Yılardır Alakır Nehrini HES şirketlerine karşı korumaya çalışan yaşam savunucusu çiftin su aldıkları kaynak HES şirketi tarafından kesildi. Suyu korumak için yıllardır direnen çifti susuz bırakarak yaşam alanlarından kaçırmak istiyorlar. 

13 yıl önce İstanbul'un keşmekeşinden kaçarak Antalya Alakır Vadisinde kendilerine doğayla iç içe bir yaşam alanı kuran Tuğba Günal ve Birhan Erkutlu, bir süre sonra Alakır'da yapılmak istenen HES'lere karşı mücadelenin içinde buldular kendilerini.

Yıllardır HES şirketlerine karşı davalarla, sosyal medya üzerinden yapılan kampanyalarla karşı koymaya çalışan genç çift, bu mücadeleleri boyunca şirketlerin çok çeşitli baskı ve tacizleri ile karşılaştılar. Çift, yaşam alanlarına 500 metre uzaklıkta faaliyetini sürdüren HES şirketinin son oyununu ise kendilerinin bile beklemediğini söylüyorlar şimdi.

Tuğba Günal, sularını aldıkları kaynağın şirket tarafından kesilmesini kötülük oyunlarının son halkası olarak yorumladı. 

Tuğba Günal Evrensel'den Özer Akdemir'in sorularınıyanıtladı: 

'SU KAYNAĞIMIZI KESİP HAYRAT YAPTILAR!'

Son aylarda Alakır'da size karşı yine şirketlerden kaynaklı tacizler çoğaldı. En son olanlar hakkında biraz bilgi verir misiniz?

Artık pis oyunlara girdi olay. Anlam veremediğimiz şeylere girdi. Yüzyıllardır, daha buralarda yol yokken, develerin geçtiği zaman bile kullanılan bir kaynaktan suyumuzu alıyorduk. Şirket onun üstündeki araziyi alınca o damara kepçe soktular, kazdılar orasını. Bir boru sokup suyu aldıkları diğer arazinin yanına yaptıkları hayrata verdiler. Hayrattaki su da şu anda dışarı akıyor. Aldıkları araziye de bir havuz kazıyorlar. Artık orada ne planları var bilmiyoruz. Öyle bir oyun içindeler. Araziyi aldıklarını biliyorduk ama bu kadarını yapacaklarını biz de beklemiyorduk. Damla damla akıyor şimdi, biriktiriyoruz içmek için. 

Başka su alabileceğiniz yakınlarda bir yer yok mu?

Bu bizim esas su kayağımızdı. Yakında Alakır Nehri var. 150-200 metre kadar aşağıda. Sonuçta biz vazgeçecek değiliz. Bir şekilde yağmur toplamak için bir şey yapmayı düşünüyorduk zaten. Kuraklık vardı bu sene. Burada damla damla akan suyu biriktirip idare etmeye çalışıyoruz ama hani temizlik var, yıkanma var, bir sürü şey var. Onun için ekstra çözümler düşünmemiz lazım.

Köylülerin tepkisi ne bu olanlara karşı? 

3-5 köylü HES'çilerle beraber hareket ediyor. Suyu alıp hayrata götürdüklerinde sevap işlemiş gibi oluyor ya adamlar. Beraber hareket ediyorlar. Muhtarı son olayda görmedim ama o da onlarla birlikteydi daha öncesinde. Diğerleri sessiz. Zaten bu köylü hep sessizdir. Yıllardır kötülendik biz bu HES'çiler tarafından. Terörist olduk, şu olduk bu olduk. O yüzden sesleri çıkmaz köylülerin de. Yapılanlar net olmasına rağmen yine de ortada şirket olunca sessiz kalmayı yeğliyor insanlar.

'İKİ ŞİRKETİN LİSANSLARINI İPTAL ETTİRDİK'

HES şirketlerinden önce geldiniz Alakır'a değil mi?

13 yıldır biz buradayız. HES'ler 2009’da geldi. O günden bu yana mücadele ediyoruz. Bu en yakınımızda. 500 metre aşağımızdaki HES, 2013, 2014 gibi bitti. Bizim önümüz akıyor ama. Oradaki iki HES'in lisansı iptal edildi geçen haftalarda. Orayı koruyabildik ama bu HES zaten bitmişti. Davalar açılmıştı ama bir takım proje değişikliği oyunlarıyla, bir de esas yönünden kazandığımız davaların usulden bozulması nedeniyle kaybettirildi.

Bir ara yürütmeyi durdurma kararı alındı ve HES durdu. Zaten o zaman başladı bunların bize karşı bu türden eylemleri. Suç duyuruları, silah sıkmalar falan. Yine de davayı kazanıp suyu kendi kullanımlarına almışlardı. Aslında bitti ama, sular az ve çok da elektrik üretemedikleri için çeşitli yollara başvuruyorlar. 

Ne gibi, biraz açar mısın?

Yan derelerden su alıp onu can suyu gibi göstermeye çalışmak gibi. Debimetrenin önüne akan bir dere vardı. Bu derenin de üzeninde de eski bir değirmen vardı. Bu değirmeni satın aldılar. Biz bunların aldıklarını öğrenince değirmeni koruma altına aldırdık. Çünkü eski değirmendi. Burada şöyle bir oyun yaptılar; eskilerin değirmen için yan bir dereden altıkları suyun hepsini, oradaki ağaçları keserek nehre akıtmaya başlamışlar. Böylelikle debimetrenin önüne gelen su çoğalıyor.

Bunu da can suyu olarak göstermek için DSİ'ye başvurmuşlar. Biz bunu ortaya çıkarıp, DSİ'ye ihbar edince DSİ "ben bunu can suyu olarak kabul edemem" dedi. İzinsiz bir şekilde her şey yürütülmüş. Değirmen koruma altında olmasına rağmen Kültür Varlıklarından hiçbir şekilde izin almamışlar. Biz bunu ortaya çıkarınca o dereyi mecburen eski yatağına vermek durumunda kaldılar. Ceza da kesildi şirkete. Herhalde bu tip  oyunları devam edecek ki bize yönelik davranmaya başladılar direk. Su kaynağımıza kadar gelip onu elimizden almak gibi. 

Son bir iki ayda çoğaldı sanırım HES şirketinin baskıları?

Evet, HES bekçisi tehdit etti bizi. Sosyal medyada bu çok yer alınca savcılık soruşturma açtı ve bekçi asayiş cezası aldı geçenlerde. Sonrasında silah sıkıldı bu cezanın hemen ertesinde. 

Hukuki olarak bir girişiminiz oldu mu suyunuzun kesilmesine karşı?

Avukatımız hazırlığını yapıyor. Normalde suya müdahale davası açıyormuşsunuz. Öncesinde bir suç duyurusunda bulunacağız. Çünkü dava açtığınızda uzun sürüyor bu işlemler. Suya müdahale edemiyorlarmış, komşuluk hakkı diye bir şey varmış ve kimse kimsenin suyunu kesemiyormuş. Bizim kullandığımız kadarını vermesi gerekiyormuş. Biz de buna dava açıp, ancak bunu yapabiliriz şu anda. Çünkü onların özel mülkiyeti orası.