Barış ve Adalet Hareketi (BAHAR) tarafından düzenlenen “Nefret Söylemi ve Linç İlişkisi Üzerine Buluşma” adlı etkinlikte yazar Tanıl Bora ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kars Milletvekili Ayhan Bilgen konuya ilişkin sunum yaptı.

İlk olarak konuşan Bora, linç olayının Türkiye’de kendiliğinden meydana gelen, medyanın gösterdiği gibi “doğal bir afet” olmadığını ancak tam anlamıyla da yukarıdan aşağıya düzenlenmiş, tertiplenmiş bir olay da olmadığını ifade etti. Linçin tasarlanmış ve önü açılmış bir idare yönetimi olduğunu belirten Bora, şöyle devam etti: 

'LİNCİN SEVİYESİNİ KONTROL EDİYORLAR' 

"Lince meydan açarak, imkan tanıyarak, olağan bir hale getirip, cezasız bırakarak teşvik ediliyor. Öteki addedilenlerin hayatının karartılması için bir politika işlevi görüyor. Nazilerin rejiminden ‘ilham’ alalım. Nazi Almanyası bunu sistemli olarak kullanmış. Yahudi cemaatlerini oradan sürmek için genellikle ‘bir Yahudinin bir Alman kızını kirlettiği’ şeklinde haberler yapılıyor. Onun etrafından yerel gündemde tantanalar kopuyor. Sonra ‘halkın öfkesi kabına sığmıyor’ haberleri yapılıyor. Saldırıya uğrayanlar gözaltına alınıyor ve tahrik olduğu için şehri terk etmeleri isteniyor. Ve bu olay ‘milli öfkenin patlaması’ denilerek kapatılıyor. Alman gizli polisi Gestapo ise bu lincin dozunu nasıl ayarlayacağına dair tartışmalar yapıyor. Kendi aralarında yazışmalar var. Nasıl kontrol edeceklerini belirleyerek, lincin seviyesini kontrol ediyorlar.”

'TÜRKİYE’DE LİNÇ BİR REJİM OLARAK UYGULANIYOR'

“Türkiye’de hükümetler alt etmek, yıldırmak istedikleri muhalif gruplara karşı linç ortamı hazırlıyor. İlk taşı atmanın serbest olduğunu söylüyorlar. Türkiye’de linç bir rejim olarak uygulanıyor. Olağan dışı ve sistematik bir şekilde Cumhuriyetin başından beri süreklilik gösteriyor.”

Günümüz medyasında “linç” kavramının sosyal medyada ünlü bir kimsenin uğradığı hareketler için kullanıldığını, gerçek linçin ise gizlendiğini belirten Bora, “En muazzam linç muhalif çevrelere yönelik gerçekleşti. En son 6-7 Eylül’de Kürtlere ve HDP binalarına yapılanlar linç olarak kullanılmadı. Sadece muhalif gazeteler buna linç dedi. Ama bir teknik direktör taraftardan tepki görse ‘linç uğradı’ deniyor. Linç korkunç bir şey olarak görülmüyor Türkiye’de” diye konuştu.

'CEZASIZLIK POLİTİKASINA SON VERİLMELİ'

Daha sonra konuşan HDP Milletvekili Ayhan Bilgen ise linçle birlikte bir çok grubun ekonomik çıkar da sağladığını söyledi ve Alanya’da HDP binaları ve Kürtlere yönelik saldırılarda emlak mafyasının da varlığına dikkat çekti. Bilgen, linçin önüne geçmek ve daha ileri bir boyuta taşınmaması için kitlelerle iletişim halinde olunması ve özellikle de linç girişiminde bulunan güruhlara yönelik cezasızlık politikalarına son verilmesi gerektiğini ifade etti.

Kaynak: DİHA