Halkların Demokratik Kongresi (HDK) üyeleri, Yargıtay’ın Midyat’ta bulunan Süryanilere Ortodoks Cemaatine ait Mor Gabriel Manastırı (Deyrulumur) ile ilgili verdiği karara tepki gösterdi.

 

Mor Gabriel Manastırı ile çevresinde bulunan Yayvantepe, Çandarlı ve Eğlence köyleri arasında bulunan ormanlık arazi ile ilgili 2008 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında, köylüler ve manastır arasında çıkan anlaşmazlık sonrası Kadastro Mahkemesi’nde açılan ‘tapu sicil’ davasıyla ilgili karar çıktı.

 

Köylüler, arazinin kendilerine ait olduğunu savunurken, Manastır yıllarca arazilerin vergisini verdiklerini belirtti. Midyat Kadastro Mahkemesi’nde görülen davaların ardından dava Yargıtay’a taşındı. Yargıtay 20. Hukuk Dairesi de davalık olan arazinin hazineye ait olduğuna hükmetti.

 

KARARA TEPKİ GÖSTERDİLER

Halkların Demokratik Kongresi (HDK) üyeleri, Yargıtay’ın Midyat’ta bulunan Süryani Ortodoks Cemaatine ait Mor Gabriel Manastırı (Deyrulumur) ile Yayvantepe, Çandarlı ve Eğlence köyleri arasında bulunan arazinin hazineye ait olduğuna hükmetmesine tepki gösterdi.

 

Mardin, Batman, Diyarbakır ve Siirt illerinde faaliyet yürüten HDK üyeleri Mor Gabriel Manastırı önünde basın açıklaması yaptı. Toplanan grup adına basın açıklamasını okuyan HDK Genel Meclis Üyesi Dr. Mahmut Çiftçi, Yargıtay’ın aldığı kararı, Süryanilere karşı olan haksızlık ve hukuksuzluğu protesto etmek için toplandıklarını söyledi. Her gün yeni bir gariplik ve çifte standartla karşılaştıklarını ifade eden Çiftçi, Başbakan basına boy boy demeçler vererek azınlık mallarının iadesini müjdelerken, öte yandan bu toprakların kadim halkı Süryanilerin, yıllardan beri kullandıkları arazilerinin yargı yoluyla hazineye devredildiğini belirtti.

 

Çifti, “Süryani halkı, Mezopotamya toprakları üzerinde binlerce yıldan beri bütün zorluklara ve kayıplara rağmen varlığını korumuştur. Kurduğu uygarlıklar beşeriyete hizmet etmiştir. Hıristiyanlığın doğuşuyla beraber Hazret-i İsa'nın inancını kabul ederek bu inancın gereğini yerine getirmek için kiliseler ve manastırlar inşa etmiştir. Bu ibadet merkezleri etrafında birliğini güçlendirerek Süryanice eğitimi yapmış ve bilim okulları geliştirmiştir. M.S. 397 yılında kurulan Mor Gabriel Manastırı'nda da diğer kilise ve manastırlarda olduğu gibi binlerce bilim insanı ve dini lider yetişmiştir. Bu anlamda Mor Gabriel Manastırı dini bir merkez olduğu kadar tarih içerisinde bir üniversite niteliğindedir. Mor Gabriel Manastırı, sahip olduğu bu misyon nedeniyle, Süryaniler için ikinci Kudüs’tür” dedi.

 

'MANASTIR İŞGALCİ İLAN EDİLMİŞTİR'

‘Bir yandan Süryanilere vatanınıza dönün çağrısı yapılırken, diğer yandan Süryanilere işgalci ve yabancı muamelesinin reva görüldüğünü’ kaydeden Çiftçi, konuşmasını şöyle sürdürdü:

 

“Bu davalardan biri, bazı çevre köylerinin hazineye başvurusu üzerine açılmış ve Midyat yerel mahkemesinin manastır lehine iki kez karar vermesine rağmen bu kararlar Yargıtay tarafından aleyhte bozulmuş ve 13 Haziran 2012 tarihinde Yargıtay 20. Hukuk Dairesi tarafından sonlandırılmıştır. Bu karar ile Mor Gabriel Manastırı, vergisini düzenli ödediği, kendisine ait olan toprakların işgalcisi ilan edilmiştir. Bize göre Yargıtay'ın aldığı bu karar, devletin Süryanilere yönelik çifte standartlı yaklaşımını teşhir etmiştir. Çünkü bir yandan Süryanilere vatanınıza dönün çağrısı yapılırken, diğer yandan Süryanilere işgalci, yabancı muamelesi reva görülmektedir. Halkların Demokratik Kongresi olarak bir kez daha yüksek sesle, Yargıtay 20. Hukuk Dairesi'nin 13 Haziran 2012 tarihinde aldığı kararı ve Süryanilere karşı yapılan haksızlıkları protesto ediyor, kamuoyunu duyarlılığa ve dayanışmaya çağırıyoruz.”

 

Yapılan basın açıklamasının ardından grup bir süre ‘yaşasın halkların kardeşliği’ şeklinde slogan attıktan sonra dağıldı.

 

SÜRYANİLER MANASTIRIN ARAZİ DAVASINI AİHM'E GÖTÜRECEK

Mardin'in Midyat İlçesi'ndeki Süryaniler'e ait Mor Gabriel Manastırı (Deyrulumur) Hazine arasındaki davada Yargıtay'ın hazine lehine karar vermesi üzerine Süryaniler davaya Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) götüreceklerini açıkladı.

 

BDP'nin Süryani Milletvekili Erol Dora, "Biz hem BDP olarak hem de Süryani halkı olarak da bunun uluslararası hukukta mücadelesini vereceğiz. Çünkü biz bu davada haklı olduğumuza inanıyoruz. Vicdanen rahatız" dedi.

 

BDP Grup Başkan Vekili ve Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan, Süryani Mardin Milletvekili Erol Dora, Süryaniler'in Turabdin Metropoliti Samuel Aktaş'ı manastırda ziyaret etti.

 

Yargıtay'ın almış olduğu karar dolayısıyla üzgün olduklarını anlatan Kaplan, "Süryanilere buradan geçmiş olsun diyoruz. Süryaniler'in bu haklı davalarının hem ulusal hukukta hem de uluslararası hukukta, hem hayatın içinde, her zaman yanlarında olacağız" dedi. Verilen kararın Mezopotamya'nın farklı dinlerinin, dillerinin, inançlarının ve kültürlerinin bağrına saplanmış bir paslı hançer olarak gördüklerini anlatan Kaplan, "Bunu asla kabullenemiyoruz. Çünkü böylesi tarihi manastırların sınırları öyle kanunla, keyfi kararlarla çizilmez. Onbinlerce yıldır buraların sınırları çizilidir. Yani Ayasofya'nın sınırları nasıl çizilmişse, Sultanahmet'in, Selimiye'nin sınırları nasıl çizilmişse Mor Gabriel Manastırı'nın da sınırları binlerce yıl önce Cumhuriyet doğmadan, daha Osmanlı doğmadan önce vardı. Bu ibadet yerlerini yok hazine arazisiymiş yok orman arazisiymiş şeklinde değerlendirmek bir haksız karar olmanın ötesinde bir anlam taşımıyor. Biz bunu kabul edemeyiz. Mezopotamya halkları olarak burada yaşayan bütün farklı inançlara, başta Mor Gabriel Manastırı olmak üzere hepsinin güvencesinin on bin kadim yıldır bu topraklarda yaşamış olan halkın son bin yıldır gelenlerin yeniden sınır çizmesiyle şekillenmeyeceğini hatırlatmak isterim" dedi.

 

Kaplan, yeni bir anayasa sürecinde Mardin'de alınacak tarihi kararların siyasete damgasını vuracağını belirterek. "Meclis grubumuzun kampını özellikle Mardin'e taşıdık. Çünkü yeni bir anayasa yapıyoruz. Yeni bir anayasa sürecinde Mardin'de alınacak tarihi kararlar önümüzdeki dönem siyasete damgasını vuracaktır. Biz Mardin'in resmini anayasaya taşımak istiyoruz. Nasıl Mardin'e, Midyat'a ve Nusaybin'e baktığımızda kilise, çan, minare, cami, farklı inançlar ve Melek'i Tavus'un figürlerini görüyorsak; farklı diller Kürtçe, Arapça, Süryanice ve Türkçe bu ülkemizin bir gerçekliğiyse bunun bir kere anayasaya işlenmesi bizim için tarihi bir önem arz etmektedir" dedi.

 

SÜRYANİLERİN GÜVENİ ZEDENELENDİ

BDP'nin Süryani kökenli Mardin Milletvekili Erol Dora ise, bu davalar nedeniyle Süryanilerin bölgeye yönelik olan inançlarını ve güvenlerini zedelediğini ileri sürerek, geri dönüşlerde durma başladığını söyledi. Süryaniler için Mor Gabriel Manastırı'nın öneminin çok büyük olduğunu vurgulayan Dora, "Mor Gabriel Manastırı Süryaniler için ikinci Kudüs'tür. Bizim için çok önemli bir ibadet merkezidir. Yalnız Turabdin bölgesinde yaşayan Süryaniler değil, dünyanın birçok yerinde yaşayan milyonlarca Süryani için burası kutsal bir merkezdir. Bu manastır M.S. 397 tarihinden beri kurulu olan bir yerdir. 1936 yılında o zamanki Vakıflar Kanunu gereğince vergi beyannamesini vermiştir. 1937 yılından itibaren de kesintisiz olarak vergilerini Ödemiş olan bir vakıftır" dedi.

 

AİHM'E BAŞVURACAĞIZ

Yargıtay tarafından verilen bu kararı kabul etmelerinin mümkün olmadığını belirten Dora, "Biz hem BDP olarak hem de Süryani halkı olarak da bunun uluslararası hukukta mücadelesini vereceğiz. Çünkü biz bu davada haklı olduğumuza inanıyoruz. Vicdanen rahatız. Bu konuda da bütün vicdanlı hukukçuları, demokratları yanımızda görmek istiyoruz. Bunun ufak bir dava olarak nitelendirilmemesi gerektiğine inanıyoruz. Bu Süryani halkı ile ilgili birebir bir karar olarak değerlendirilmesi gerekir. Biz hala ümitliyiz. Her ne kadar içi hukuk yolları tüketilmişse de AİHM'e gitme durumundayız. Şimdi de bunun hazırlıklarını yapıyoruz. Sonuna kadar da bunun mücadelesini vereceğiz" dedi.

 

Alının kararın haksız olduğunu savunan Turabdin Mor Gabriel Manastırı Metropoliti Samuel Aktaş da, karar nedeniyle üzüldüklerini ifade ederek, "Haklı bir karar olsaydı kabul ederdik. Fakat haksız bir karardır" dedi.