Deniz Güneş / Demokrat Haber İstanbul

 

"Aleviler ve Seçmeli Kur’an Dersi" tartışmalarına Alevilerden dün bir yanıt gelmişti. Hubyar Sultan Alevi Kültür Derneği Başkanı Ali Kenanoğlu’nun bu konudaki açıklamalarını Demokrat Haber olarak ‘İslam’la vedalaşmak gerek; ümmet Yezit’e duçar olmuş’ başlığıyla haberleştirmiştik.

 

Bu haber sonrası Timeturk.com ve Sicakgundem.com sitelerinde Aleviler ve Ali Kenanoğlu’na hakaret eden ve hedef gösteren yayınlar yapıldı.

 

Timeturk.com web sitesi Ali Kenanoğlu’nun “Aleviler ve Seçmeli Kuran Dersi” başlıklı açıklamasını eleştirerek haber yaparken haberi Alevilere aleni bir şekilde hakarete dönüştürdü.

 

Alevi inancını “Sapkınlık ve sapıklık” olarak değerlendiren Turktime sitesi ayrıca yazıda Ali Kenanoğlu’nu da hedef göstermekten kaçınmadı. Hz. Hüseyin’in Yezit anlayışa ve Yezit’in islamı kendi çıkarları için değiştirmesine ve zalimliklerine alet etmesine karşın söylediği “Artık İslam’la vedalaşmak gerekir; çünkü ümmet Yezit gibi bir yöneticiye duçar olmuştur ...”sözünü çarpıtarak sanki Ali Kenanoğlu’nun islamdan uzaklaşmak gerektiğini ve Hz. Hüseyin’in de İslamı karaladığını söylediğini iddia etti. Ali Kenanoğlu, Hz. Hüseyin’in bu sözünü hatırlatmış ve günümüzde de zalimlerin yeni bir İslam anlayışı dayattığını ironik bir dille ifade etmeye çalışmıştı.

 

Timeturk.com sitesi Alevi inancını aşağılayarak hakaretlerine devam ettirdiği haberinde, Alevilerin İslam anlayışını sapkınlık olarak niteledi. Kuran’daki ehlibeyte ve Hz.Ali ye yönelik ayetlerin değiştirildiğine ve bazı ayetlerin yakıldığına inanan, bunun dışında Sıffin savaşında “ben kuranı natıkım” diyen Hz. Ali’nin sözünü hatırlatan Alevilerin sapkınlık içerisinde olduğunu yazdı.

 

Timeturk.com sitesi Alevilerin camiye gitmeyip cemde saz-keman çalıp deyiş söylemesini ve “benim kabem insandır” anlayışını, cemevlerine Alevi pirlerinin resimlerinin asılmasını, heykellerinin yapılmasını, kadın erkek birlikte ibadet edilmesini, dem alınmasını ise “sapıklık” olarak niteledi.

 

Aynı söylemler Sicakgundem.com sitesinden de yayılınca konunun muhatabı olan Alevi Kültür Derneği Başkanı Ali Kenanoğlu’na yazılanlar hakkında ne düşündüğünü sorduk. İşte Kenanoğlu’nun açıklamaları:

 

“İNANCIMIZI AÇIKLAMAK, NEDEN BAŞKA BİR İNANCA HAKARET OLARAK ALGILANIR!”

Başbakanın yaptığı açıklamaya istinaden; “Seçmeli Kuran Dersi” konusunda yaptığım açıklama olumlu ve olumsuz tepkilerle karşılanırken hedef gösterenler ve bu açıklamanın eleştirisi üzerinden doğrudan inancımıza yönelik hakaret gösterenlerde oldu.

 

“Artık İslam’la vedalaşmak…” bu söz ne anlam taşıyor kime ait?

“Artık İslam’la vedalaşmak gerekir; çünkü ümmet Yezit gibi bir yöneticiye duçar olmuştur...” sözü Hz. Hüseyin’e ait bir sözdür.

 

Yezid, babası tarafından Müslümanların başına halife tayin edildiği zaman Medine’nin hakimi İmam Hüseyin’den biat almak isteyince, İmam Hüseyin Yezit’e biat etmeyi kabul etmez ve cevabında bu sözü söyler. Hz. Hüseyin’in vedalaşmak gerek dediği İslam, Dedesi Hz. Muhammed ve Babası Hz. Ali’nin islamı değildir. Muaviye ve oğlu Yezit tarafından aslından uzaklaştırılan ve bunların zalimliklerine, mızraklarına kalkan olarak kullandıkları değiştirilmiş, dönüştürülmüş, Muaviye’nin ve Yezit’in islamıdır. Ben de bu sözü bilerek açıklamama taşıdım. Çünkü bize şu an Yezit’in Muaviye’nin islamı dayatılıyor. Biz yine o islamla vedalaşmalıyız. Alevilerin algıladığı, yaşadığı islam’la değil.

 

Alevilik’de Namaz yok, cami yok, ramazan orucu yok, resim var, müzik var, heykel var, Kadın Erkek birlikte ibadet var, Cem var, Dem var, Kuran da değiştirildi diyorsunuz…

İnsanın kendi inancını ispata davet edilmesi zulümdür. Kuran’da başörtüsü var mı yok mu tartışması bir başörtülüye nasıl bir zulümse veya bir başartülüye “İspatla bakalım kuranda örtünme var mı ?” demek nasıl bir zulümse bir Aleviye de “Bunlar Alevilikte var mı? Bunlar İslam’da var mı?” demek de aynı şekilde zulümdür. Bu sözlerin ve inancın mucidi ben değilim. Bu Alevi toplumunun inancıdır. Anadolu’da bin yıldır inanıla gelinen ve uygulanan bir inanç bütünüdür. Kuran’ın değiştirildiği Aleviler içerisinde yaygın bir kanaattir. Bu değişikliğin Ömer, Osman, Muaviye ve Yezit dönemlerinde peyderpey yapıldığına inanılır. Bugün Aleviliğin kabul ettiği ve uyguladığı kimi esasların ve Hz. Ali ile, Ehlibeytle ilgili ayetlerin yakıldığına inanılır.

 

Kur’an’ın bazı ayetlerinin yakılıp yakılmadığı da İslam Alimleri arasında tartışılan bir husustur. Salman Rüşti’nin “Şeytan Ayetler” isimli kitabının konusunu da bu ayetler oluşturur. (Sadece bir hatırlatma için örneklediğimi belirtmek isterim) Ancak bu konuda yorum yapmak bize göre değildir. Sünni inançlı insanlar hatta kimi Alevi inançlı insanlar Kuran’ın kesinlikle değiştirilmediğini söylerler. Buna saygı duyarız. “Hayır değiştirilmiş” diye de bir tartışma ve iddia içerisinde olmayız. Ancak biz de böyle inanırız. Bu da bizi bağlar.

 

Aleviler çoğunlukla, yaygın olarak Kuran’ın değiştirildiğine inandıkları için Hz. Ali nin Sıffin savaşında kullandığı “ben kuranı natıkım” sözüne itibar ederler. Alevi ulularının, pirlerinin deyişlerini, duvaz imamlarını Ayet olarak kabul ederler. Onların sazla söylenişi nedeniyle ise saza “Telli Kuran” derler. Deyişlerin söylendiği saz dualanarak kılıfına konur. Bu konuda ilahiyat fakültelerinde yapılmış ve yayınlanmış araştırmalar bulunmaktadır. Şimdi isim vererek kimseyi tartışma içerisine çekmek istemem ama bu akademisyenleri tanıyorum. Aleviler Kuran’ın değiştirildiğini aleni olarak söylemezler çünkü bilirler ki bu onların katledilmelerinin bir gerekçesidir. O nedenle bu ve benzeri konularda takiyye yapmayı tercih ederler. Şimdi dün ben bu açıklamayı yapınca yakınlarım aynı şeyi bana söylediler,” niye yazdın bunları, başın belaya gidecek” dediler. Çünkü bunları söyleyenin yazanın başı hep belaya gitmiş. Yeni genç jenerasyon ise böyle bir inancı tamamen unutmuş durumdadır. Asimilasyon etkisini göstermiştir.

 

Alevilerin ibadethanesi Cemevleri, Dergahlar, Tekkelerdir. Toplu İbadeti Cem, orucu Hızır ve Muharrem orucudur. Alevilerin, cemi, demi, Dergahı, 12 hizmeti, deyişi, duvaz imamı, semahı vardır.

 

Alevi toplumu bilinen tarihiyle bin yıldır Anadolu’da bu şekilde inanmış ve ibadet etmiştir. Bu şekilde ibadet edip inandığı içinde katliamlara, baskılara, kıyımlara, idamlara maruz kalmıştır. Eğer Alevilerin bu tür farklılıkları yoktuydu da Aleviler niye yakıldı, yıkıldı, kesildi, asıldı. Pir Sultan Abdal niye idam edildi. İdam gerekçelerini okursanız ne demek istediğimi anlarsınız. Hace Bektaş dergahı postnişini Hamdullah Çelebi’nin 1826 yılındaki idam kararında da yine aynı şeyler vardır.

 

Nedir bunlar?

Bunlardan bazıları şöyledir;

1- Pir Sultan dinsiz, namaz kılmıyor ve oruç tutmuyor

2- Şeriata aykırı söz söylüyor ve davranış sergiliyor.

3- Müslümanlara 'Yezit' diyor ve şarap içiyor.

4- Kur’an ve İslam Peygamberi hakkında uygunsuz sözler söylüyor.

5- İslamiyet'in ilk üç halifesine sövüyor.

6- Peygamber hanımı Hz. Ayşe'ye hakaret ediyor.

7- Cem Ayini gibi gizli toplantılar yapıyor.

8- Safevi taraftarı ve Kızılbaş taifesinden bir devlet düşmanı.

9- Rafızî kitaplar bulunduruyor, okuyor ve okutuyor.

10- Saz ve Çalgı çalıyor törenlerde semah dönerek oyun oynuyor.

11- Törenlerde ve dışarıda haremlik selamlık kuralına riayet etmiyor.

12- Mehdi-i Zaman (Zamanın Mehdisi) gelecek propagandası yapıyor...

 

Bunlar yani Pir Sultan Abdal’ı idama götüren maddeler Alevilerin inancında olan şeylerdir. (Hakaretler hariç). Bu konuda açıklayıcı bilgi benim Süleyman Demirel Üniversitesi İlahiyat Fakültesinde yapılan bir çalıştayda sunmuş olduğum tebliğde detaylı bir şekilde vardır. Bu tebliğ web sitelerinde bulunabilir.

 

Bu tür kararlar, fetvalar, fermanlar hemen hemen her dönemde Aleviler için verilmiştir. Bunların bir kısmı da günümüzde kitap olarak yayınlanmıştır. Şimdi kalkmış birileri beni hedef göstermekte ve İslam’a hakaret etmekle suçlamakta.

 

Sözlerinizle amacınız hakaret etmek miydi peki?

İnancımızı açıklamak, savunmak neden başka bir inanca hakaret olarak algılanır, anlamak mümkün değil. Tarihimiz boyunca hep buna maruz kaldık, bu nedenle katlimiz vacip görüldü, bugün de buna maruz kalıyoruz. Kabul etseler de etmeseler de biz Alevilerin İslam algısı budur. Tüm asimilasyonlara karşın Alevilik kendini temel değerleri üzerinden sürdürecektir.