin kuruluş öncesi hazırlıkları ve toplantı havası… İstanbul ve Çanakkale bölge toplantılarından ortaya çıkan enerji çok anlamlı ve çok değerliydi bizler için. Kurucu üye olma iradesi gösteren otuza yakın insanımız daha bi anlamlandırdı bu süreci. Ve sonunda 23 Ocak 2013 günü itibarıyla Pomak Hora Derneği’mizi kurmuş olduk. Adında belki de ilk kez Pomakça bir kelime geçen derneğimizi: “Hora!” halk ve topluluk anlamlarına geliyor Pomakçada. Anlamı derin yani; Pomaklar da diğer tüm halklar gibi bir halktır ve her şeyleriyle, sosyo-kültürel tüm özellikleriyle ve tamamıyla kendilerine özgü’ dür, kendilerine has’ tır.

Derneğin kuruluşuna yönelik tarihsel buluşma çağrımızda özetle şunları vurgulamıştık: “Bizler diline, kültürüne ve kimliğine sahip çıkan Pomaklar olarak süregelen sessizliğe bir çığlık, sindirilmişliğe bir direnç olabilmek adına bir araya geliyoruz. Pomak halkı olarak bugüne kadar yaşadığımız her topluma gösterdiğimiz saygı kadar, bizler de kimliğimize, dilimize ve kültürümüze aynı saygının gösterilmesini istiyoruz.”

HAYATIN ÇAĞRISINA KULAK VERME VAKTİ

İşte bu doğrultuda anlamlı adımımızı hep birlikte attık. Pomak Hora Derneği’ni Çanakkale merkezli olarak, yurtiçi ve yurtdışında faaliyet gösterecek ve şubeleşecek şekilde kurmuş olduk. Alışılmışın dışında ve bambaşka bir dernek çalışmasına vücut verme inanç ve kararlılığı ile yola çıktığımızı belirtmiş ve bu kapsamda yerleşik dernekçilik zihniyetinden farklı ve ayırdedici özelliğimiz olarak;

1- Dernek yönetiminde ve temsiliyetinde kadın-erkek eşitliğinin sağlanması için başkanlık yerine eşsözcülük kurumunu işler kılacağız, bu kapsamda eşsözcüler bir erkek, bir kadın olacak şekilde göreve alacaklardır. Unutmayalım ki, kadınların aktif olarak yer almadıkları ve var olmadıkları yerde demokrasiden, üretkenlikten ve yaratıcılıktan bahsedilemez…

2- Pomakların dil ve kültürlerinin yaşatılması için somut projelerle çalışmalar yapacağız; bu kapsamda Pomak köylerinde sözlü tarih çalışmaları, pesna derlemeleri, folklorik özelliklerimizin, halk hikâyelerimizin, manilerimizin, ninnilerimizin, çocuk oyunlarımızın, yemeklerimizin, Ramazan eğlencelerimizin, özel ve önemli günlerimizin, toprakla kurduğumuz bağın, geleneksel tarım ve üretim biçimlerinin, ekolojik ve doğal yaşantımızın ayrıntılarının kayıt altında alınması çalışmaları yürüteceğiz.

3- Pomaklar için çalışan tüm derneklerle ortaklaşa projeler yürüteceğiz, bu kapsamda Pomak dilinin yaşatılması, genç nesillerin öğrenmesi ve konuşması için neler yapılabileceği, Pomakça-Türkçe sözlük çalışması, pratik konuşma klavuzu, Pomak alfabesi gibi derlemeler ve neticede dilin sözlü halden yazılı hale geçmesi konularında neler yapılabileceğini hep birlikte tartışıp hayata geçirebilmek için girişimlerde bulunacağız.

4- Pomakların tarihine dair somut verileri netleştirip aslında kimiz? ve nereden geldik? sorularına yanıtlar arayacağız.

5- Tüm bu hususlarda ulusal ve uluslararası panel, sempozyum ve forumlar düzenleyerek herkesin ilgisini çekmeyi ve herkesin katkısını almayı hedefleyeceğiz.

6- Yine şenlikler ve festivaller düzenleyerek dilimizin, kültürümüzün, örf adet ve gelenek göreneklerimizin geniş çaplı tanıtımını yapacağız, demiştik; bu kapsamda tüzüğümüzü de eşsözcülük, kadın erkek eşitliği, ortak iş yapma ve dayanışma kültürü temelinde düzenledik.

Yukarıda görmüş olduğunuz dernek logosunun anlamını da kısaca açıklayarak satırlarımıza son verelim isterseniz… Pomakların üç temel rengi kırmızı, yeşil ve siyahtan oluşan amblemde, kavisli “Pomak Hora” yazısı doğrulmayı ve yükselişi, kırmızı gökyüzü hilal/şafak çizgisi uyanışı, ölü toprağını atışı ve dağların ardının keşfe muhtaç olduğunu, yeşil renk dağlar verimli ve yüce anavatan Rodopları, siyah kıvrılıp giden yol ise Rodoplardan yayıldığımızı ve O’ na (özümüze, kültürümüze, dilimize, kendimize) giden yolları temsil etmekte ve anlatmaktadır.

Sözün özü şimdi dayanışma, şimdi yaşama ve yaşatma, şimdi hayatın çağrısına kulak verme vaktidir!