İzmir’in Torbalı ve Bayındır ilçelerinde çadırlarda yaşayan mülteciler 8 Şubat’tan itibaren Kaymakamlık kararları doğrultusunda jandarma müdahalesi ile ilçelerden çıkarılıyor, çadır alanları boşaltılıyor. Suriye’deki iç savaş nedeniyle ülkelerini terk eden binlerce mülteci, mevsimlik tarım işçisi olarak çalışmak için İzmir kırsalında kendi imkanlarıyla kurdukları çadır kamplarda mevsimlik tarım işçisi olarak yaşam mücadelesi veriyordu.

Çarşamba gününden beri jandarma tarafından gerekçe belirtilmeden pek çok çadır alanı boşaltılmaya başlandı. Bazı çadır alanlarına da pazartesi gününe kadar boşaltmaları için süre verildi. İkameti İzmir olmayan mültecilerin İzmir’den çıkarılacağı, diğerlerininse çadırda kalmasına izin verilmeyeceği ve ev kiralamaları gerektiği söylendi. Ancak, oldukça düşük ücretlerle çalışan mültecilerin büyük çoğunluğunun ev kiralayacak kadar gelir elde etmesi pek mümkün görünmüyor.

Mültecilere çadır yeri ve iş göstermeye karşılık dayıbaşları yevmiyeleri kesiyor, düzenli ödemediği ya da hiç ödemediği oluyor. Tarım işçileri, çalıştıkları tarlalara yakın yaşamak zorunda olduklarından ve dil bilmediklerinden dayıbaşı sistemine mecbur kalıyor. Bu yüzden, bu insanların çadırlardan çıkarılması gelir kaynaklarının tamamen ortadan kalkması anlamına geliyor.

Sahip oldukları her şeyi Suriye’de bırakan mülteciler, kış döneminde mevsimlik işçi talebi azaldığından uzun süre gelir elde edemiyor. Soğuk hava koşullarında hayatta kalmaları, az sayıdaki gönüllülerin ve STK’ların sağladığı çadır, yiyecek, yakacak, bebek bezi ve hijyen malzemeleri gibi desteklerle mümkün oluyor. Tuvalet, duş, temiz su bulunmayan, yağışlarda çamur altında kalan çadır alanları yetkililer tarafından görmezden geliniyor.

Bu koşullardan en çok etkilenenler çocuklar. Yetersiz beslenme ve sağlık koşullarından ötürü çocuklar hastalık ve gelişim yetersizliği ile karşı karşıya kalıyor. Hastaneler belgeleri olmayan mültecileri tedavi etmeyi reddediyor. Aralık başında hastaneden geri çevrilen Noaf bebeğin zatürreden ölümü bile devletin mülteci politikasında bir etki yaratabilmiş değil. Son dönemde mültecilerin kayıt olmaları oldukça zorlaştı. Kamplarda zatürre olan pek çok çocuk bulunuyor. Jandarmalar tarafından her an yerinden edilme tehdidi ise çocukların savaş ve olumsuz yaşam koşullarından dolayı yaşadığı travmayı derinleştiriyor.

Geçtiğimiz Mayıs ayında da hasat zamanı başlamadan hemen önce iki bine yakın mültecinin yaşadığı çadır alanları kaymakamlık tarafından boşaltılmıştı. Şimdi de bu müdahalenin mevsimlik işçi talebinin artacağı ekim zamanı yaklaşırken gerçekleşmiş olması düşündürücü. Oysa, üç senedir kaymakamlık ve belediyenin tarım işçisi mültecilerin yaşam koşullarını iyileştirmek için çadır alanlarını bir merkeze taşımayı planladığı konuşuluyordu." ( Kaynak: Evimiz Neresi? )