Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, 18 Şubat’ta bir Süryani heyetini kabulünde “Bu toprakları unutmayın” demişti. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, İsveç gezisine Süryani Ortodoks Metropoliti Yusuf Çetin’i de götürdü; ardından Kültür Bakanı Ömer Çelik, bir zamanlar Anadolu ’yu terk etmiş olan gayrimüslimlere “Dönün” çağrısı yaptı. Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ise hem 2010 hem 2013’te Rum cemaatinden Laki Vingas’ı Almanya'ya götürmüştü.

Azınlık temsilcileri ise resmi heyetlerde yer almalarının ve yapılan açıklamaların ardından topluluk olarak umutlandıklarını söylese de pratikte her şeyin o kadar da tozpembe olmadığını belirtiyor.

Cumhurbaşkanı Gül’ün İsveç ziyaretini değerlendiren Süryani Kadim Meryemana Kilisesi Vakfı Başkanı Sait Susin meseleye pratik açıdan bakıyor: “Oranın kültürünü almış bir çocuğun gelmesi zor.” 2008’den sonra yapılan kadastro çalışmaları dolayısıyla sıkça şikâyetlerle karşılaştıklarını belirten Susin “Mor Gabriel sorunu var. Okul kitaplarındaki sorun malum. Yasalar Lozan’a aykırı olarak çıkmış vaziyette. Bir dönüş için zaten öncelikle bunların düzeltilmesi lazım” diyor. Son 10 yılda ciddi iyileştirmeler olduğunu kabul eden Susin “Ancak sıkıntılar var; diyalogla çözüleceğine inanıyoruz. Çünkü baştaki iradenin, devlet ve hükümetin ciddi olduğuna inanıyoruz” diye konuşuyor.

Bakan Çelik’in Moskova ziyareti sırasındaki sözlerini değerlendiren Süryani Dernekler Federasyonu Başkanı Evgil Türker’e göre Süryaniler son dönemde kadastroyla ilgili davalar nedeniyle hayal kırıklığına uğradı. Radikal’den Enis Tayman’ın haberine göre özellikle Mor Gabriel konusunda çıkan karar Süryanilerin umutlarını biraz daha kırdı. Kendisi de uzun yıllar yurtdışında yaşadıktan sonra Midyat’a yerleşen Türker, siyasilerin çağrılarının içten olduğuna inansa da “Ancak” diyor, “Özellikle Hıristiyan azınlıklara hain gözüyle bakılıyor. Bürokrasiden başlayarak Süryanilerin sorunlarını anlatmaları ve kavratmaları gerekir. Devlet gâvur kelimesini yasakladı; ama zihniyet duruyor.”

Azınlık Cemaat Vakıfları Temsilcisi Laki Vingas, Bakan Çelik’in açıklamaları için “Çok ilginç ve cesur bir açıklama” diyor: “Çok dinamik bir süreç içindeyiz. Ciddi açılımlar var. Yıllarca izole yaşadık, yaşatıldık. Pratik problemler devam etse de bu açıklamalar iyi niyetin tescilidir. Ama bu açıklamalar, aynı zamanda mesuliyet gerektirir. Yine de böyle bir iyi niyetin ve siyasetin benimsenmesi mutluluk ve huzur veriyor.” Vingas’a göre “Dönün” çağrısının pratikte karşılık bulması ise o kadar kolay değil: “Altyapı sorunlarını görmek lazım. ‘Gelin’ demekle kime ve hangi zamanda terk edenlere ‘Gelin’ dendiğini aydınlatmak lazım. Bırakın Mübadele ve 1915’i; yakın tarihte Süryani köyleri boşaltıldı. Dönmek isteyenlerin sıkıntıları var. Gökçeada’da Rum cemaatinin sıkıntıları var. Bir sene öncesine kadar Ortodoks hüviyetinden biri Müslümandan mülk alamıyordu. Gökçeada’daki okulumuzun açılış yazısını da 3 senedir bekliyoruz. Malatya ve Sivas’ta Ermeniler oturuyor ama ibadethaneleri yok. ”

SORANLARA ‘DİKKAT’ DİYORUM

2004’te Türkiye ’ye gelen ve İdil’in Basibrin Köyü’ne yerleşen Papaz Saliba Erden “Huzur istiyoruz. Getirene de duacıyız” dedi. Erden, “Avrupa’dan gelip tamir ediyorlar evlerini; ama güvenlik yönünden pek güvenmiyorlar. Dönmek istiyorlar ama güvenlik görmüyorlar. Huzur yok. Biz geldik; katlanıyoruz. Buranın durumlarını biliyoruz. Buranın yaşaması zor. Avrupa’dan soran oluyor. Ben de ‘Halen riskli’ diyorum. Buraya dönmek isteyene ‘Güzeldir, gel buyur’ diyemiyorum. Ben kimseye gel kardeşim dön diyemiyorum” diyor.

TOPLU GÖÇ OLMAZ

İsrail’deki Türkiyeliler Birliği Basın Sorumlusu Rafael Sadi de “Hoş bir açıklama, insanın içini ısıtıyor” derken göç etmiş insanların geri dönmesinin kolay olmadığını sözlerine ekliyor. Sadi “Yine de kapının açık olduğunu bilmek insanın gönlünde sıcak bir köşe oluşturuyor. Ama toplu göç olacağını da kimse beklemez sanırım” derken geçmişe dikkat çekiyor: “Ama geçmişte yaşananlar da unutulmamalı. Mesela Sayın Bakan, ‘Varlık Vergisi adıyla haksız olarak alınan vergiler tazmin edilecek’ der mi acaba? Ya da ‘Trakya olaylarında mallarını mülklerini kaybeden, üç kuruşa satmak zorunda kalanların mülklerini geri veriyorum’ der mi?”

KÜRTLERE DE BİR ÇAĞRI

Ermeni kurumlarında yöneticilik yapan Garo Paylan “Gidenler keyiflerinden gitmedi” derken dönme şartının öncelikle söz konusu halkların bu topraklarda yaşayamaz hale gelmesine yol açan şartların değiştirilmesine bağlı olduğunu söylüyor. “Halen somut bir şey göremiyoruz” diyen Paylan’ın önerisi: “Son günlerde çokça tartışılan çözüm süreci, Kürt ve Türk’ün barışması şeklinde değil, bu topraklardan göç ettirilen bütün halkların barışması şeklinde ortaya konabilirse o zaman vatansızlaştırılan halkların geri dönmesinin şartları oluşabilir.” Paylan, bunu hem iktidardan hem Kürt hareketinden beklediklerini de sözlerine ekliyor.