Sokak müziği kimisi için ekmek kapısı, kimisi için felsefe, kimisi için insanlarla buluşma noktası...

Sokaklarda çaldıkları farklı müzik aletleriyle bir şölen sunan sokak müsizyenleri, buraları insanlarla direkt temas yeri olarak görüyorlar. İstiklal Caddesi'nde müzik yapan insanlar Beyoğlu Belediyesi'nin masa-sandalyelerden sonra kendilerine yönelmesine karşılık sokakta olmaya devam edeceklerini vurguluyor.

DİCLE MÜFTÜOĞLU/ ÇAĞDAŞ KÜÇÜKBATTAL/ETHA

İstiklal Caddesi'ne adımınızı attığınız ilk an sizi bir müzik senfonisi karşılıyor. Beyoğlu'nun tarihi binaları arasında dolaşan binlerce insan gibi caddede adım başı değişen müzik eşliğinde yol alıyorsunuz sokak müzisyenleri sayesinde.

Müzisyenler birçok ülkenin işlek caddelerinde olduğu gibi İstiklal Caddesi'nin de bir parçası. Sokağa girdiğiniz an, gitar, bağlama, santur, kemençe, akordiyon, darbuka, erbani, tulum, çello, keman ve daha birçok müzik aletinden oluşan koca orkestra sizi karşılıyor.

Sokak müziğinin bir tarafı dinlemekse bir tarafı da bununla uğraşmak yani sokak müziği yapmak. Sokakta müzik yapmak kimisi için bir felsefe, kimisi için özgürlük, kimisi için tanıtım, kimisi için ekmek kapısı... Nedenleri farklı da olsa sokak müzisyenleri için sokakta olmak ve müzik yapmak hayatlarının büyük bir kısmını kaplıyor.

'ÖZGÜRLÜK'

İki yılı aşkındır sokak müziği yapan İlker, müziğe gitarla başladığını ve bir süre sonra bunu iş olarak yapabileceğini düşündüğünü anlatıyor. Bir gün sokakta müzik yapan bir grupla tanıştığını söyleyen İlker, "Onların bu işi yaparken duydukları mutluluk, özgürlük beni de bağlamaya başladı. Ondan sonra bir gün Bulgaristan'da bir çocuktan gitar, mızıka, zil üçlüsünü çaldığını gördüm. O yapıyorsa ben neden yapmayayım dedim ve o zamandan beri bu şekilde müzik yapıyorum" dedi.

"Sokakta müzik yapmak benim için özgürlük" diyen ve bu işi sadece para kazanmak için yapmadığını ifade eden İlker konuşmasına şu şekilde devam ediyor: "Tirilyonlarım olsa yine sokak müziği yapardım. En azından 1 saat bile olsa gelir çalardım, burası farklı bir dünya.

İnsanların kendi istekleriyle izlemesi, en azından bardaki gibi otururken, sohbet ederken mecburiyetten seni dinlemesi değil de, kendi istekleriyle seni görmesi, beğenmesi ve bunu görmeniz. İnsanın bakışlarından, onların hakkınızda ne düşündüklerini anlayabiliyorsunuz. Bu dünyanın en güzel duygusu."

İstiklal'in vazgeçilmezlerinden olan kemençe dinletisini sunan Rizeli Necati amcanın sokak müziği yapmasının tek sebebi ise kemençeyi, Karadeniz müziğini insanlara, özellikle de turistlere tanıtmak. 30 yıldır bil fiil bu işi yaptığını anlatan Necati amca, "Bizim amacımız vatandaşı coşturmak" diye de eklemeden edemiyor.

Elinde gitarı ve farklı şivesiyle Türkçe pop şarkılar söyleyen Nadir'in yanına yaklaştığımızda, İranlı bir göçmen olduğunu ve siyasi sebeplerle burada olduğunu anlatıyor. Pansiyon parasını çıkartmak için bu işi yaptığını ifade eden Nadir, "Başka satacak bir şeyim yok. Çocukluktan beri gitar çalıyorum, bu yaştan sonra hırsızlık yapacak halim yok" diye ekliyor.

'KEYİF ALMAK...'

Sokak müziğinden keyif aldıklarını ve en keyif veren yanının ise herkese ulaşmak olduğunu söyleyen Amesha Spenta grubu, etnik müzik yapıyor. Hiçbir yerde insanlarla bu kadar bir arada olamadıklarını ifade eden Amesha Spenta, "Bir de sahne psikolojisi var. Sen yukarıda, onlar aşağıda, burada ise herkes eşit. Onlarla aynı yere basıyorsun ve herkese ulaşıyorsun. Hayatında hiç bara gitmemiş, hiç konsere gitmemiş, hiçbir performansı takip etmeyen evinden işine giden televizyondan başka hiçbir şey bilmeyen insana ancak sokakta ulaşıyorsun. O insan başka bir yerde dinlemiyor böyle bir alışkanlığı yok zaten. En güzel tarafı bu. Samimi de zaten. Seninle ilgilenen etrafına birikmiş. İlgilenmeyene bile bir şekilde kendini duyurmuş oluyorsun diye tanımlıyorlar sokakta müzik yapmayı.

Tüm bu güzelliklerin karşısında Beyoğlu Belediyesi ve Beyoğlu İlçe Emniyet Müdürlüğü duruyor. Sokak müzisyenlerini İstiklal Caddesi'nden atmayı planlayan belediye ve polis, müzisyenlere baskı uygulayarak onların özgürlüklerini ve ekmek paralarını ellerinden almak istiyor.

'ÇARESİZ KALACAĞIZ...'

İranlı göçmen Nadir bu sorunlardan haberdar olduğunu belirtiyor ve "Çaresiz kalacağız, dışarda kalacağız. Bu akşam ben pansiyon paramı çıkartamazsam sazımı satmak zorundayım" diyor.

Kemençe çalan Necati amca ise, önce 'Sebep ne ama?' diye soruyor. Amfi kullanmadıklarını söyleyen Necati amca, "Bunun da bir zararı olmuyor. Bu müdahale gereksiz, müzik çalmanın vatandaşa bir zararı yok. Biz vatandaşı coşturmak amaçlı çalıyoruz" diyerek tepkisini dile getiriyor.

'BU NASIL KÜLTÜR BAŞKENTİ?'

Gitar, mızıka ve zil eşliğinde şarkılar seslendiren ve etrafında onlarca kişiyi toplayan İlker, yasaklar için, "Bilmiyorum ama anlayan anlar kafalar çok fena kafalar" diyor.

İstanbul'un geçen yıl Kültür Başkenti olduğunu hatırlatan İlker, "Sokak müziği başlı başına bir kültür. Farklı bir felsefesi var, farklı çıkış noktaları var, yani çoğu insan bunu dilencilik olarak görüyor, ama bu öyle değil çok farklı bir şey. Bana para atan her insan bunu kültürel bulduğu için, yoldan geçerken bu müziği duyduğunda mutlu olduğu için yapıyor. Sonuçta beğenildiği için bunu yapıyor. Sonuçta sigara yasağına bile anlam verdik, ama ben buna anlam veremedim, yasaklanmasına" şeklinde konuşuyor.

'MÜZİSYENLERİ MASA SANDILAR'

Sokakta müzik yaparak birbirleriyle tanıştıklarını anlatan Amesha Spenta grubunun elemanları, "Masalarla sandalyelerle beraber geçen akşam müzisyen arkadaşları da toplamışlar enstrümanlarıyla beraber. Masa sandalye sandılar onları herhalde" diyerek yaşananları anlatıyor.

Daha önceden de sokakta tiyatro yapanların gözaltına alındığını belirten Amesha Spenta yaşadıklarını şu şekilde dile getiriyor:

"Pandomimci arkadaşlarımızı gözaltına almışlardı. Biz de iki yıl önce bir hafta içinde iki kez ceza yedik üç kişi. Çevreyi rahatsız etmekten ceza kestiler, polis puanla çalışıyordu. Puan prim olarak yansıyordu. Bir tinerciyi günde 15 kez alıp saldıklarını biliyorum.

Kabahatlar Kanunu çok garip. Sokakta bir köpeği tekmeleyerek öldür o adamın vereceği ceza 70 TL, sokakta müzik yap vereceğin ceza o adamla aynı. Sokakta müzik yapan insanları o şekilde görüyorlar. Kabahatler Kanunu'na göre bizi problem olarak görüp o kapsama alıyorlar."

'BURADA OLMAZSA BAŞKA SOKAKTA'

Bu yasağa rağmen sokağı terk etmeyeceklerini dile getiren müzisyenlerden Necati amca, "Burada çalmazsak başka tarafta çalacağız. İstiklal Caddesi olmadı da Aksaray olur, Aksaray olmazsa Kadıköy olur, olmadı Üsküdar olur neticede bir yerde çalacağız işte" diyor.

'EN GÜZEL CEVAP SOKAĞA DEVAM ETMEK'

Bu duruma karşı kurulacak platformların içinde yer alacaklarını ifade eden Amesha Spenta yasaklara karşı son noktayı şu sözlerle koyuyor:

"Onların bu baskısına rağmen yine de sokakta olmak aslında en güzel eylem. 6 yıldır sokakta müzik yapıyoruz. 6 yıl boyunca bu hep sürekli olan bir şey. Ara ara gelen bir durum onlara en güzel cevap sokağa her daim devam etmek."