İskid, Med, Pers, Makedon, Selevkos, Roma, Bizans gibi medeniyetlere ev sahipliği yapan Muş'ta, tarihi yapılar devlet eliyle bazı çıkar kesimleri tarafından yok ediliyor. Tarihi Ermeni evlerinin yıkılarak TOKİ'ye verilmesi, birçok kilise ve manastırın yıkılarak taşlarının devlet kurumlarının yapımında kullanılması, tahrip edilen, kaderine terk edilen mimari yapılar bunun en açık örneklerini oluşturuyor.

Kısa süre önce kurulan Tarihi, Kültürel, Ekolojik Mirası Koruma ve Geliştirme Derneği Başkanı Robin Erdenci, kentin birçok medeniyete ev sahipliği yaptığı ve halklar açısından mozaik bir kent olduğunu ifade etti. Yaptıkları araştırmalar sonucunda özellikle 1950 yılından bu yana tarihi yapıları yok etmeye çalıştığını söyleyen Erdenci, 1600 yıllık Surp Garabet Manastırı'nın tahrip edilişini örnek göstererek, "Bu büyük bir kültürel katliamdır. Kentin üst yapısıyla beraber kültürel yapısı da deformasyona uğradı" dedi.

'TARİHİ YOK EDEREK HALKI TOPLUMSAL DAYANAĞINDAN KOPARMAK İSTEDİLER'

Bu yapıların vahşi bir anlayışla tahrip edildiğine dikkat çeken Erdenci, "Bu kent insanını tarihsel kültüründen, toplumsal dayanağından koparmak istediler. Sisteme her yönüyle mahkûm bırakılarak, asimilasyon politikalarına boyun eğmek zorunda bırakıldılar. Bu soykırım kendini kültürel alanda da gösterdi. Bu kadar baskı ve asimile politikalarının ardından kültürüne ve tarihine yabancılaştırılmış bir halk yarattılar" diye konuştu.

'HALK ARASINDA TARİHİ BİLİNCİ YAYGINLAŞTIRMAK İSTİYORUZ'

Kentin tarihi yapısını ve kültürünü yok ederek halkın değerlerinden koparılmaya çalışıldığını dile getiren Erdenci, amaçlarının, bu bastırılmışlığı yok etmek ve kentin tarihi zenginliğini ortaya çıkarmak olduğunu söyledi. Halk arasında tarih bilincini uyandırmak ve yaygınlaştırmak istediklerini vurgulayan Erdenci, çalışmalarının eksenine kendilerinden önce kalan tarihi zenginlikleri sonraki nesillere aktarmak olduğuna değindi.

Uzun yıllar siyasal çalışmalar bulunduğu için kültürel çalışmalar için de çok fazla yer alamadığını belirten Erdenci, "Soykırım kendini kültürel alanda gösterdi. Eksik kalınan ve önemli bir alandı bu. Bu alanı doldurabilmek ve tarihi zenginlikle beraber soykırım politikalarına cevap olmaktır" diye aktardı.

'TARİHİ YAPILARIN RESTORASYONU İLE BİRLİKTE KENT KİMLİK KAZANACAK'

Kentte tarihi kiliseler, camiler, hamamlar, kaleler, çarşılar, türbeler gibi birçok yapının bulunduğunu söyleyen Erdenci, yerel ve ulusal kaynaklara ulaşarak tarihi zenginlikleri ortaya çıkarmayı amaçladıklarını dile getirdi. Tarihi yapılara sahip çıkmanın yanı sıra restorasyon çalışmaları da yürüteceklerini ifade eden Erdenci, "Bununla beraber kente bir kimlik kazandırmaya çalışacağız. Ayrıca kentin tarihi bir şekilde yeniden inşası için çalışacağız. Ekolojik denge olarak da eski dönemlere ait küçük ormanlar kalmış. Kentte ağaç sayısını arttırarak, daha fazla canlı türünün yaşayabileceği alanlar oluşturmaya çalışıyoruz" diye konuştu.

'ERMENİLERİN KENDİLERİNİ AÇIĞA ÇIKARMASINI İSTİYORUZ'

Kentte halen birçok Ermeni bulunduğunu ve kentin Ermeni kültürünün izlerini taşıdığını vurgulayan Erdenci, "Burada yaşayan Ermeniler var ama henüz kendilerini açığa çıkarabilme noktasında değiller. Ürkek davranıyorlar. Onların da kendi kültürlerini ve değerlerini yaşatmalarını istiyoruz" ifadelerinde bulundu. Öte yandan çalışmalarının yalnızca bunlarla sınırlı kalkmayacağını sözlerine ekleyen Erdenci, çiroklar, ezgiler, derlemeler, oyunlara ilişkin de çalışmalar yürüteceklerini aktardı.

Manşet fotoğrafı: Agos

Bu haber yüksekoavahaber.com'dan alınmıştır.