İnşaat mühendisi Hüsnü Aşçı, bilgisi ile hayallerini birleştirdi ve ortaya stresi yok eden, mutluluk veren bir organik ev çıktı…

 

CANAN DÜZDOL / ÖZLEM AKCAN (Yeni Asır)

 

Bu hafta rotamızı Menemen'e çevirdik, yeşillikler arasında kurdukları yuvalarında huzur içinde yaşayan Hüsnü- Esen Aşçı çiftini ziyaret ettik. Onlar, Buruncuk'u geçtikten sonra sağ tarafta karşınıza çıkan Çim Restoran'ın eski sahipleri. Ancak doğa daha cazip gelince, restoranlarını devrederek, tüm zamanlarını restoranın arka kısmında uzanan arazide tarım ve hayvancılık yapmaya ayırmışlar. Yaratıcı fikirleriyle hem hayvanlardan hem de bitkilerden 2 kat verim alan Aşçı çifti, kendilerine bir de "hormonsuz" diye niteledikleri, Türkiye'de de bir ilk olan, nefes alan bir ev inşa etmiş. Orada yaşadıkları hayatın sıra dışı hikayesini, Hüsnü Bey'den dinledik.

 

- Radikal bir değişiklikle şehir hayatını terk edip organik yaşamaya başlamışsınız. Bu kararı nasıl verdiniz?

* Benim çocukluğum Seferihisar'da geçti. Orada kerpiçten bir evimiz ve sebze-meyve yetiştirdiğimiz büyük bir bahçemiz vardı. İş gereği şehir yaşantısına girmek zorunda kaldık ama bir süre sonra oraya adapte olamadığımızı fark ettik. İşimiz bizi çok yıprattı. Çocukluğumdaki o doğal yaşamı yeniden kurma kararı aldım. 17 dönümlük bu arazide hayalimdeki dünyayı kurdum.

 

- Ne zamandır organik yaşıyorsunuz?

* 10 yılı karavanda, 12 yılı burada olmak üzere toplamda 22 yıldır. Burada doğal yaşamın tüm nimetlerinden yararlanıyoruz. Her türlü sebze ve meyvemizi hormonsuz, ilaçsız ve suni gübresiz olarak kendimiz yetiştiriyoruz. Üstelik 1 dönem meyve veren ağaçlardan, senede 2, bazen 3 dönem meyve alıyoruz. Armut, elma, kayısı, şeftali, erik, kiraz gibi meyve ağaçları ve domates, biber, börülce, soğan, taze fasulye gibi sebzeler yetiştiriyoruz.

 

- Kuzu sesleri de geliyor. Hayvan da besliyorsunuz galiba?

* 40-50 civarında küçükbaş hayvanımız, 50 kadar tavuğumuz var. Hepsi de doğal ortamında yetişiyor. Suni yemlerle beslemiyoruz.

 

- Yediğiniz içtiğiniz gibi eviniz de organik...

* Bu ev, Türkiye'de ilk ve meditasyonun bana armağanı aslında. Hayatımın zor bir döneminde meditasyonla tanıştım. Meditasyonun başlangıcında sağlıklı yaşam var. Nasıl sebze ve meyveleri hormonsuz yememiz gerekiyorsa, yaşadığımız yerin de hormonsuz olması gerekiyor. Bu noktada doğal yaşamla uyumlu mimari devreye giriyor. Bu evler sağlıklı yaşamımızda faydası olması için binlerce yıl evvel Hindistan'dan gelen bilgiler ışığında oluşturuluyor. Dünyaya bundan 12-13 yıl önce Hollanda'dan yayılmaya başladı. Ben de tam o dönemde bir ev yapma arayışına girmiştim. Bu evi duyunca kolları sıvadım ve 1 yılda tamamladım. O günden beri yaz-kış burada yaşıyoruz.

 

* "Organik" özelliği nereden geliyor?

- Bu ev kimyasal ürünlerden, petrol malzemelerinden, demirden, betondan ve manyetik alanlardan uzak. Evde 12 volt enerji kullanılıyor. Kablolar evin dışından dolanıyor. Evin yüzde 70'lik kısmı tamamen kereste. Kalan 30'luk kısım ise taş ve yığma tuğla. Ev sahibinin beden ölçülerine göre evin büyüklüğü, yüksekliği ve duvar kalınlıkları belirleniyor. Duvar boyası yok, kireç sürülüyor. Bu da duvarların nefes alması demek. Bu bina canlı, bizimle birlikte yaşıyor.

 

- Bu yaşam, sizi nasıl etkiledi?

* Evimiz, içinde yaşayanlara huzur ve mutluluk veriyor. Uykunuzu güzel aldığınız için dinç uyanıyorsunuz. Enerjik ve neşeli oluyorsunuz. Hatta misafirlerimizden birinin 5 günlük migren ağrısını sonlandırdı. Uyku problemi yaşayan akrabalarımız, burada deliksiz bir uyku çekti. Bu doğal hayat, oğlumu uçurumun kenarından döndürdü. Çok kötü bir dönemden geçiyordu. Kötü alışkanlıklar edinmeye başlamıştı. Bu yaşam biçimi onu, kısa sürede 5 yıldızlı bir otelin mutfağında şef yardımcılığına kadar taşıdı.

 

- Peki ne kadara mal oluyor bu ev?

- Betonarme yapılardan sadece yüzde 10 ya da 20 yüksek bedele...

YUVANIZ, KARE BİR BAHÇENİN TAM ORTASINDA OLMALI

Hüsnü Aşçı, "hormonsuz ev" kriterlerinin en önemlilerini şöyle sıralıyor: Organik ev, kesinlikle güneşe göre konumlandırılmalı. Giriş tam doğuya bakmalı. Çünkü eve doğudan girilmesinin huzur ve mutluluk getirdiğine inanılıyor. Çitlerle çevrili kare bir bahçe olmalı ve ev bu bahçenin tam ortasında yükselmeli. Mutfak güneydoğuya bakmalı. Yemek masası ise güneyde, tam ortada olmalı. Çünkü orası mideyi ve sindirim sistemini çalıştıran tek bölge. Tam kuzeyde ise beyin çalışıyor. O yüzden de çalışma odası kuzeyde, çalışma masanız tam ortada olmalı. Yatak odaları kuzeyde, oturma odaları güneybatıda olmalı. Tuvaletin yeri ise batıda. Tüm kapılar evin merkezine bakmalı. Evin merkezinde hava sirkülasyonu yaratacak bir çatı penceresi bulunmalı. Bu nefes almanız ve iyonların evin içinde dolaşması anlamına geliyor.