Hasan Soylu / Demokrat Haber

Dün basına yansıyan bir haber dikkatinizi çekti mi? Hem de Arjantin, Buenos Aires mahreçli bir haberdi bu… Haber Arjantin mahreçli idi ama doğrudan bizimle ilgili idi. Arjantinli gazeteci Avedis Hadjian’ın “Türkiye’deki gizli Ermenilerin ayak izleri” başlıklı haberine göre, çok sayıda Ermeni, Türkiye’de etnik kimliklerini gizleyerek yaşıyordu…

Haberin detaylarında, kimliklerini gizleyen Ermenilerin Alevi, Sünni ya da Türk veya Kürt kimliklerine sığınmış olarak yaşadığı belirtiliyordu. Tabii bu durum yaşadıkları bölgenin hakim kimlik ve değerlerine göre değişkenlik gösteriyor.

İnkarcılığı dogmatik bir ideoloji olarak benimsemiş çevreler dışında herkesin üzerinde düşünmesi gereken bir gerçekliğimizdir bu. Yani, etnik veya dini kimlik ve değerlerini gizleyerek yaşamak zorunda kalmak…

Belirttiğimiz inkarcı çevreler hiç kuşkusuz bildik “dış mihraklar…” edebiyatıyla yaklaşacaklardır bu gerçeğe. Ama sağduyusunu yitirmemiş herkes açısından bu haber, bir gerçekliği akla getirdiği için son derece düşündürücü olmalıdır.

Türkiye, sadece Türklerin değil, aynı zamanda Kürtlerin, Ermenilerin, Rumların ana vatanıdır. Dinsel bakımdan da Alevilerin, Sünnilerin ve diğer dini, inançsal grupların…

Ama yıllardır yaşadıkları yerin egemen yapısına göre değişkenlik gösterecek şekilde Alevi Aleviliğini, Ermeni Ermeniliğini, Rum Rumluğunu gizleyerek yaşamak zorunda kalmıştır.

Kürtlerin “kırro” türü aşağılamalara maruz kaldıkları dönemler de yaşandı bu ülkede. Yani Kürtlük de çoğu yerde gizlenmesi gereken bir şeydi…

Kimliğini, inancını gizlemek, dolayısıyla egemen kimlik her ne ise kendisini onun mensubu olarak göstermeye çalışmak, büyük bir acı ve travmadır.

Bir Ermeni çocuğun ruh halini düşünün mesela. Evde Ermenidir, ama sokakta Türk olmak zorundadır… Veya zorunlu din derslerine giren bir Alevi çocuğun ruh halini düşünün. Ailesinden en çok duyduğu nasihat, “Alevi olduğumuzu kimselere söyleme”dir…

“Yüzleşme”, son yıllarda oldukça popüler bir kavram haline geldi.

Ama yüzleşme, devletin resmi ideolojisinin yanı sıra toplumsal boyutları itibarıyla da önemli bir kavramdır.

Kimse Ermeni bir yurttaşın Ermeniliğini gizlemesinin onun şahsi tercihi olduğunu iddia etmesin; bu hiç kimse için keyfi bir tercih olarak başvurulan bir yol olmamıştır çünkü…

CHP’li Birgül Ayaman Güler’in ırkçı sözlerinde dile gelen zihniyeti hatırlayalım. “Herkes eşittir ama Türkler daha çok eşittir”… Güler’in sözlerinin tercümesi bu idi.

Bu zihniyetin şu veya bu tonda versiyonları gündelik hayatlarımızın bir parçası durumunda.

Hrant Dink’i iç yüzü hala aydınlatılamayan bir cinayete kurban verdik, ama ülkemizde Ermeni olmak hala zor zanaattir.

Kimliğini gizleyerek yaşamak zorunda kalmanın anlamı üzerine çok değil, beş dakika düşünelim…

Eminim kafamızdaki bazı kalıpları sorgulamaktan alamayacağız kendimizi…