'Yunan gazeteci: İstanbul’a geri dönelim' haberi burada >>>


ENİS TAYMAN / Radikal

 

‘Gidenlerin İstanbul’u’ adlı kitabın yazarı Yunan gazeteci Aleksandros Massevetas’ın anne-babası Türkiye’den göç eden Rumları İstanbul’a geri dönmeye çağırması, Türkiye’deki Rum cemaatinde tartışma başlattı. Massevetas Hürriyet gazetesine verdiği demeçte “Artık Türk toplumu, Rumların gitmesini İstanbul için kayıp sayıyor” dedi. Peki her şey Massevetas’ın söylediği gibi toz pembe mi?

 

Massevetas’ın çağrısını Radikal’e yorumlayan İstanbullu gazeteci Mihail Vasiliadis, tam olarak böyle düşünmüyor. “Ayaklar yere basarak düşünmek lazım iyimser olmamız için” diyen Vasiliadis, gerçekçi düşünüldüğünde Türkiye’de önce nefret söyleminin kalkması gerektiğini vurguluyor:

 

“Çocuklarımıza ne öğretiyoruz? Hrant’ı öldüren yakalandıktan sonra bayrağa sarılmış resimler çekiliyor. Koskoca bakan ‘Rumlar, Ermeniler devam etseydi bugünkü millet olabilir miydik?’ diyor. Nefret söylemi sürüyor. Bu söylem kalkmadıkça huzur da olmaz.”

 

‘ÇALIŞMA İZİNİ VERİLSİN’

Massevetas’ın çağrısının bu anlamıyla altının doldurulması gerektiğine inanan Vasiliadis, İstanbul kökenli Rumların dönüşü konusunda da şu öneriyi getiriyor: “Madem renkler bozulmasın deniyor kuvveden fiile geçilsin. Rum Ortadoks olmak şartıyla camaate entegre olabilmesi için daha önce bir gecede ülkeden çıkarılmalarına karar verilen kişilerin ailelerine oturma ve çalışma izni verilsin.”

 

“Gelirler mi?” sorumuzu ise Vasiliadis şöyle yanıtlıyor:

“Cebinde AB pasaportu taşıyan bir kişi kendi ülkesinde 500 euro kazanabiliyor asgari ücret olarak. Türkiye’de bu para 300 euro. Demek ki Atina, Selanik gibi kentlerden gelecek kişi fazlaca bulunmaz. Gelen olmaz mı? Olur; ama taşrasından gelir. Bu adam buraya geldiğinde oturma izni olursa patates bile toplar.”

 

Vasiliadis böyle bir durumda Türkiye’deki Rumların da devreye girerek iade edilen vakıf mallarından bu kişilerin yararlandırılması suretiyle teşvik yaratılabileceğini kaydediyor. Vasiliadis, “Olacaksa böyle olur. Böyle olmayacaksa gazetelere manşet ve de reklam vesilesi olur” diyor. Gayrimenkullerin eski sahiplerine iadesinin de fiiliyatta pek mümkün olmayacağını ifade eden Vasiliadis, bugün bazı evlerin 15-16 vârisi bulunduğunu ve kimsenin bunun için uğraşmayacağını düşünüyor. Vasiliadis her şeye rağmen iyimser: “Yeter ki kişiler samimi olsun.”

 

Yine bir Rum olan Cemaat Vakıfları Başkanı Laki Vingas ise geri dönüş konusunda “Bu fikre inanan biriyim ve 2005’ten bu yana çalışıyorum” derken 2006’da düzenlenen “İstanbul’da buluşma: Bugün ve gelecek” adlı toplantılarda İstanbul kökenli Rumları Türkiye’ye getirdiklerini hatırlatıyor. “Yalnız geçmişe dayanarak yaşamak istemiyoruz” diyen Vingas’a göre konferans ilk aşamaydı. İkinci aşamada yurtdışındaki İstanbullu Rumlarla İstanbul’da yaşayanların tanışması var. Üçüncü aşama cemaat yapılarını demokratikleştirme.. Dördüncü aşama da gelişme. Vingas. “Nerede gelişmek istersiniz? İnandığınız, gelecek gördüğünüz bir yerde. Doğup büyüdüğünüz yerde. Dolayısıyla şimdi bu süreç devam ediyor. Massevetas’ın kitabı da bu sürecin içinde” diyor.

 

POZİTİF AYRIMCILIK

Rumların en büyük sıkıntısının sayıca azlık olduğunu ifade eden Vingas, Rum cemaat yapılanmasının 100-150 bin kişilik bir kitleye uygun olduğunu ifade ediyor.

 

Vingas İstanbul’a yerleşmek konusunda barınma, sağlık hizmeti gibi konularda pozitif ayrımcılık yapılabileceğini de belirtiyor.

 

HIRİSTİYAN DÜNYASINDA PASKALYA HEYECANI

Hıristiyan dünyasında ‘İsa’nın dirilişi’ kabul edilen Paskalya Bayramı heyecanı yaşanıyor. Türkiye’deki birçok kilisede de önceki gün Paskalya kutlamaları vardı. Hatay’ın İskenderun ilçesindeki Katolik Kilisesi’nde ayin düzenlendi (üstte). Muğla’nın Marmaris ilçesindeki kutlamaya da çoğu İngiliz, Alman, İtalyan ve Fransız, Danimarkalı ve Hollandalı yaklaşık 150 kişi katıldı. Doğu ve Batı kiliseleri arasındaki farklar nedeniyle Paskalya Bayramı kutlamaları farklı günlere denk gelebiliyor. (İSTANBUL RADİKAL)