İSTANBUL- Gözaltında yakınlarını kaybedenler 340. kez Galatasaray Meydanı'ndan kayıplarının faillerini sordu ve sorumluların yargılanmasını istediler.

Aralarında sanatçılar Suavi, Mehmet Atak, Zeynep Tanbay ve yazarlar Hasan Ozan, Mukaddes Erdoğdu Çelik, Aslı Erdoğan'ın bulunduğu kayıp yakınları bu hafta, 1994 yılının Ekim ayında evi basılarak eşiyle birlikte gözaltına alındıktan sonra kaybedilen İsmail Tunç dosyasını açtılar.

Bu haftaki oturma eylemine katılması beklenen Rabia Tunç'un işkence sonucunda yaşadığı travma nedeniyle ve sağlık sorunlarından kaynaklı açıklamaya katılamadığı belirtildi.

İSMAİL TUNÇ'UN KAYBEDİLİŞ ÖYKÜSÜNÜ ANLATTILAR

İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplar Komisyonu adına açıklama yapan Maside Ocak Kışlakçı konuyla ilgili şu bilgileri verdi: "Tunç ailesinin evi, Bismil Komando Taburu'na bağlı askerlerce sarıldı. Rabia ve İsmail Tunç'un kafasına torba geçirildi. Çocuklarının gözü önünde öldüresiye dövüldüler. Gözaltına alınarak Bismil Komando Taburu'na götürüldüler.

Onları bodrum kata indirip, İsmail'i hüçereye aldılar, Rabia'yı salonda beklettiler. Bir süre sonra işkence başladı; İsmail'in saatler süren çığlığı bütün bodrum katını sardı. Sonra sesi aniden kesildi. Askerlerden biri 'İsmail Tunç öldü' dedi. Bunun üzerine feryat eden Rabia çırılçıplak soyulup, başına torba geçirilerek saatlerce dövüldü. 9 gün aç susuz bırakıldıktan sonra ifade vermek için hücreden çıkarıldı. İfadesini alanlara eşini sordu. 'Bir daha sorma. O aradığı yeri buldu' dediler. Ardından, tehdit ederek, yarı baygın şekilde geçe yarısı evine yakın bir yere attılar."

SORUMLULARIN YARGILANMASINI İSTEDİLER

İnsan Hakları Derneği'nden yardım isteyen ailenin yetkili makamlara yaptığı başvuruların dikkate alınmadığına işaret edene Ocak, olayla ilgili tüm sorumlularla birlikte savcılarında yargılanmasını talep etti.

O dönemde devletin üst makamlarında bulunanların da gözaltında kaybetme ikliminin yaratıcıları olduğunu söyleyen Ocak, dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Başbakan'ı Tansu Çiller, Başbakan Yardımcısı Murat Karayalçın, İçişleri Bakanı Nahit Menteşe gibi isimlerinde yargılanmasını istedi.

'ÖNCE KAPINIZIN ÖNÜNÜ TEMİZLEYİN'

"Kendi topraklarında savaş politikalarına ısrar eden Başbakan ve Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda 'Barışın yerine ikame edilecek hiçbir şey yoktur' diyor" diyen Ocak, kayıp yakınları adına bir kez daha Başbakan Erdoğan'a seslendi: "Hak ihlallerinin son bulması için, adaletin tecellisi için, hukukun üstünlüğü için, kayıplarımızın akibetinin açığa çıkması için insanlık suçu işleyenlerlerin yargılanması için önce barışa ihtiyacımız var. Önce kapınızın önünün temizleyin."

'YETER, YETER, YETER...'

Yine 1994 yılında gözaltına alınarak kaybedilen Aydın Doğan'ın eşi Halime Doğan, "Yeter, yeter, yeter. 17 yıldır eşimini arıyorum. Bana eşimi geri verin. Öldüyse cenazesini verin. Kızım babam nerede diye soruyor. En azından ona babasının mezarını gösterebileyim" şeklinde isyan etti.

BELİRSİZLİK YAŞAMLARINDA Kİ İŞKENCE

1980 askeri darbesi döneminde 8 Ekim'de gözaltına alınarak kaybedilen Cemil Kırbayır'ın abisi Mikail Kırbayır ise şöye konuştu: "Kavurucu bir yaz dönemini daha geride bıraktık. Ama biz kayıp yakınları halen burada, Galatasaray Meydanı'nda oturmaya devam ediyoruz. Görünmeyen adelet, bitmek tükenmek bilmeyen belirsizlik biz kayıp yakınlarının yaşamında işkence oldu. Ancak anlaşılan o ki; bizim bu yaşam biçimimizden keyif alan duyarsız, duygusuz insanlar var. Ancak unutulmamalıdır ki; bu duruma seyirci kalanları bu sistem ve düzenle birlikte tarih affetmeyecektir."

12 Eylül döneminin toplum üzerinde yarattığı karanlığa değinen Kırbayır, "Bu zifiri karanlığı aydınlatmaya belki bizim gücümüz ve ömrümüz yetmeyecek. Ama bu kararlı ve ısrarlı mücadelemiz de devam edecektir" dedi. (Etha)