(Demokrat Haber) Son yıllarda iftar programları birçok yerde çeşitli şekillerde siyasetin malzemesi haline getiriliyor. Bir yerde Belediye reklam için dev çadırlar kurup bol logolu çalışmalar yaparken, bir yerde devlet yetkilileri azınlık temsilcileriyle yemek yiyerek ‘aman da ne güzel dini hoş görümüz var’ mesajı veriyor.

Her akşam, her iftarda ayrı bir siyasi hesap peşinde koşulur, şaşalı sofralar kurulurken muktedirlerin gayretlerine karşı muhalifler de yeryüzü iftarlarında zeytin, ekmek, karpuzla gazete kağıtları üzerinde iftar düzenliyor.

Kendisi Süryani Protestan olan Gedikpaşa Ermeni Protestan Kilisesi pastörü Cem Ercin ise siyaset enstrümanı halini alan iftarlarda Hristiyan ve Musevi din adamlarının yer almasına itiraz ediyor. İşte Cem Ercin’in itirazları:

****

Papazları bayramda el öpmeye çağırırlar mı?

Son yıllardaki iftar resimleri üzerine Hristiyan inancı penceresinden bir bakış ne kadar ilginizi çeker bilemem, ancak bu yazının konusu bu. İftarın artık dini bir ritüel olmaktan çıkıp bir siyaset enstrümanı veya propaganda aracı haline gelme tartışmasına bir Hristiyan din adamı olarak girmeyeceğim. İslamın tartışması bu.

Bunun yerine şu soruyu soracağım: Neden Hristiyan ve Yahudi din adamlarını iftara çağırarak onları inançlarına aykırı bir iş yapmak zorunda bırakıyorlar? Bu ne kadar doğru? Hristiyanlık dinine göre (İslami terimle) haram olan bir şeyi yapmalarına nasıl gönülleri razı oluyor.

Cübbeli Ahmet Hoca'yı bir akşam Rabbin Sofrası adını verdiğimiz toplantıya çağırarak şarap içmesini istemek ne kadar saygısızlıksa Ermeni (vekil) Patriğini veya Süryani Metropoliti'ni iftara çağırmak aynı şeydir.

Önümüze konan bu hümanizm veya günümüzde artık fetiş haline gelmeye başlayan bu demokratlık sosuyla lezzetlendirilmeye çalışılan bu yemeğin arka planındaki amaç İslam'ı, İseviliğin ve Museviliğin nazarında meşru bir din olarak kabul ettirme çabalarıdır.

Ancak bunu anlamak çok güç zira İslam, Hristiyan veya Yahudi her teolog bilir ki din dinamik değil statiktir. Gerek Yahudi gerek Hristiyan iman çizgileri kutsal metinlerle kesin olarak çizilmiştir. Onun içindir ki "dinler arası diyalog" kavram olarak kadük kalmaya mahkumdur.

Bu noktada şunu sorabilirsiniz "İyi de o zaman neden katılıyorlar?"

Bu haklı bir sorudur. Yalnız şunu söyleyebilirim Protestan Kiliseleri olarak bu konu hakkında onlara (Ortodoks kilisesi yöneticilerine) getirdiğimiz eleştiriler cevapsız kalmıştır. Bundan fazlası Tanrısal yargıya girer ve korku iman çelişkisi onların Rabb'in gününde Tanrı'nın karşısına oturduklarında hesap vermek zorunda oldukları bir konu. Biz söyleyeceğimizi söyledik. Dahası bu dışardakileri pek ilgilendirmemesi gereken bizim içimizde yaşamamız lüzumlu ve bize ait bir tartışma. İsevi doktrinel bir tartışma.

Bu iftar resimlerinde barış ve selamet görebiliyorsa bazıları; yine o zaman, yine başka bazıları da ikiyüzlülük ve İslam ülkesinde olmanın verdiği güçle, diğer iki semavi dînin Rab'den olduğunu asla kabul etmediği İslam'ı kabul ettirmenin zafer resmini veya Twitter jargonuyla “(Siyasal) İslamcıların mastürbasyonu”nu görebilirler.

Bu yazının muhatabı İslam ulemasıdır. Burada kul hakkı vardır. 2003'teki o menfur olaylardan sonra bütün ülkede güvenlik gerekçesiyle tabelalarını kaldıran Yahudi doktorlar kendi cemaatinin düzenlediği iftardan ne kadar hoşnuttur bilmem. Yahut azınlık vakıflarının temsilcisiyken Ankara'ya gidince ciddi biçimde Ankaralılaşan vakıf meclisi kararlarına muhalefet şerhi koymadığı için Ankara tarafından azınlık vakıfları liderliğine terfi ettirilen Laki Vingas, Protestan Kilise vakıflarının muhalefet şerhi koyduğu ve hangi yetkiyle yaptığını anlamadığımız iftar organizasyonu gerçekten safiyane duygularla mı yoksa kafasındaki başka denklemlerle mi yapılmıştır onu hiç bilmem. Ama bildiğim şudur: Ey ulema, Rab bu eylemlerden razı değildir. Önünüzde iki yol var ya bu işe bir nokta koyarsınız yani iftar sadece İslam'a ait dini bir ritüele döner ya da -görünen o ki- mevcut durum da sizi kesmez ve bir tıp ileri giderek Bayram organizasyonlarına başlarsınız. Bu zaferi perçinlemek adına kim bilir papazları el öpmeye çağırırsınız. Güç sizde.